9 Ağustos 2025 Cumartesi

Bugün eşlerin önemli bir bölümü
Bırak eşi için canından geçmeyi
Ekmeğe zeytine bile razı olmuyor 
Günde bin kez seviyorum diyor
Hiç utanmadan tamamen yalan
Onlar asla birbirini sevmiyorlar
Para, şehvet, çocuk çeşit çeşit... 
Sade kendi çıkarlarını seviyorlar 
Gülümseyen mutsuzlar ordusu
Böyle ahirzamanın tam ortasında 
Bu soğuk sevgisizlik çağlarında
Menfaat kölelerinin tam arasında
Yalancı ve çıkarcı ve alçak biriyle 
Ömrünü solduracağına ey gönül
Gerçeğin ortasında bir başına kal
Onurlu, asil, özgün, zarif, dürüst... 
Sahiden yaşadım diyebilmek için
Uzak dur dünyanın sahtelerinden
Kaliteli azlar tüm kalitesiz çoktan
Evladır düstur olsun hayatınızda 
Gerçekten sevmeyen çıkarcı eşe
Asla sırtını dönüp güvenemezsin! 
Zorluğa geldi mi anında ihanet... 
Ki nicesi lüks içinde çoktan azgın! 
Cehalet sarmış tüm sözde yuvaları 
Hiçbirinde aşk yok hepsi ortaklık... 
Şirket yönetir gibi yönetiyor piyonu
Aldatıp duruyorlar birbirini devamlı 
Sürekli dışarıda çoğunun gözleri... 
Namus, mahrem, şeref çoktan yitik
Nicenin sosyal medyada her hali... 
Namusuna sürüler dil uzatırken! 
Umrunda değil diğerinin çünkü aşk
Sadece bir sakız çukur ağızlarında 
Gerçek ailelerin soyu hızla tükeniyor 
Nesli tehdit altında gerçek sevenin
Tüketim çılgınları poz kesiyorlar
Yeni nesil bu arsızları örnek alıyor
Mutlu sanıyor bencil doyumsuzları
Aile kurumları yıkılan bir ümmetin
Can evinden vurmuşlar haberi yok
Eş, dost, ahbap, arkadaş, yoldaş... 
Çıkarcıyı etrafında asla barındırma! 
Ona baktıkça hayattan soğursun... 
Temiz enerjini kirletir karanlığıyla! 
Aydınlıkta yeri yok hiçbir karanlığın














2 Ağustos 2025 Cumartesi

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / İKİNCİ BÖLÜM

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / İKİNCİ BÖLÜM

Bir gece Amed kendine geldi. Kendinden geçmeden kendine gelemezdi. 

Başucunda Nesliyari gördü. Usulca uyuyordu. Uyandırmadan usulca kalktı. 

Giyindi kuşandı. Fiskaya şelalesinin dibindeki mağaraya gitti. Ne zaman hazan çökse bağrına soluğu hüzün mağarasında alırdı. 

Gönlünden aşkı kuşağından pusatı eksik etmezdi. O gece kurtlar şehre inmişti. Mağaraya yaklaştılar. Çete halinde saldırdılar. Amed çekti pusatını indirdi ikisini. Boğuştu üçüncüsüyle. Kurt pusatı dişliyordu.

Belinden hançerini çekip sapladı sonuncuya. Yaralanan kurt kaçtı. Amed bilekleri kanlı döndü evine... 

Neslişah ve diğerleri çok endişelenmişti. Aşk alevlense de o zamanlarda açılmak kolay değildi. Ahirzamanın şıpsevdiliği yoktu. Sevdaluk gerçekti ve hiç kolay meslek değildi. Her yiğidin harcı değildi. 

Neslişah pervane olmaya başlamıştı ateşin etrafında. Amed bu değişimi hissediyordu. Çok daha uzun çok daha rahat hasbihal mevsimiydi. Kilitlerin sandıkları açtığı demler... 

Neslişah acı mazisini tamamen dökmüştü sadece bu yiğide... Amed ise işte o gün anlatabildi anlatılacak ne varsa... Ongözlünün yamacında...

Nesliyarin izdivacına talib oldu. Nesliyar ise aylardır zaten bunu bekliyordu. Derken düğün dernek kuruldu. Haberi çevreye yayıldı.

