Adem’in tevbesi mi bükük boyunlarımız
Ahlarız meyler gibi rüzgarın hırçın yurdunda
Elde can, dilde canan, vurulduk en derinden
Su içtikçe susarız, meded, su içtikçe susarız
Ömürlük kırılışın hep yankısını derleriz
Bir Zülkarneyn asası gerek çağa bir de set
Vahşetlerin çiğnediği dünyamıza bir seda
Saz yangın, mızrap yangın, nükte yangın
Tutuşmuş bahtın harap güllerin bahçesinde
Etten kafeslerimiz, duvarlarımız şehvet
Dehşetli yarınların hep sureti siretimizde
Kalbimiz sırat olmuş kayıp yörüngemize
Bize bir İsa gerek Rabbim bize bir İsa
Dinmeyen, yılmayan, savrulmayan bir asa
Sararmışız, solmuşuz, dağılmışız, mahcubuz
Topla bizi Sahibimiz, yeşert bizi Şahımız
Ağların dağlarında kendimize hapsolmuşuz
Buldur bizi bize ey şanı sonsuz Sultanımız
Bitmek bilmez içimizde Nuh tufanları dindir
Bir soluk ver daralan nefeslerimize ey Hu
Bir şule ver ki çorak közümüz agah olsun
Bilal Yavuz