26 Eylül 2025 Cuma

KALBİN GÖZYAŞLARI

RASÛLULLAH İÇİN BİR NAAT

Dünyanın kış dönemindeyiz, çocukları kuş vurur gibi öldürüyorlar. 

İzliyoruz, izledikçe sararıyoruz, çiçekleri solduruyorlar. 

Sözün bittiği yerde şiir başlıyor, naatler, mektuplar... 

Dualar geceleri semalara yükseliyor. Yakarışlar Cenâb-ı Hakk'a... 

Hasretler saadet asrına... Aşk öyle bir uçurur ki kimini, aşk dahi bilmez uçanın yerini... 

Asırlar sonrasından bir mektuptur bu Gül hazretlerine...

Allah yardım eylesin kardeşlerimize, bize... Allah kahreylesin canavarları... Âmin... Meded Yâ Subhânallah... 

Subhanallahi vebihamdihi adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zinete arşıhi ve midade kelimatihi... 

KALBİN GÖZYAŞLARI

Filistin, Türkistan, Yemen, Şam...
Kardeşlerin birer birer şehid oluyor
Şehirlerimiz matem yeri şimdi...
Gönül yorgun, gözlerse uzaklarda
Hevesler paramparça kursaklarda
Yüzler buruk, tebessüm hazan...
Canlar seni arayışta Yâ Rasûlullah
Sözlerin dururken külliyatlarda
Seni öğretmediler çocuklarına...
Hayatın aşikardı, örnek almadılar!
Ahlâkın güneşti lakin ısınmadılar
Sensizliğin ayazında buz kesilmeyi
Soluksuz tercih ettiler gerçek aşka
Betonlarda hırsla yaşaya yaşaya
İçleri taş kesildi fakat anlamadılar
Yolunu dolu dolu yaşamak varken
Yaşananı hadsizce yol sandılar
Bidatlere, hurafeye savruldular
Şirk ile yoldan çıkanlar da oldu
İnsana dua eden sapıklar vardı 
Cihad varken sahtelere sarıldılar 
Nicesi tarikat dedi sapkınlığına
Sapıklığa cemaat dedi hayasızca
Şerîatsız yaşamlara razı oldular!
Senin İslam Devletinden uzakta
Tağutları ölümüne savundular 
Heyhat ki zerre kadar utanmadılar
Heyhat ki zulümlere aldırmadılar
Faizle gömüldüler dünya avına
İslam değişmeli dedi hayasızca
Kurtarıcı sandıkları zalim liderleri
Başlarıyla başsızlığa battılar ey
Akletmeyip hep beyinler yıkadılar
Çıkarların kölesi robotlar oldular 
Kınayıp geçen vicdansız robotlar 
Şeytanlara susan adi canavarlar 
Kapladı yeryüzünü şimdi hüzün var
Biz nereye gidelim Yâ Rasûlullah 
Asırlar sonrası bir mektup bu sana
Kalbimiz yangın yeri âhirzamanda
Şaşkın ve avareyiz tüm sokaklarda 
Âh ucu görünmez bir matemdeyiz
Hasret kaldık müjdene, evlâdına... 
Mehdîye özlemle heyhat biçâreyiz
Hüzün ağlayıp durur bağrımızda...
Mazlumların derdiyle âh virâneyiz
Köşelerde inleyip durur bülbüller...
Şimdi yangın bahçeler vahalar gibi
Şimdi dilsiz şimdi susuz ve sahra
Kanıyor ümmetin Yâ Rasûlullah
Kansa hiç durmuyor derin yarada!
Hasretler kadeh olmuş alev dolu
Âşıklar yudumlar kavurtan gurbeti
Eriyor insanlığın asil edeb kıtası...
Kıyâmeti sonuna dek hakediyor ey
Yeryüzü zulümle sararmış solmuş
Gökyüzü sanki efkâra boyanmış...
Hayalin sarar ruhu Yâ Rasûlullah
Gönüller semâda nefeslerini arar
Sır yarılır, dağ dağlanır, aşk akar!
Dağılır baharlar, saçılır gerdanlar
Hüzünler yüzüne güzler yağar...