Müjde gibi bir haber yayıldı mı bazen yasa dönüşür. Neslişahın ailesini katleden zalimler kana doymamıştı. En mutlu gününde düğünü bastılar. Nikah daha yeni kıyılmıştı. Oyundayken aşıklar bir mermi saplandı Nesliyarin sırtına... 

Amedin kollarına düşüverdi. Amede onu unutmamasını söyledi. Sonra kelime-i şehadet getirdi. Gelinliği kefeni oldu.

Azgın zalimler bir aşkı daha sırtından vurup kaçtılar. Amed kendini dağlara vurdu senelerce... Türküleri yakıldı bu aşkın... Dağdan dağa gezdi durdu. 

Bir gün bir eşkiya ile tanıştı. Adı Yanık Şivan... Amedi yanına aldı. Gel zaman git zaman tüm hikayesini öğrendi. Amed ise lal kesilmişti. Amede bir teklifi vardı. Onu duyunca senelerdir baygın olan gönlü adeta ateş yerine döndü. 

Şivan intikam vaktidir dedi Amede... Adamlarımla yanındayım! Bu kalleşlere gereken cezayı vermek için ölüm göze alınır. 

Amedin dili açıldı. Hikayesini bir de kendisi anlattı. Evine gittiler. Toprağa gömülü ata yadigarı hazineyi çıkardı. Evi sattı. Tüm elindekini Şivana verdi. 

Şivan daha çok at, adam, silah buldu. Eşkiyalar 10 iken 100 oldu. Hedefleri o zalim aşireti bitirip garibanları onlardan kurtarmaktı.

Askerin ulaşamadığı yerlerde... 
Eşkiya adeta kahramanlar ekibine dönüşmüştü. Akıbet işte en önemlisi... 

22 Temmuz 2025 Salı

SİYONİST YILANLARA ŞİİR

Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları
Nüfusu azaltmak için
Asırlarca fitne ekip durdular
Markalarla insanlığın evine
Yatak odasına kadar girdiler
Katletmek için yaşıyorlar 
Teröristlik tüm hayatları
Ortakları içimizde
Ticarette bunlarla
Müslüman ülke başkanları
Hepsi birer vatan haini 
Şimdi sırf para için alçakça
Utanmadan kınıyorlar
Ticaretle piyonları olmuşken
Hiç kızarmıyor da arsızlar
Allah sizi bu siyonistlerle
Haşretsin ey zalim maşalar
Babaların pazar poşetinde
Yavruların cesetleri varken
Kemikleri sayılırken
Mücahid Gazze çocuklarının
Siz korkak leşler ihanet 
İçinde yüzdünüz susarak
Siyonistleri dövize boğarak
Masonların üslerini
Siyoniste peşkeş çekerek
Onlar firavun sizler yezit
Hepinize yetecek bir Hüseyin
Yemen çocuklarına
Kurban olun hepiniz
Dizilerle ırkçılıklar kastınız
Kendinizi kandırıp durdunuz
Sizde cesaret olsa korkaklar
Siyonistin köpeği olmazdınız 
Alayınız korkak 
Alayınız sırtlan
Arslanları ancak uzaktan 
İzlersiniz onursuz puştlar
Parayla satın alamayacaksınız
Hasretinde gebereceksiniz
Onurun, şerefin, haysiyetin 
Cesaretin, doğruluğun
Adamlığın ve yiğitliğin
Sizler tarihe korkak yezitler
Olarak geçtiniz hepiniz
Allah helak etsin zalimlerinizi
Rabbimizedir tek duamız
Bize mehdiyi ihsan etsin
Bizi hayırlı askerler kılsın
Alayınız akbaba
Alayınız çakalca
Gözünüzü toprak 
Doyuracak ancak
Bir gün mutlaka 
O izzetli ayaklar
Altında çiğnenecek alayınız
Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları





18 Temmuz 2025 Cuma

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / BİRİNCİ BÖLÜM


Neslişah atları besliyordu.

Yorgun ve durgun... Hüzünden çarpan kalbini hissediyordu sırtında... 

Yüzü solmuştu. Hayalleri çalınmıştı. 

Çok sevdiği çiçeklerle, yıldızlarla konuşmayı bırakmıştı. 

Arkadaşlarıydı onlar ama muhabbete mecali yoktu. 

Kan davasında bütün ailesini soykırıma uğratmışlardı. 

Allah onu kurtarmıştı. 
Sadece kendisi ölü taklidi yaparak yaşama tutunmuştu.

