KALENDER

beden toprağında can rüzgarı kalbin

eser durur cezbeyle deryalar dibinde

surlaşan serler kuşatır mana bahçeni

mest dergahı göğsünde yeşerir neyler

meyler sarar havayı esrarın ahengiyle

cisimler ve evrenler ötesinde o soluk

ciğer hasret yürek hasret sevda hasret

nefesler nefesi sırra hasret bile hasret

usturlab edalarda aşkın düğünü başlar

ölümler doğumlardır mavera güllerine

 

VİSAL

nağmeler raks eder göğünde vecid

göğünde nur bahçesi yıldızlar hayran

semah eyler gönüller can meclisinde

taşar kadehlerden sonsuz ummanı aşkın

çığrışır ıssız sessizler o derin çığlığı

toplanır adını ömrüne kazıyan ruhlar

vefanın görkeminde ulu dağlar yeşerir

rızanın bengi firdevsi sarar her yanı

aşıklar mahşerinde görklü visal salınır

çileler bâdema gülümseten anılardır

ARAF




Adem’in tevbesi mi bükük boyunlarımız

Ahlarız meyler gibi rüzgarın hırçın yurdunda

Elde can, dilde canan, vurulduk en derinden

Su içtikçe susarız, meded, su içtikçe susarız

Ömürlük kırılışın hep yankısını derleriz

Bir Zülkarneyn asası gerek çağa bir de set

Vahşetlerin çiğnediği dünyamıza bir seda


Saz yangın, mızrap yangın, nükte yangın

Tutuşmuş bahtın harap güllerin bahçesinde

Etten kafeslerimiz, duvarlarımız şehvet

Dehşetli yarınların hep sureti siretimizde

Kalbimiz sırat olmuş kayıp yörüngemize

Bize bir İsa gerek Rabbim bize bir İsa 

Dinmeyen, yılmayan, savrulmayan bir asa


Sararmışız, solmuşuz, dağılmışız, mahcubuz

Topla bizi Sahibimiz, yeşert bizi Şahımız

Ağların dağlarında kendimize hapsolmuşuz

Buldur bizi bize ey şanı sonsuz Sultanımız

Bitmek bilmez içimizde Nuh tufanları dindir

Bir soluk ver daralan nefeslerimize ey Hu

Bir şule ver ki çorak közümüz agah olsun


Bilal Yavuz