UYAN EY CAN


Mazinin insanına acıyana acıyorum. 

O zamanlar teknoloji yoktu ancak insanlık vardı. 

Her gün doğayla içiçe, bağlar kuvvetli, gözler ekranlarla bozulmamış, hayat iliklerine kadar onlar için Ultra üstü bir FHD!

Telefonlarla evlere, kendine hapsolmamış insanlar... 

Bağlar kopmamış, duygular sahici, güven çokça, empati bol... 

Şimdi insanın elinde teknolojiden başka ne kalmış? 

Sahte pozlardan, sahta duruşlardan başka ne? 

Tebessüm sahte olur mu? Gülümsemeler bile artık hep fake... 

Gerçek insan, nesli tükenme tehdidi altında bir tür artık! 

Söyle nerede doğayla arkadaşlık? Canlılarla ahbaplık? Eskiden eşya ile dahi bir ünsiyet varmış. 

Mazinin adamına acıyana acıyorum. 

Teknolojik oyuncaklar görmemiş de ne kaybetmiş? 

Haber birikimi az olmuş da ne kaybetmiş? Aksine eskiler daha kültürlü, bilgili, birikimliymiş. 

Teknoloji cehaletten başkasını arttırmadı. 

Halbuki ilim ve bilimin neferi olmalıydı. 

Heyhat! Mehmed Akif hele bir de bu çağı görseydi.

Belki şükrederdi haline... Bir garip bülbül oluşuna... 

Şimdi yuvaların dışı değil içi harabe! 

Mushaf duvarda asılı, sadece ölülere okunuyor nice hanelerde, anlamak için hiç uğraşılmamış. 

Nice hanelerse hakikatle hiç tanışmamış bile... İslam sadece kimlikte din adı... İslamsızlıktan insanlık beklemek nasıl da hazin bir akılsızlık... 

Bu aziz topraklar hakikatten uzaklaştıkça herşey daha kötüye gidecek. 

Kendimizi kandırmayalım, yalanlarla avunduğumuz için bu haldeyiz. 

Bu ülkenin şu haliyle vahşi batıdan pek bir farkı kalmamış. Fark artık çok az... Dünyada İslam'ın son kalesi Suud firavunlarına rağmen bir Hicaz kalmış, orayı da Allah koruduğu için elhamdülillah... 

Hicaz gibi önemli Kudüs işgal altında, mirasımızın üstünde siyonistan terörü... Kılımız bile kıpırdamıyor. 

Mazinin halkına acıyana acıyorum. 

Asıl kendimize, çağımıza, hapsettiğimiz hayatlarımıza acıyalım. 

Ekranlara kurban ettik ömürleri, kimimiz içinde oynayarak, kimimiz izleyerek... 

Unuttuk sahiden yaşamayı, alemlerle ahbaplığı!

Unuttuk samimiyeti, saflığı, dürüstlüğü, dayanışmayı. 

Hayatı savaş alanlarına, toplama kamplarına çevirdik. 

Ayrıştıkça ayrıştık, kendi içimizde bile bölündükçe bölündük. 

Allah hepimizi ıslah etsin, sonumuz hiç iyi görünmüyor, hayra çevrilsin. 

İhmaller yüzünden niceler canından oldu, oluyor, olacak... 

Bunun vebali nedir? Tüm mesuller mahşerde anlayacak... 

Bilal Yavuz 








SEÇİM

Müslümanlar müslüman ülkelerinde İslam Devletine ve İslam Hukukuna yüzünü dönmüyor. 

Üç günlük dünya için değer mi? 
Mahşerde bu bizden sorulmayacak mı sanıyoruz? 

Bir de müslümanım deyip şeriat düşmanlığı yapan münafık süslümanlar var, şeriat İslam Hukuku demek... 

Şeriat düşmanlığı dinden çıkarır, cehalet ne büyük akılsızlık... 

Ahir zaman adını sonuna kadar hak ediyor. 

Dünya kıyameti sonuna dek hak ediyor. 

Bu karanlık çağda aydınlık günlere dek diğerlerinden daha iyi olanı seçmeli. 

Saadet Diyarbakır Teşkilatına hakkımı helal etmiyorum, tam iki kezdir iznim olmadan parti üyesi yapıyorlar. 

E-devlet üzerinden istifa ediyorum. 

Parti işlerini sevmeme rağmen bunlar yüzünden başkanını sevdiğim başka bir partinin üyesi olacağım. 

İnsanları habersiz üye yapmaktan başka bir işe yaramayan bu teşkilatın Milli Görüş ile alakası olamaz. 