Sonra ise adını değiştirip Karacadağ bölgesinde bir çiftliğe yerleştirilmişti. 

Amed ise sürekli gizlice dışarda onu seyrederdi. Hüznü kendine çekerdi.

Amed çiftlik ağasının büyük oğluydu. Kibir, hor görme, cahillik yoktu, beyefendi bir gençti. 

Çok çekingendi. Kuşları, böcekleri incitmek istemezdi. 

Bu hüzün bu sevda sessizce tam 20 yıl devam etti.

Açılamadığı her sene bağrında bir kandil yandı. Tam 20 kandil içinde... 

Yaşları kırka dayanmıştı. Amed niye yalnız kimse nedenini bilmiyordu. 

Neslişahın matemi, güvensizliği, hevessizliği, yorgunluğuysa tam 20 yıl sürdü.

Hırçınlığı, asiliği, yabanlığı tam 20 yıl sonra eriyebildi, yumuşayabildi.

Bazen bir an bir ömre bedeldir. Geri getiremezsin o anı. Ve hapsolursun bir ömür o güne... 

Neslişah atıyla Dicle'ye indi. Sene 1849... Amed artık açılmalıydı.

Ömür geçiyordu. Bu dünyadan Neslişahsız göçmek istemiyordu. 

Öyle incitmeden, yük olmadan, rahatsız etmeden yaşadı ki Amed, dezavantajı belli etmemek olmuştu kendini, Neslişah hiç uyanamamıştı. 

Amed kağıda yazdırdığı hislerini cam şişeye koyup nehre bıraktı.

Neslişah'ın önüne kuş gibi akıp geldi şişe. Açtı. Okudu zira o zamanlar okuma yazma oranı yüzde doksandı. 

Köylüler hep eğitimliydi. Medreseler her yerdeydi. 

Meslekler çocukluktan öğrenilmişti.

Hem eğitimle hem zanaatle donatılmıştı insanlar... 

Bugünün embesil düzeneğinde yetiştirilen cehalet o zaman yoktu. 

O zamanlar kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet, hırsızlık, arsızlık yok denecek kadar azdı.

Çünkü İslam ile eğitilmişti halklar... 

Doğru bir eğitim sistemiyle eğitilmişlerdi, bilinçliydiler, cezalarsa ağırdı, gerçek cezaydı.

Neslişah okuyunca kalbinde bir mum yandı.

Bir ümit yeşerdi tam 25 yıl sonra... 

Bu ümit çok uzaklardan geçen bir yıldız gibi tanıdık ama yabancı... 

Neslişah hemen civara bakmaya koyuldu atıyla. 

Amed ise çoktan Kırklardağına çekilmiş tepeden izliyordu Neslişahı... 

Açılmasına açılmıştı ama yüzleşecek cesareti henüz yoktu. 

Öyledir. Arslanlar sırtlanları devirir ama ceylanlara av olur buralarda... 

Günler geçti. Aylar geçti. 
Neslişah giderek güzelleşiyor, yüzünde güneşler açıyordu. 

Gülüşüne bahar gelmişti. Umut böyledir. 

Yorgun kuru bir kütüğü bir toprağa umutla dikersin bir bakarsın nasibi varsa çınara dönüşmüş.

Umutlar buralarda tükenmezdi...

Amed ise soluyordu. Endişeler, stresler saçlarını beyazlatmıştı. 

Neslişahı kaybetme ihtimali kabusuydu. 

Neslişah ile Amed... Bir adım atılsa oysa belki 20 yıl önce diyeceksin. 

O işler öyle değildi işte... 

Zamanından önce atılan adım çöptür.

Ve nasibin ancak gelir sana asla unutma... 

Amed ilk defa yatağa hasta düştü. 20 yıl içinde ailesini kaybetmişti. 

Sadece Neslişah ve işçileri vardı çiftlikte... 

Neslişaha verildi bakım görevi. Amed komaya gitmişti. 

Doktor herşey olabilir diyordu. Çiftliği hüzün sarmıştı. 

Neslişah başından ayrılmıyordu. Ve olacak olan elbet olur. 

Amed Neslişahı sayıklıyordu. Nesliyar aşkın Amed olduğunu anladı. Gözyaşları alnındaki soğuk terlere karıştı Amedimizin... 

Konuşamıyor ama hissediyordu. Niceler nice kuğuları üzüp kırıp yıpratırken rahatça, Amed bakmaya kıyamazdı leyline... 