9 Eylül 2025 Salı

DİYARBEKİR SORUNLARI

Diyarbakır belediyeleri ulaşıma yeteri kadar önem vermiyor.

Otobüsler çok az ve otobüs şoförlerinin bir kısmı psikojik olarak rahatsız gibi davranıyor. Hepsinde!

Refüjlere ağaçlar dikmişler, budamıyorlar yayalar ve araçlar farkedemiyor birbirini, araya engel oluyor dallar nice kazanın sebebi belediye ihmali, örnek Yenişehir Belediyesi civarındaki yollar mesela...

Kuaförler özellikle şehir dışından gelenleri resmen dolandırıyor. Bizim bir erkek akraba gelmiş forumda traş olmuş 800 tl almış berber... Allah yanına bırakmasın böylelerinin...

Nice berber ve kuaför vergi kaçırıyor. Post makineai olan ise 100 lira ekstra vergi parası alıyor şaka gibi... 

Zabıta işini yapmıyor ve denetlemiyor. Nice yerde cezalar formalite ve sembolik haber yaparken filan göz boyamaca... 

O kadar çok trafik polisi var ama sahada çok azlar ve bu yüzden trafik problemleri çok bu da ayrı bir memleket sorunu. 

Ahirzmanda adalet olmadığından ezen ezene, öldüren öldürene, çalan çalana, çırpan çırpana...

Diyarbakır sorunlarını saymakla bitiremeyiz belki bir ayda...

Milletin emeğini en okkalı şekilde maaş alıp millete gereken hizmeti vermeyen herkes kul hakkına giriyor. 

Adalet lazım bize ve tertemiz görevliler... 

Diyarbakır kaliteye hasret kaldı son asırda... 

31 Ağustos 2025 Pazar

SUMUD FİLOSUNA ŞİİR

Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönün!
Beşeri batıl putperest sistemleri
Devlet edinip dinden çıkmayın!
İşte Sumud filosu zulmeti aşarak
Musaya yarılan suyun bağrında
İlerliyor ateşe karıncalar misali
Su dökmek için birer nebze âh…
İbrahimler gül bahçesi içinde!
Sumud kardeşlerini de bekliyor

Yarattıkları ve yaratacakları
Adedince ve arşı ağırlığınca
Ve yerleri ve gökleri dolusunca
Ve mislince mislince mislince
Ve Zâtı hoşnut oluncaya dek…
Sonsuz hamd, şükür, teşekkür
Olsun yüceler yücesi Rabbimize
Muvaffak kılsın cümlemizi Hû
Zafer yalnızca Onundur şüphesiz
Allah’ın laneti üzerine olsun!
Şeytanların ve deccallerin
Siyonistlerin tüm zalimlerin

Elbet bu dünyanın en alçak
Zulmü de bitecek devam etmez!
Mehdi ve İsa devri kazıyacak
Karanlığı elbette ense kökünden
Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönelim!
İslam Hukukuyla şereflenelim!
Adaletsizliğe, haksızlığa!
Hukuksuzluğa dur diyelim!
Fani dünyaya dalmayın sakın!
Geçip giden ömre aldanma!
Bencillerin hepsini uyandırın!
Harekete geçelim! Asla durmayın!

Ey iman edenler uyanmalıyız!
Zalimi cihad ile doğramalıyız!
Katiller ancak pusattan anlar!
Çekin pusatları siyoniste!
Dünya dönüşsün bahçeye!
Uyanınız ve uyandırınız…

22 Ağustos 2025 Cuma

TÜRKİYE PSİKOLOGLARINA ÇAĞRI

Nice zamane psikologlarının evvela kendilerinin psikolojisi bozuk... 
Hastalar resmen hastalara muayeneye giderek daha fazla hasta oluyor. 

