UYANIŞ HİKAYELERİ 1


Yılmaz Amed, ortadoğuda gençliği her türden tüccar zalimlerin iliklerine kadar sömürdüğü bir ülkenin çocuğuydu.

40 yaşlarına gelmiş, çileler içinde bir mücadele dönemi geçirmiş, güzidelerden bir çevre edinmiş, Uyanış Partisini kurmuştu.

Ülkesinin bütün şehirlerinde işçilerle, emekçilerle, garibanlarla, adil ve akil yüreklerle örgütlenmişti. 

20 yıldır beklediği, emek verdiği günler gelip çatmış, seçimlere partisiyle girmeye hazırlanıyordu.

Halk her şehirde onu ve ekibini saygıyla karşılıyordu. Zira vaatleri müthişti. 

İktidara gelince referandum ile yepyeni bir düzenden bahsediyordu. Meclis mebuslarının asgari ücret alacağını, bir vekilin sadece bir aracı ve koruması olacağını, devlet içindeki bütün lüksü bitireceğini, devlet imkanlarını boş yere kullanacak hainleri hapse tıkacağını vaad ediyordu.

Tüm lüksü, israfı, gösteriş budalası boş harcamaları, boş reklamları bitirip tüm gelirleri hazineye aktaracağını... Devlet kurumlarının tam kullanımı, torpilin mülakatın kaldırılacağı, rüşvetin bitirileceği gibi envai adalet... 

Bizzat devletin her ilde tarım ve giyim ve barınma ile ilgili fabrikalar kuracağını, haksız rekabeti bitireceğini, pahalı satan dolandırıcılara en ağır cezayı vereceğini söylüyordu. 

Çarşıda, trafikte, hayatın her alanında disiplin vaat ediyordu, mesela aşırı hız yapan zengin züppesi bir katil adayına 100 bin lira ceza, ehliyetine 15 yıl el koyma gibisinden, kurallar sıkı, hiçbir cezanın affı asla olmadan!

Referandumla kısas adaletinin gelmesi için tüm çabayı sarf edeceklerini söylüyordu. Artık katile, tecavüzcüye, eşkiyaya, teröriste idam gelecekti. Hayvana dahi işkence edene yıllarca hapis cezaları... 

Refah ve gelişim zaten ancak adalet ve disiplinle gelebilirdi. Hadi bir vahşi batıya bakalım. ABD ve Rusya halkı değil, mesela İzlanda, İsviçre, Finlandiya gibi ülkeler mutlu, neden? Çünkü gerçek gelişim ve refah nükleer bombalarla, sömürüyle değil, güvenle, iyi ekonomiyle gelir! Güç yarışıyla da değil!

Yılmaz Amed ve ekibi herşeyin farkındaydı, planlar ve programlar tamamlanmıştı. Elektronik alanda da yerli üretim oturunca artık dışa hiç bağımlılık kalmayacaktı. Sistemiyle ülke kendi kendine yetecek, faizi tümden kaldıracaktı. Kumar zaten hemen kalkacaktı! 

Diğer müslüman ülkelerle ortak dijital para birimine geçecek, ortak bir müslüman ülkeler birliği kuracak, ortak bir orduya öncü olacaktı. Mesela Arabistan ile enerji karşılığı giyim takası yapabilecekti bir ülke. Böylece müslüman ülkeler tek ses olacak, bir yere saldırınca bir gavuristan, ortak ordu ümmet adına orada barbarların sonu olacaktı.

Bu böyledir, biz vahşi batıyı vahşi olduğu için barbar görürüz, vahşi batı da bizi vahşi olmadığımız için öyle görür, zira o mağara adamları için medeniyet ilkçağ cehaleti, karanlık taş devridir. Tek dertleri şehvet... 

Yılmaz işte böyle halkları iç ve dış hainlere karşı bilinçlendiriyordu. Her şehirde evsizler için güvenlikli mekanlar inşa edecek, her evsizin evi odası olmasa da sıcak bir yatağı, her gün bir kap yemeği olacaktı.

Sokak hayvanları için de her şehirde özel hayvanat bahçeleri olacak, hepsinin bakımı doğal ortamında bir arada olacak, bunun için özel kadrolar oluşturulacak... Böylelikle çocuklarımız rahatça dışarda oynayabilecek mesela... 

Artık 5 kattan fazla bina yapmak yasaklanacak, her şehirde yeni arazilerde yatay mimariye izin verilecek, mütahitler ya uyacak ya da iş yapamayacak! Binalarda tek bir dolandırıcılığın bedeli milyonlarca lira ceza veya cezaevi olacak!

Doktor, polis gibi toplum kahramanı memurlara şiddetin affı olmayacak, en ağır cezalar bu noktada olacak, ama elbette görevini kötüye kullanan memura da herkesten ağır ceza verilecek, hapiste yan gelip yatma olmayacak, suçlular toplum yararına zorla çalıştırılacak! Maaş almadan! Barınma ve yiyecek karşılığı! Cezaevi artık otel olmayacak! Ki idam edilmeyen suçlu, mesela hırsız, rahatça hırsız olamasın! Caydırıcılık suçu azaltacak olay... 

Batıda pedofili olduğu bilinen şu lutkavmi sapıklarının azgınlığına zinhar geçit verilmeyecek, suçlular cezalandırılacak, aile kurumu, çocuklar korunacak... 

Anadilde eğitim gelecek, ülkenin tüm dilleri sahiplenilecek, gelişimi için enstitüler, kanallar kurulacak! 
Irkçılık yapan terörist sayılacak, teröristlerle aynı cezaları alacak!