Bazen en çok hakedenler en çetin imtihanlardan geçebilir, zira yaşamak dünyadan ibaret değildir. 

Neslişah sarıldı Amedine... Dualar etti her gece... Umuda saçlarını bağlarcasına. 

Bir tohum karanlığın en koyu anında aralarında çiçeğe durmuştu. 

Bir çiçek bir bahçeyi doğurmak üzereydi. O sancılı günlerde... 

11 Temmuz 2025 Cuma

KURTULUŞA DAVET



Evrendeki bütün teröristlerin, terör örgütlerinin, terör rejimlerinin terörü, zulmü, silahı bırakması gerekiyor.

İnsanlıktan tut cin alemne kadar her yerde... 

Deccallere, şeytanlara, onların putlarına, sapkın ideolojilerine tapanların bu kötülüklerden vazgeçmeleri kend faydalarına...

Cezaları yoktan var eden Allahtan daha ağır gerçek adil kim ceza verebilir!

Adaleti yoktan vareden Allahtan daha adil kim olabilir... 

Bazı kafir zalimler böyle ölseler de Allahın onları affedeceğini sanıyor.

Oysa Allah kimseye zulmetmez! 

Rabbin mutlak sonsuz kusursuz adaletine asla yaraşmaz! 

Tüm noksanlardan münezzehtir Subhanallah... 

Şeytanlar, deccaller, kafirler zinhar affedilmeyecek, onları ebedi bir cehennem bekliyor. 

Allahın Kahhar esmasının kahredici sonsuz kusursuz gücünü yakında tadacaklar!

Allahın azabından hiçbir zalimi asla makamı, yurdu, çokluğu, rejimi, malı, evladı, şöhreti kurtaramayacak! 

Hakikate göz açmalı, İslam hakikatinin dışında herşey batıldır, batıl sistemlerde kaybolanlar batmaya mahkumdur, tağutları reddetmeden iman etmiş olamazsın uyan... 

Dünyadaki tüm haksızlıkları, batılları reddedip onlara karşı durup hakkın sesi olanlar gerçek müminlerdir. 

Haklar ve haksızlıklar İslam nizamına göredir. Ben inandım demek yetmez... 

Gerçek müslümanca yaşamayıp İslam Hukukuna karşı çıkmak kişiyi dinden çıkarır. 

Cahil bir müslüman günahlara dalmakla günahkar müslüman olur, ancak İslam'a karşı gelirse, harama helal derse mesela veya inkar ederse bir İslam kaidesini işte o zaman dinden de çıkar. 

Terörü, inkarı, zulmü bırakmalı. Allaha ve Rasûlullaha iman edip itaat etmeli, İslama teslim olmalı... 

Olmayan zalimlerin acı akıbetini herkes görecek mahşerde... 


6 Temmuz 2025 Pazar

OPAL

Duvarda kardeşler gibi nakış nakış asılı 
Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi 
Bir de Veda Hutbesi âh aşkın tabloları 
Binanın son katındaydız sanki uzatsam
Ellerim değecek gibi yıldız arkadaşlara
Uzaklarda bir fener yanıp sönüyor kızıl
Karacadağ tüm neşesiyle selam veriyor 
Aşktan ve yusufçuktan balkonumuza 
Güneşler huzurlu yuvada ne güzel batıyor
Dağlar o kardeş omuzlarından ne özel 
Evin her odası adeta İslam kokuyor 
Kur'an tilavetleri ve gülistan rahleler
Bülbülistan cemleri, sevdaluk meclisleri
Eksik olmaz çocuklara binbir siyer dersleri
Yüreğim o günlere hasret atıyor 
Dinlediğim ilk ezanlarda beni benden alan
Hakikatin o sarsıcı gür sedası 
Toy bedende bile nasıl da olgun ruh
40 yaşındaymış gibi gerçeği hissediyor
Subhanallah, elhamdülillah, allahuekber
La ilahe illallah, hasbunallah zikirleri 
Gönüllerden yükselir dua dua umutlar
Tekbirlerle yükselen minareler geçidi
İçimizde rengarenk tonlar birbirine karışır
Dibimizde uzaklara uzanan raylar
Trenler ve sirenler gurbetleri çığırır
Bir türkü gibi geçip gider taşlıklardan aşk 
Asıl vatan cenneti haykırıyor göğün yüzü
Karşımızda ağlıyor sessizce mezarlıklar 
Gül Apartmanı bir binadan çok daha fazlası
İmamhatip gülleri, ilahi kasetleri
İmanlı komşular, âlim dedem, arif ninem
Doksanların kuğumsu ve ceylansı mahallesi
Bahçeler çocuklar için bir bilseler 
Nasıl da cevher parlatan âh nasıl önemli
Her ocak bir sancaktır memleket kokan 
Her yuva bir bostandır baharlar doğuran
Beraberken opal bir göktaşı atmosferde
Renklerini saçıp durur taptaze aynalara
Güzellerin tüm iyilik topraklarında 
Salınır ırmaklar, ormanlar, şelaleler
Kalkacaksa ayağa bir memleket 
Düştüğü o bütün hüzünlü siperlerden 
Bahçeler ve bahçevanlar şahlandıracak
Emektar gönüllerden taşacak vatan
İşte ancak böylece körpe kuzum
Bastığımız yerler hep yurt olacak
Yeniden ve yine ve yeni bir edayla