Sana yamuk yapana yol ver, hemen üstünü çiz, sil gitsin deyip duruyorlar. 
Hasta birey çevresini silip yalnızlaşınca düzeldiğini sanacak. 

Geçici bir tatminiyet hissi. Bu olurken psikolog çoktan parasını almış ve defolmuş olacak. 
En büyük dolandırıcılıklardan biri çağımızda budur. 

Üzüldüğün yer yuvan değil deyip aile bağlarını kestiler, aileleri dağıttılar, boşanmaları artırdılar.

Günün sonunda geçici hazlar geçince o insanlar baktı ki çevresinde kimse kalmamış. 

Artık yeni sağlam bir çevre edinmek yeni bir ömür istediğinden takatleri de olmayacak. 

Derin boşlukta, yalnızlıkta, mutsuzlukta heba olup gidecekler... 

Oysa gerçek bir ruh doktoru kal ve mücadele et der. 

Asıl tüm duyguları güvenle yaşadığın yer yuvandır der. 

İnsanlara dolu tarafından bakar. Empati kurar. Kendini daha çok muhasebeye çeker. 

Görür ki kendisi de insanlar gibi hatalarla dolu. 

O zaman şuna bakar. Birinin kötülüğü iyiliğinden çoksa, sana zararı çoksa yani kırmızı çizgileri aşıyorsa önce uyar sonra dinlemiyorsa at çöpe... 

Ki bu arkadaşlık gibi sonradan oluşan bağlarda böyle... 

İnsan ailesinden nasıl vazgeçer? Ya evladından... Nuh aleyhisselam son anda bile Kenan gel demedi mi? 

İslam öyle muhteşem ki, gavur annesine babasına müslüman iyilikle muamele eder. 

Aileyi terk etmek, ailenden vazgeçmek en büyük ihanetlerden, zulümlerden, vicdansızlıklardan birisidir. 

Ailende birisinin zararı çoksa bile ondan vazgeçmeyeceksin, iyileşmesi için çareler arayacaksın. 

Dışarda düşene el uzat deyip duranlar, ailesinde düşene yüz çeviriyor. İşte en adi ikiyüzlülük... 

Alma ağacının altında nankörce yaşayıp sürekli başkasını eleştirip duranlar genelde bu tahribatlara, fitnelere sebep olanlar...

Asıl tüm duygularını güvenle yaşadığın yer yuvandır. 

Kendini muhasebeye çekmeyen korkaklar ancak kendini gerçekleştirememenin suçunu bir iftira olarak ailesine, sevdiklerine, başkalarına atar, kolay olana, başkasını yargılamaya kaçar. 

Çünkü kendinle yüzleşmek cesaret ister! 

Sürekli alma ağaçlarının altında yaşayan bencil nankörlere bu çağda annelerin ve babaların ve kardeşlerin ve evlatların ve eşlerin yetememesi oldukça doğaldır. 

Psikologların bile psikolojisi bozuk şu tüketim çılgını beşeri sistemde, bugün ihtirasla dolu bir cinnetin tam ortasında ilimle olgunlaşan gerçek insanlar... 

Sözde ruh doktorları, onlara giden hastalardan daha hasta... 

Kişisel gelişim adı altında insanlığı bencilliğe, yalnızlığa, duyarsızlığa sürüklüyorlar. 

Uzakdoğuda eski su testilerinin çatlaklarını güllerle donatırlar. Sızan damlalar gürbüzleştirir gülleri... 

Toplum, kaotik ortam ve hatta psikologlar dahi yaralarını sanki eksiklikmiş gibi gösteriyor sana...

Oysa yaralar aydınlığın sızdığı pencerelerdir. İnsan asıl yaralarıyla sahidir. 

Gerçek uzman ruh doktorlarına, psikologlara çağrımız, sahtekar olanları, mesleğe ihanet edenleri ifşa etmeleri ve bunlarla mücadele etmeleridir. 

