AŞKÂBÂD


Kudretullâh neyleriyiz
Dost diye diye inleriz
Gönül, göğümüzde rebâb! 
Aşka kebâb ciğerimiz... 

Nefes nefes var Rabbine
Bu yolun rehberi çile
Hicran yumruklar cevheri
Ağlayış, gülmek sevene! 

Fenâfillâh neyleriyiz 
Var O'dur, biz gölgeleriz! 
Muhtacız sonsuz Samed'e
Gücüyle halden haleyiz

Şükret şükredebilmene! 
Tevbe et tevbene bile! 
Öyle bir Hayy kulusun ki! 
Bu şeref yeter kalbine... 

1444
16.07.23

DİYARBAKIR ŞİİRLERİ

Şöyle bir maziye baktım, 20 yıllık edebiyat serüvenime... 

Şiiri kesinlikle Diyarbekir bana öğretmiş... 

Çünkü bu aziz şehir bana hep şehirden öte en gazel şiirdi. 

Bazen açık hava müzesi, bazen çokça ibret almamız gereken dünyanın en hüzünlü kabristanı... 

Nice halklar gelip geçmiş, biz de geçeceğiz... 

İnşallah kıyamete dek kalacak bu hazin topraklar, sonra o da sönecek...

Belki cennet ehlinin hafızasında güzel anılar olarak kalacak inşallah...

Allahualem. 

İslam huzurunun gölgesinde taşlar bile Hakk'a boyun eğmiş, zikirde...

Yeter ki dinlemeyi bil, duyacaksın!

Surlar, bahçeler, tarihler, hikayeler, cümleler, binbir ton, binbir renk, binbir his, binbir ahenk...

Suriçi mürşid, diğer bölgeler mürid, Eğil ise rehber... 

Ashabın aşkını içinde duyarsın Süleyman dağında... 

Peygamber güzelliği sarar ruhunu Eğil vadilerinde!

Dicle sende akar ve sen Diclede... 

Rehyan burcuları sarar cevherini, kuşlar kardeş olur göğümüzde.

Diyarbekir bir nefes, çağlar cevherimizde!

Yedikardeş, Mardinkapı, Keçiburcu bir seda, vurulur sinemize... 

Ulucamii, Nebi Camii, Berhampaşa sarılır çocukluğumuza.

Parlısafa Minaresi gibi dimdik onurlular salınır küçelerde. 

Bu aziz şehirle zenginleşen nazenin ruhlar, yokluklar içinde bile mutludur. 

Sosyete asla anlayamayacak, tadamayacak, bilemeyecek ne demek istediğimizi... 

Nice ruhların o çılgınlar gibi hasret kaldığı samimiyet burada. 

Emaneti taşıyan nadir şehirlerden biri bizimkisi... 

Diyarbekir şiirleri her namuslu ocakta köz, özde söz, tözde öz, yaşatılır kadim gelenekler... 

Sevdalar, saygılar ve sevgiler... 

Asıl halaya duran Diyarbekir talebesi yüreklerimizdir, halay başımız sağlam zira, hem delilo hem destane... 

Sağolasan, varolasan, nurolasan, canolasan, yarolasan Diyarbekir... 

Bilâl Yavuz 


TRAFİK CANAVARLARINA

Diyarbakır Elazığ caddesi trafik canavarı dolu.

Özellikle Araştırma Hastanesine gitmek isterseniz... 

Sağ tarafı aşırı yavaş giden tırlar doldurunca, mecbur solu kullanacaksın. 

95-100 ile gitsen bile arkadaki araç sahibi şeref ve namus yoksulu ise ona yetmiyor.

Takip mesafesini korumuyor, o hızda şerit değiştirmen için selektör yapıp duruyor. 

Şoförlere, yayalara zorbalıklar, korkutmalar, tacizler... 

Adalet hiç olmayacak mı bu dünyada bu kameralar ne işe yarıyor?

Bunlar neden gözetilmiyor, cezanın kralı neden verilmiyor bunlara. 