24 Haziran 2025 Salı

DUALARIN ÖNEMİ

DUALARIN ÖNEMİ

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimizin bazı duaları şöyledir. 

1.

“Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl!

Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)

2.

“Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyâdan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” (Buhâri, Tefsir, 16/1; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, el-Müstedrek, I, 712/1944)

3.

“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)

4.

“Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” idi. (Tirmizî, Deavât, 85)

5.

“Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman «Allah bize yeter, O ne güzel vekildir» zikr-i cemîline devâm ediniz.” (Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî, Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I, 336)

Yine güzide bir hadis şöyledir... 

“Bir kimsenin yanında mü’min kardeşi hakarete uğrar, zillete düşürülür de gücü yettiği hâlde ona yardım etmezse, Allah da onu kıyâmet günü herkesin huzûrunda zelil eder.” (İbn Hanbel, III, 487)

Duadan ayrılmamalı, dualaşmalı, dayanışma içinde olmalı. Ahirzaman en fazla duaya ihtiyaç duyulan bir dilimdir belki. 

Elimizle engellemiyoruz. Kalbimiz ve dilimizle, boykotla da buğzetmezsek vay halimize mahşerde, hepimiz mesulüz. 

Kur'an'a ve sünnete sarılalım, bizi öncekilerimiz gibi biz yapabilecek ilim aşikardır. 

16 Haziran 2025 Pazartesi

NE MUTLU

İslamcı maskeli türk ırkçıları kadar korkağı var mıdır acep?

Yarım asırdır türk ırkçılığı yapıp durdular, filmlerle, mitinglerle... 

Ümmeti ancak biz koruruz yalanıyla kendilerini avutup durdu korkaklar...

Geldiğimiz noktaya bak... İran, Yemen siyonistleri bombalıyor. Müslüman afrika ülkeleri Mısır'a dayanmış durumda. Pakistan İsrail terör örgütüne karşı nükleer hazırlık içinde...

Türk ırkçısı dizilerle böbürlenip duran dinci maskeli türk ırkçılarıysa korkakça evlerine saklanmış...

Bunla kalsa keşke! Azerbaycan'da bu türk ırkçıları haince siyonist İsrail terör örgütünün terörist taraftarları olmuş.

Ülkemizde ise gizliden ticarete devam ediyorlar, gizliden destekleyenler var, fakelerle...

Ulan siyonistlerin kızılelması Türkiye! Siz ne akılsızsınız ey piyonlar! 

Allah sizi kahretsin ey korkak türk ırkçıları... Dünya ahret hesap vereceksiniz... Bir gün mutlaka mümin yiğitler bu korkak foseptikleri de unutmayacaktır! Emin olunuz...

Irkçılık işte bu kadar kötü... Namus yoksulu ırkçıları siyonizme itecek kadar! Şuan Azerbaycan mesela İsrail'i destekleyen gavur ülkelerle beraber! Düşünebiliyor musunuz!?

Suud, Bae, Ürdün kralları bir gün düşer. Ancak Azerbaycan senin bu yaptığın iki cihanda unutulmaz! Yarına kalır ama yanınıza kalmaz...
Allah iki cihanda yanınıza bırakmasın! Bu kafayla cümle yurdunuzu kaybedersiniz. Hükümetinizi, içinizdeki siyonistleri acil temizleniz gerekiyor ey Azerbaycan halkı, uyanın! Ey Arabistan ey Ürdün halkı... Ve siz nereye kadar susacaksınız? Ey İhvan! Sisi neden hala başta... İndirin diktatörlerinizi Allah aşkına... 