Kötü doktorlar halkın bedenine, kötü psikologlar da halkın ruhuna savaş açmış durumda sırf para ve menfaat için... 

Halkı manipüle eden algı operasyoncularına göz açtırmamalı. Milletimize kasdedenler cezasını bulmalı... 



21 Ağustos 2025 Perşembe

MUHAMMED HASAN TİHAMİ

Seyyid Muhammed Hasan Tihami...
Sırf soyu ehli beyt, köyü de Yemen'de Kara köyünden olduğu için... 

Ad Muhammed babasının adı Abdullah Annesinin adı Amine olduğu, evladında ve kendisinde onlara göre bazı hadislere uygun benler olduğu için...

10 senedir yaşadıkları Mekke'de zalim kral Selman'ın askerleri tarafından o ve ailesi 2 aylık bebeğine kadar hepsi hapse atılmış, nicesi işkence görmüş. Babası vefat etmiş, kardeşi zehirlenmiş vefat etmiş...

Muhammed Hasan Tihami'nin akıbetinden haber alamıyorlar.
Suudi zalimlerinden kaçmayı en sonbaşarmış lakin bu defa Yemen zalimleri defalarca suikaste girişmiş. Kaldığı evler 2 defa bombalanmış. 3 kez kurşunlanmış. 1 kez zehirleme uğraşı. Yemen en sonunda hapsetmiş olabilir ve şimdi bizde değil diyorlar. 

Ailesinin, kendisinin çocuklarına kadar işkence etmişler. Sırf biz müslümanlar gibi İsrail siyonizmine karşı durduğu için dillendirdiği için... 

4 kardeşiyle hala hapiste işkencede... Kalan aile evinden, malından olup sürgün edilmiş Yemene... Sülaleden en az 70 kişi tutuklu... 

Ehli beytten müminlere zalim kralların ve rafızilerin zulmü devam ediyor. Hiçbir suçları yokken sırf Mehdi olabilir mi ihtimalinin korkusundan bütün aileye zulüm üstüne zulüm etmişler. 

Adam defalarca ben Mehdi değilim öyle bir iddiam yok demesine rağmen bu zulmü reva görmüşler.

Allah Teâlâ ehli beyte zulmeden siyonist Selman ailesini krallığıyla beraber yerin dibine geçirsin ve rafızileri de... Arabistan’ı İslam adaletiyle yeniden şereflendirsin amin...

Sumud Filosu da ilerlemeye devam ediyor. Allah muvaffak kılsın. Allah yardım etsin bize... Allah zalimleri helak eylesin... 

14 Ağustos 2025 Perşembe

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Amed, Yanık Şivan ve 100 Eşkiya... 
Sırtlarda keskin pusatlar... 

Bir gece kurt postlarına büründüler. Bu dalış kuzulara değildi.

Bu dalış çakallara, sırtlanlaraydı...

Zalimler aşiretinden başı çeken kim varsa, aileleri ortadan kaldıran alçakları kökünden söküp çıkardı.

Azgınlar aşireti kırk yıl düşünse aklına getirmezdi bunu... 

Rahatça zulme ve bedel ödememeye öyle alışmışlar ki... 

Yiğitlerin intikamını hiç düşünmediler bile... 

Karıncayı incitmeyen Amed zalimlerin hiçbirine acımadı. 

Vatanında kahraman oldu. Ama farkında mıydı? Bağrı ateş bahçesi... 

Bir gecede soyunu kuruttu foseptiğin... Eli kanlı katil olan 1000 adiyi indirdiler. 

O günden sonra memleketinden göçtü Amed... 

Dağlara çekildi. Fidanlar dikti. 
Adına denbejler yakıldı. 

Leyladan geçti. 
Leylayı ihsan eden... 
Mevlaya ulaşmak için çabaladı. 