Necmeddin Erbakan hocayı tek temsil eden oğlu Fatih Erbakan ve Yeniden Refah Partisidir. Sapkınlara kesin karşı duruşu da altın değerinde. 

İçlerinde Yahya Kılıç gibi Diyarbakır'ın sevdiği, tanıdığı değerli siyaset ehli insanlar da var. Başarılar diliyorum... 

Gelelim başka bir meseleye.

Ali Babacan... Ülkeyi en azından eski refah günlerine döndürecek ekonomideki ehil adam o...

Deva Partisi başa gelir mi, gelince layık olur mu bilemem. 

Ancak Ali Babacan'ın ekonominin başına geçmesi şart. 

Davamız Müslüman Türkiye, davamız İslam Birliği... 

Davamız müminlerin kardeşliği. 

Davamız İslam düşmanlarına karşı mücadele... 

Gönlümüz Asr-ı Saadet günlerini yaşamaktan yana. 

Tüm hatalı sapkın beşeri sistemlere lanet olsun. 

Tüm düşmanlar için yaşasın cehennem... 

Rabbimiz... Sen tüm seçimlerde münafıkları, gavurları, ayyaşları değil, takvalı kullarını muzaffer kıl, âmîn... 

Bilal Yavuz 


TÜRKİYE GENÇLİĞİNE


İstediğim her şeyi yaparım kimse karışamaz diyen erkek düşmanı kadınlar türedi ahir zamanda... 

Ve sevdiğini namusu bilmeyip aldatan haysiyetsiz erkekler... 

Şimdi sonunda ne oldu, öyle kadınlar yalnız yaşayıp yalnız ölüyor, evde kalıyor, hayalini kurdukları sıcak yuvaya, evlada hasret gidiyor. 

Al sana safari özgürlüğünün sonu, ödülü... Hürmet bilen mutlu edepli kadınlara hasetle sonlanıyor erkek düşmanı özgüvensiz ezik zihniyet... 

Gelelim madalyonun öteki yüzüne! 
Aldatan haysiyetsiz erkek modeli de evlense bile huzur bulmuyor, çoğu boşanıyor, çocuklarına babalık bile edemiyor ve dünyadan bir zalim olarak göçüyor. 

Çocuğu ardından hayır çeşmesi değil, vebal ve beddua şelalesi... 

Hürmet bilen, büyüğünü sayan, görgülü ediplerin çoğu ilkokul, lise mezunu. 

Ama hep şunu gördüm bu tahsilsizler, tahsilli milyonlarca gençten daha medeni, daha ilimli, daha kültürlü, daha bilgili. 

Eğitim dosdoğru olmayınca işte böyle tahsil bile sapma, cahilleşme, azma, yozlaşma aracına dönüşüyor. 

İslam coğrafyasında gerçekten insanlar ikiye ayrılıyor, iyiler ve kötüler... 

İyiler her koşulda daha donanımlı, kötüler en yüksek makamlarda bile cehaletini saklayamıyor. 

Daha nereye kadar susacaksın ey Türkiye Gençliği... 

Gerçek bir eğitim almak hakkın değil mi? 

Nice büyüğün yüzeysel boş sistemlerle heba oldu. 

Bir kez geldiğin dünyada heba olmaya razı mı olacaksın? 

Bu vahim gidişata, verimsiz tahsile, kötü hayat şartlarına dur demeyecek misin? 

Cahiller, fırsatçılar hayatından memnun, unutma harcanan sensin... 

Bilal Yavuz 



ADALET GÜNÜNE DOĞRU

Ormanlar dünyanın ciğerleridir. 

Hırsla biçiyorlar, her sene daha fazla eksiliyor oksijene vesile ağaçlar. 

Doğayı mahvedip sonra neden kuraklık, küresel ısınma diyorlar. 

Havayı daha fazla kirletip, havayı temizleyenleri daha fazla katledip belki de istikbalde milyarlarca insanın ölümüne sebep olacak bugünün en seri en bencil katilleri. 

İnsanlığın en büyük katliamları bugünden inşa ediliyor. 

Belki de tarihin en kara lekelileri olarak anılacak bugünün hırslı zalimleri. 

Neslini tüketmedikleri canlı bırakmadılar, hala utanmadan, usanmadan, çoğunu yiyemeden geberdikleri parayı toplama aşkına bunlar, şükür ki mahşer var. 

Şükür ki sonsuz kusursuz bir adalete yolculuk bu adaletsiz dünyadan... 