Şu Suriye katili İran kadar olamadı alayınız... Yemen kadar olamadı hiçbiriniz... Yazıklar olsun... Ehl-i Sünnet nerede? Ehl-i Sünnet nerede? Ehl-i Sünnet nerede? 

İran, Yemen susmazken... 
Söyle Ehl-i Sünnet nerede! Ey ehl-i sünnet hocaları! Neredesiniz! 
Ulema fetvasını dahi vermişken ey sünnet ehli hani neredeyiz? 

Korkak siyonistler bir ay böyle sürerse hemen Netanyahu şeytanını başlarından indirirler. Şu korkak siyonist nesil ilk defa tepelerine bomba yiyor. Çözülmeleri pek yakındır. O korkaklar asla strese gelemez, isterler ki 1000 yıl yaşasınlar. İran biraz sıkınca görün bakın nasıl ecel terleri dökecek fareden bile korkan yığınları... 

Zalimler için yaşasın cehennem... 
Hainler için yaşasın cehennem... 

Elbette biz müminler, siyonist askerlere, siyonist noktalara karşı destekteyiz. 

Sivil yerleşkelere hedeflenen hiçbir harekatın taraftarı değiliz. 

Allah dilerse zalimi zalime musallat eder. 

İşte zalim İran hükümeti zalim siyonistlerin boğazında... 

Zerreler adedince elhamdülillah... 
La ilahe illallah... Subhanallah... 
Allahuekber... La ğalibe illallah... 




6 Haziran 2025 Cuma

BİR DE GÖR SEN

Her cevabın bir bedeli var mıdır?
Sessizliğin sesleri acep nasıldır?
Her çağrı bir kapıdır.
Bildiğin şu hayat... 
Görünenin üstündedir.
Altını gören yukarı çıkabilir mi?
Zaman düz müdür? 
Zaman düz değil midir?
Bazı anlar diğerlerinden sarkar mı?
Bu an da o an mıdır?
Gördüğün dünya sadece yüzey! 
Dibinde ne olduğunu bilseydin... 
Uyumayı bırakır mıydın? 
Bazı yerler haritalarınızda yok...
Onlar gözün kapalıyken mi açılır? 
Her çağrı bir bedel midir? 
Gördüğünü sandığın... 
Seni görenin gölgesi mi? 
Bazı isimler bir kez söylenince! 
Evrenin iliklerine kadar işler mi? 
Bir kuyuya taş attın...
Derin düşüncelere daldığın zamanlarda! 
Bu ses belki seninle yeşerecek... 
Ömür dağını tırmandıkça tanı kendini. 
Hikmetler kaftanını ihlasla kuşan! 
Oysa asıl sessizlik... 
İşte şimdi başlıyor! 



4 Haziran 2025 Çarşamba

UZMAN PSİKOLOGLAR ATANMALI

Hükümete muhalefete, AKP MHP CHP DEM DEVA REFAH gibi partilere bir çağrım var.

Meclisten acil olarak bir projeyi geçirmeniz gerekiyor. 

Binlerce uzman psikolog acil olarak istihdam edilmeli.

Kurulacak özel binalarda merkezler kurulmalı. 

İntihara meyilli olup tedaviye çekinen, duyulmasını istemeyen yığınlar gizlice burada tedavi görebilmeli.

Yüzyüze görüşme talep etmeyenler için özel çağrı merkezi oluşturmalı. 

Telefonda hizmet almak isteyenler, online görüşmek isteyenlere de imkan sağlanmalı.

Hepsi gizli olmalı. Hastalar, dertliler asla ifşa edilmemeli. 

Çağrı merkezini dalga için arayanlar, dalga için kurumlara gidenlere en ağır ceza kesilmeli. 

Bunu da istismar etmek isteyen kötüler olacak elbette... 

Bu uzman psikologların din eğitimi anlamında formasyonları olmalı. 

İslami bir bilinçle sorunlu insanlar tedavi edilmeli, bilinçlendirilmeli, umut aşılanmalı.

Siyasi Partiler olarak sorun çıkarmaktan, kavgadan başka bir şey yapmadınız yıllardır.

Hiç değilse bu hassas konuda yapmanız gerekeni yapın!

Milletin vebali üzerinizdedir. Yitip gidenlerin âhı üstünüze... 