Bazen mezarına inerdi sevdiğinin... Çobanlar görürmüş... 
Çiçekler ekermiş... 

Unutma... Nice kavuşamayan iyiler yeryüzünde... 

Bir gün kavuşabilir maverada... 
Rabbi onlardan razıysa eğer... 

En çok Allah Teâlâyı sevmeli... Allah için sevmeli... Allah için sevilmeli...

Bize bizi dahi O verdi. Leylalar ihsanından bir katre... 

Sevdaluklar helal dairesinde akmalı şelaleler gibi...

Aşkı ve aşıkları, güzü ve güzelliği yaratan düşün ne güzeldir. 

Dicle nehrinde hala bazen çocuklar cam şişeleri keşfeder içinde kağıt olan... 

Kağıttan gemiler bırakırlar nehre beraber yüzsünler diye... 






9 Ağustos 2025 Cumartesi

ŞİİR

Bugün eşlerin önemli bir bölümü
Bırak eşi için canından geçmeyi
Ekmeğe zeytine bile razı olmuyor 
Günde bin kez seviyorum diyor
Hiç utanmadan tamamen yalan
Onlar asla birbirini sevmiyorlar
Para, şehvet, çocuk çeşit çeşit... 
Sade kendi çıkarlarını seviyorlar 
Gülümseyen mutsuzlar ordusu
Böyle ahirzamanın tam ortasında 
Bu soğuk sevgisizlik çağlarında
Menfaat kölelerinin tam arasında
Yalancı ve çıkarcı ve alçak biriyle 
Ömrünü solduracağına ey gönül
Gerçeğin ortasında bir başına kal
Onurlu, asil, özgün, zarif, dürüst... 
Sahiden yaşadım diyebilmek için
Uzak dur dünyanın sahtelerinden
Kaliteli azlar tüm kalitesiz çoktan
Evladır düstur olsun hayatınızda 
Gerçekten sevmeyen çıkarcı eşe
Asla sırtını dönüp güvenemezsin! 
Zorluğa geldi mi anında ihanet... 
Ki nicesi lüks içinde çoktan azgın! 
Cehalet sarmış tüm sözde yuvaları 
Hiçbirinde aşk yok hepsi ortaklık... 
Şirket yönetir gibi yönetiyor piyonu
Aldatıp duruyorlar birbirini devamlı 
Sürekli dışarıda çoğunun gözleri... 
Namus, mahrem, şeref çoktan yitik
Nicenin sosyal medyada her hali... 
Namusuna sürüler dil uzatırken! 
Umrunda değil diğerinin çünkü aşk! 
Sadece bir sakız çukur ağızlarında! 
Gerçek ailelerin soyu hızla tükeniyor 
Nesli tehdit altında gerçek sevenin
Tüketim çılgınları hep poz kesiyor
Yeni nesil bu arsızları örnek alıyor
Mutlu sanıyor bencil doyumsuzları
Aile kurumları yıkılan bir ümmetin!
Can evinden vurmuşlar haberi yok! 
Eş, dost, ahbap, arkadaş, yoldaş... 
Çıkarcıyı etrafında asla barındırma! 
Ona baktıkça hayattan soğursun... 
Temiz enerjini kirletir karanlığıyla! 
Aydınlıkta yeri yok hiçbir karanlığın














2 Ağustos 2025 Cumartesi

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / İKİNCİ BÖLÜM



Bir gece Amed kendine geldi. Kendinden geçmeden kendine gelemezdi. 

Başucunda Nesliyari gördü. Usulca uyuyordu. Uyandırmadan usulca kalktı. 

Giyindi kuşandı. Fiskaya şelalesinin dibindeki mağaraya gitti. Ne zaman hazan çökse bağrına soluğu hüzün mağarasında alırdı. 