Her şehirde üniversitelerin içinde meslek bölümleri açılacak, her şehirde devlet fabrikalarına teknikerler, meslek erbabı, ustalar yetiştirilecek... 

Devlet her şehirde devlet arazilerine metropoller inşa edecek, 30 yıl fabrikalarda çalışmış emektar işçilerine emeklilikte birer ev ikramiyesi verilecek... Kiracılık azaldıkça azalacak böylece... 

Devlet tüm gücüyle barınma, yerli bilgisayar, telefon, araba üretimi gibi açıkları kapatacak, yerli organik tarım ve giyim üretiminde çağ atlayacak, Çin gibi dışa bağımı bitirecek üretken bir ülke oluşuyla! 

İmamlar makamının hakkını verecek, bazı mevzularda susmayacak, hakkı asla gizlemeyecek, tağutu tam reddedecek, ümmeti hakikate davet edecek! 

Öğretmenler gerçek tarihi öğretecek, hakiki ilimlerle gerçek bilimle sahiden eğitilecek gençler, ezbere dayalı değil, doğayla içiçe, ortamında görerek! 

İşçiye hakkını vermeyip, devlete verir gibi görünen, yolsuzluk yapan hain patronların mal varlığına el konulacak... 

Hiçbir işçi, engelli, emekçi, fakir, gariban, memur, vatandaş asla ezdirilmeyecek, şiddet, işkence ehli kötülere en ağır yaptırımlar uygulanacak... 

Kötüler can tatlı diyerek suç işlemeye korkar hale gelecek! Gereksiz merhametin doğurduğu adaletsizlik bitecek, en büyük merhamet adaletle gelir, öğretilecek... 

Yılmaz Amed, ekibiyle bir güneş gibi doğmuştu ülkeye, belki de dünyaya örnek olacak bir örnek insan devriminin zamanıydı. İdeolojilerden uzakta, davası insanlıktı, İslamdı sadece... 
Halklar bu ekibi bir umut olarak görüyordu. 

Yılmaz ve ekibinin sade hayatı da gözler önündeydi, partisinde zenginler değil, azimliler önplandaydı, partisinde böyle olan ülkede de olurdu öyle ya! 

Bunca kötülük gecesinde bir avuç ışık yetiyordu karanlığı boğmaya. Işık karanlığı boğacak mı? Devamı sonraki bölümde... 

Bilâl Yavuz 

Derin Kesik


Bir kalbi kazanmaklar kolaydı
Zor olan o kalbi kaybetmemek

Bir bahçeyi büyütmek güzeldi
Ama en özeli bir çölü yeşertmek

Seni sevmek nemruda kafa atmaktı
Işığını tüm karanlıktan sakınmak

Gözlerin gözlerimde tutuk kaldı
Çocukluğun ukde çocukluğumda

Sen bana hep o masallar ülkesi
Ölümün bölüm sonu canavarı

Saçılmış mezarlara gül buketler
Dağılmış ervaha buruk hikayeler

Ölene kadar sevmekler kolaydı
Zor olan ölümden öte sevdaluk

KIYAM

Orman yakan bir katil yakalandı.

"Büyü bozmak için yaktım" demiş... 

Cehalet artık paçalardan akıyor cahillerde. 

Bu durum iyi araştırmalı. 

Belki de çoğu yangın çıkarma bu yüzden... 

Belki de terör örgütlerinin teröristleri şu büyücüler... 

Alayını toplatıp 30 yıl hapse tıkmalı. 

Vatan kimbilir bu büyücü sözde hocalar yüzünden ne zararlar gördü. 

Piyonları olacak cahiller çuvalla zaten... 

Acıyorum gafillere, rafızilerin, haricilerin, münafıkların piyonları olmuşlar. 

Oysa tefsir ve sahih hadisleri okusalar, kandırılmazlardı din tüccarı sözde hocalarca, siyasalarca, bilinçlenirlerdi...

Ve madalyonun öteki yüzü!

1 karpuz olmuş 150 lira... 1 kilo et olmuş 400-500 lira... 1 ev kirası 10 bin lira... 

Yazık değil mi bu memleketin yüzde doksanı fakir, gariban, ortahalli çocuklarına...

Vitaminsiz, yüzü ve üstü ve hayalleri soluk nesiller yetişiyor, temel ihtiyaçlara bile hasret duyan bir gençlik... 

Utançtan birbirlerinden saklıyorlar hallerini... 

Birileri 1 günde gemicikler kazanırken, milyonlar eve meyve, kıyma götüremiyor. 

Yol parası hesabı yapıyor. 

Allah sizi kahretsin ey münafıklar ey din taciri teröristler!

Siz gavurdan 1000 betersiniz... 

Ya Rabbi sonsuz Zâtına yalvarırız gönder gerçek Mehdiyi...

İslam ordun lütfunla darmaduman etsin cümle münafık gavur zalimleri...

Ecdad asırlarca İslam Hukuku ile ilerledi, ilim ve bilimin merkezi oldu, son asırda şeratten uzaklaşan İslam vatanlarınınsa ne kadar gerilediği ortada... 

Adam öldüren 3-5 yıl zor yatıyor, öldürme oranları çok yüksek, oysa mazimizde kısas adaleti vardı, suç azdı, can tatlıydı çünkü! 

Eğer o son çağa, Mehdi ve İsaya yakınsak, inşallah bizi de onlara ulaştırır ulu Rahman, son mukaddes devrimde birer memur oluruz inşallah... 

Vesselam kardeşlerim, vesselam...