Müslüman iffetli tertemiz kadınların bir kısmı özellikle iftira, dalga, dedikodu gibi haksızlıklar yüzünden intihar edebiliyor okullarda...

Erkeklerin ve kızların ayrı eğitim görmesinin o kadar faydaları var ki... 

Gel gör ki kime anlatasın, düşünce özgürlüğüne bile saygısı yok nice sekülerin... 

Oysa İslam hukukunu bir tam bilseler, detaylı araştırsalar, uygulanırsa alınacak sonuçları kestirebilseler, bizim gibi hakikati haykırırlardı. 

Tecsvüzcüye, katile idam isteyenler mesela... Kısası istiyorlar! Farkındalar mı?

Psikoloji çok önemli. Bu yoksulluk ve cahilliğin zirve çağında hayati derecede önemli...

Millet için gereğini yapabilecek misiniz? 
Ey iktidar, muhalefet, belediyeler...

3 Haziran 2025 Salı

BİR DE SEN GÖR



Burası unutulanların bahçesi... 
Adını bile unuttuğun hatıralar burada büyür. 
Unutmak bir eksilmek midir?
Yoksa korunmak mıdır?
İnsan en çok kendi korkaklığında kaybolur.
Karanlığa bak!
O da sana bakıyor mu?
Işığın yoksa içinden bir mum yak!
Hakikate bakmak... 
Kendini çıplak görmektir. 
Yalandan soyunmak... 
Dünya gölünde gerçekler de yüzer yalanlar da... 
Boşlukta bir merdivene tırmanış gibi ömür! 
Geç değil henüz!
Sen sana bak aynanda...
Yediden yetmişe gör sen sende seni! 
Henüz geç değil! 
Her bilgelik bir soruyla başlar. 
Ama cevap içindedir...


31 Mayıs 2025 Cumartesi

SENA DÜZGÜN İÇİN


Sena kardeşimiz ve annesi akrabalarımızın talebesiydi. Çok nezih ve temiz ve iffetli ve takvalı ve ahlaklı bir kardeşimizmiş. 

Tanımadığı insan hakkında sosyalmedyada iftiralar atanların asıl hesabı mahşerde olacak ama bu dünyada da bedel ödeyecekler inşâallah, haklarında suç duyuruları başlayacak... 

Şimdi soruşturma yeni olduğu için net bilmiyor ve bu yüzden yazamıyoruz. Lakin elbette kimler mesulse Diyarbakır halkı ve avukatları ve gazetecileri onların ensesinde olacak Allah'ın izniyle... 

Allah rahmet eylesin kardeşimize ve mekanı cennet olsun inşâallah... Rahmân sevenlerine sabrı cemil ihsan eylesin... 

Kardeşimiz İçin 

Kaç gündür kendime gelemedim
Gül gibi gülümseyen gözlerinde
Bir haykırış bir çağrı var sanki âh
Şiirleri çok severmiş Zarifoğlunu
Hafızlığın zarafeti vurmuş yüze
Fotoğrafların ikincisi hep ortak
Siyah beyaz acılar biriktirmiş âh
Bir çiçek bir ömür kaç kez söyle
İncitilir binbir yerinden böylece 
Gidince bile bırakmadılar rahat
Yorumlarda iftiralar attılar seri
Zalimlere ortak oldular linçlerle
İslam ve müslümandan nefret
Edenler buluştular klavyelerde
Rabbimiz âhını bırakmasın zinhar
Yaşarken de giderken de üzenlere
Dünyadan aç giden bir garibana
Çocukluğu yeni bitmiş kuzuya
Annesini hiç mi hiç düşünmeden
Ateş püskürüyorlar yorumlarda
Başta İslam sancağı taşıyor diye
Ne çok acı var demiş Zarifoğlu... 
Fuadoğlu ne çok kötü var desin! 
Allah rahmet eylesin yüreğine
Cennetinde güldürsün kalbinizi
Bir serçe gibi yaşamışsın aşkla
Hayat dolu bakışların bağbahçe
Ormanda bir ceylanın inişi suya
Bıraktığın o masum hatıralar
Hiç düşünmezdim böyle bir şiir
İşte dünya böyle belirsiz yerdir
Öyle çok canavar var ki içimizde! 
İnsanın duygularıyla oynayan... 
Rabbimiz korusun tüm İsraları
Canavar zalimlerin şerrinden! 
Allah bin kez razı olsun adaleti
Sağlayan o bütün yiğitlerden...