Bilal Yavuz 

TEMİZLİK ZAMANI



Peygamber Âdem aramızdan bu yana nice ecdadımız İslam'a ve peygamberlere iman etti. 

Mazimiz inşallah istikbalimiz gibi din bağı, soy bağı, komşuluk bağı dolu. 

Kürd, Arap, Türk, Acem kardeştir, ayrım yapan kalleştir, düşmanlık ve ırkçılık eken leştir, teröristtir. 

Diller, kültürler Kahhar'ın ayetleridir, onlara düşmanlık hakka düşmanlıktır. Kahhar Rab, gerçeklerini inkâr edenlerin, gerçeklerine düşmanlık edenlerin yanına bırakmaz çünkü mutlak adildir. 

Kürd düşmanlığı müslüman düşmanlığı, hakikat düşmanlığıdır, vatan hainliğidir. Aynı olay diğer ırklar için de geçerli, hele ki bu kadim ırkların çoğunluğu müslüman ise! 

Aziz Muhammed Milleti ferdi olan zümreler yoluna devam edecek inşallah, Müslüman halklara düşmanlık eden terörist ırkçılar ise unutulacak, bu böyledir, zalimlerin nesli kesiktir! 

Rabbimiz din tüccarı münafıkları, sahte olan tarikat, parti, cemaat firavunlarına tapan putperestleri helak eylesin, bunlar yüzünden dünyada nice gencimiz ateist, deist oldu. 

O gençlere çağrımız, İslam'dan müslümanlara bakın, o vakit soğuyacağınız tek şey münafık din tacirleri olacaktır. 

Gerçeği sahteden ayırır hale geleceksiniz inşallah...

Davamız Müslüman Türkiye... Osmanlı gibi olması dahi yeterdi halklara adaletin dağıtılması için... 

Misak-ı Milli sınırları içinde kadim halkların beraber şahlandığı, Ortadoğu'da süper güç devlet olduğumuz bir birlik hayal ediyorum. 

Üç günlük dünyada gelin mazluma sığınak olalım, evvela içerdeki münafıkları temizleyerek... 

Bilal Yavuz 



KENDİMİZİ DEĞİŞTİRMEK

Bazen ne kadar denersen olmaz, nasiptir, nasibine razı olan ne güzeldir. 

Dostluk bu zamanda edebiyat parçalamaktan öteye geçemiyor, çokça övgü, menfaat birlikteliği, kimse kimsenin kötü gününde yok artık, iyi gün partnerliği yeni moda. 

Tanıdık çok, candaş yok, insan düştü mü yalnız ailesi var yanında, akraba bile genellikle fasafiso... Hayırlı akraba pek az... Ailenin kıymetini bil, bugün maazallah yatalak olsan onlardan başkası olmaz yanında. Az insan çok huzur, vaktin kıymetli, boşları çöpe at gitsin, vaktini heba etme onlarla...

Ahir zaman bu, eskinin o çokça dosdoğru müminlik günleri böyle değildi elbette, programlarda sürekli vaaz verir gibi konuşanlara gülüyorum en çok da, çoğu insanlığın en şerlileri, pek azı da en hayırlılardan... 

Zaman garip zaman, insan garip, çağ tuhaf, öz bahçeyle ilgilenme zamanı, kendi güllerini, civarını kurtardınsa ne ala zamanları... 

Şimdi daha iyi anlıyorum, temizler neden siyasette yok, halkın temizleri öne çıkarma çabası yoksa temizler kirlenmeden yükselemez ve neden gayretsiz bir ülkeye emek edilsin... Çabasız ülke bu kalitesiz siyasayı sonuna dek hak ediyor, şu vahşilik dolu dünya kıyameti sonuna dek hak ediyor, bazı gerçekler acıdır. 

Bu ülke bu geri kalmışlığı sonuna kadar hak ediyor, değişim için önce kabullenmek şart, ülke dünyanın en gerilerinde kaldı. 

Bazen nasiptir mesele, bazen hak etmektir işte, aziz Diyarbekir hak etmese de, Diyarbakır halkı hak ediyor geri kalmışlığı, hizmetsizliği, ses bile çıkmıyor adaletsizliğe, adiller neden uğraşsın talep yoksa! 

Emek olmadan ekmek olmaz, olay çok basit, suçlu bulmak kolay, suçlu hepimiz, uyanmamız gerekiyor. 

Bir toplum kendini değiştirmeye gayret etmeden hakikat desteğini vermez, kalbin niyet aynası ameldir. 

Gönlü güzel canlara gönülden selam olsun. 

Bilal Yavuz