İlla kaza mı olması lazım? 

Panikletip kazaya sebeb olan gizli katillerle dolu bir dünya. 

Vallahi mahşerde hesap vereceksiniz! 

Dünyada ve mahşerde yanınıza kalmayacak, kul hakları veballer... 

Kiminize sade mahşerde kiminize iki cihanda, kaza bela hastalık imtihan acı ateş olur döner zulmünüz... 

Müslüman yurdunda müslüman kardeşlerinize böyle canavar olmanın bedelini ödeyeceksiniz. 

Allah görmüyor mu sizi! 

Mesela bugün bir transit yüzünden sıcak asfaltta arabanın tekerleri kaydı ailemi hastaneye götürürken, tansiyon hala 16 sinirden... 

ELHAMDULİLLAH, Rabbimiz korudu kaza beladan... 

Şimdi benden tonla beddua alan bu  haysiyetsiz rahat olabileceğini mi sanıyor?

Dünya ve ahrette rahat, mutlu, afiyette olmak isteyen başkalarının hakkını almasın. 

Kul hakkı asla yanınıza kalmaz! Tevbe etsen de o kul hakkını senden isterse vay haline! 

Kardeşlerime, hemşehrilerime en büyük tavsiyem böyle vahşi türler, çevresinde olan sürekli eğitmeye çabalasın bunları... 

Hayvandan aşağı olan cahil kıro bir kesim var, onları özellikle eğitmeliyiz...

İnsanlara zulüm olanı ateş paklayacak! Zinhar unutmamalı... 


FORAH


Rabbin razı oldu mu senden, tüm sevdikleri...
Çıkarsız, samimi, saf bir sevgiyle kalbine 
Hayırlı komşular olacak, ihtişama bak
Doğrulara verilecek şu değere bir bak 
Hakk için sevdin mi Hakk için severler seni
Sen fani, halklar fani, mühim olan Hakk takdiri
Âh şimdi kitab yüklü merkeb dolu nice meclis
Başlarının üstünde taşıyorlar Kur'ân'ı... 
Anlayıp yaşamak içinse gayret etmiyorlar! 
Mushaf ki, Hakk devleti! Bütün kurallar belli! 
Yazıp çizdikleri tüm şeytan devletçiklerle
İman ettikleri Hakk'a isyan ediyorlar! 
Böbürleniyorlar hayasızca saltanatlarla
Her biri bir yezit olmuş haberi yok kendinden 
Cihad deyip birbirini katleden kardeşler
Görecektir gününü ateşten ödüllerle
Sen varmaya bak yolcu, sapanlar ırak olsun! 
Rızaya erdin ise gerisi ancak detay
Dünya anılar defteri cennetlik gönüllere
Asıl vatan önemli, anılar bir esinti... 
Anılar dünyasından geç garibanlar gibi
Enginlere layıklar haddini bilenlerdir

1444





SEMAHGAH


SEMAHGAH

Toprağın bağrına girmekten bu kadar korkma
O dem yerin altı üstünden hayırlı aşıklara
Ey baştan ayağa gönül kesilmiş aziz can
Rabbini anmak cennetinde filizlen ihlasla
Canlıdan, cansızdan, canından! Tüm tuzaklardan geç!
Zeki akılların gafil kaldığı o sırra
Uçanlar varabilir kalbinin zekasıyla
Mantığa tapanlar kurtulamaz çukurdan
Kibirliler göremez anlam gökkuşağını
Nefsine hapsolana gizlidir bu gökyüzü
Bu bulutlar ihlassız ruhları gölgelemez
Mana serinliğine maddeyle erilemez
Hiçbir eşya dindiremez içinde ağlayanı
Rab rızası dışında kurtuluş yok ruhlara
Nereye gidersen git kaçamazsın gerçekten 
Kibirle göremezsin mukaddes ihtişamı
Bu dergahta küçüldükçe büyür gelişir insan 
Derinlere indikçe uzar kökleşir çınar

1444