Gönlünden aşkı kuşağından pusatı eksik etmezdi. O gece kurtlar şehre inmişti. Mağaraya yaklaştılar. Çete halinde saldırdılar. Amed çekti pusatını indirdi ikisini. Boğuştu üçüncüsüyle. Kurt pusatı dişliyordu.

Belinden hançerini çekip sapladı sonuncuya. Yaralanan kurt kaçtı. Amed bilekleri kanlı döndü evine... 

Neslişah ve diğerleri çok endişelenmişti. Aşk alevlense de o zamanlarda açılmak kolay değildi. Ahirzamanın şıpsevdiliği yoktu. Sevdaluk gerçekti ve hiç kolay meslek değildi. Her yiğidin harcı değildi. 

Neslişah pervane olmaya başlamıştı ateşin etrafında. Amed bu değişimi hissediyordu. Çok daha uzun çok daha rahat hasbihal mevsimiydi. Kilitlerin sandıkları açtığı demler... 

Neslişah acı mazisini tamamen dökmüştü sadece bu yiğide... Amed ise işte o gün anlatabildi anlatılacak ne varsa... Ongözlünün yamacında...

Nesliyarin izdivacına talib oldu. Nesliyar ise aylardır zaten bunu bekliyordu. Derken düğün dernek kuruldu. Haberi çevreye yayıldı.

Müjde gibi bir haber yayıldı mı bazen yasa dönüşür. Neslişahın ailesini katleden zalimler kana doymamıştı. En mutlu gününde düğünü bastılar. Nikah daha yeni kıyılmıştı. Oyundayken aşıklar bir mermi saplandı Nesliyarin sırtına... 

Amedin kollarına düşüverdi. Amede onu unutmamasını söyledi. Sonra kelime-i şehadet getirdi. Gelinliği kefeni oldu.

Azgın zalimler bir aşkı daha sırtından vurup kaçtılar. Amed kendini dağlara vurdu senelerce... Türküleri yakıldı bu aşkın... Dağdan dağa gezdi durdu. 

Bir gün bir eşkiya ile tanıştı. Adı Yanık Şivan... Amedi yanına aldı. Gel zaman git zaman tüm hikayesini öğrendi. Amed ise lal kesilmişti. Amede bir teklifi vardı. Onu duyunca senelerdir baygın olan gönlü adeta ateş yerine döndü. 

Şivan intikam vaktidir dedi Amede... Adamlarımla yanındayım! Bu kalleşlere gereken cezayı vermek için ölüm göze alınır. 

Amedin dili açıldı. Hikayesini bir de kendisi anlattı. Evine gittiler. Toprağa gömülü ata yadigarı hazineyi çıkardı. Evi sattı. Tüm elindekini Şivana verdi. 

Şivan daha çok at, adam, silah buldu. Eşkiyalar 10 iken 100 oldu. Hedefleri o zalim aşireti bitirip garibanları onlardan kurtarmaktı.

Askerin ulaşamadığı yerlerde... 
Eşkiya adeta kahramanlar ekibine dönüşmüştü. Akıbet işte en önemlisi... 

22 Temmuz 2025 Salı

SİYONİST YILANLARA ŞİİR

Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları
Nüfusu azaltmak için
Asırlarca fitne ekip durdular
Markalarla insanlığın evine
Yatak odasına kadar girdiler
Katletmek için yaşıyorlar 
Teröristlik tüm hayatları
Ortakları içimizde
Ticarette bunlarla
Müslüman ülke başkanları
Hepsi birer vatan haini 
Şimdi sırf para için alçakça
Utanmadan kınıyorlar
Ticaretle piyonları olmuşken
Hiç kızarmıyor da arsızlar
Allah sizi bu siyonistlerle
Haşretsin ey zalim maşalar
Babaların pazar poşetinde
Yavruların cesetleri varken
Kemikleri sayılırken
Mücahid Gazze çocuklarının
Siz korkak leşler ihanet 
İçinde yüzdünüz susarak
Siyonistleri dövize boğarak
Masonların üslerini
Siyoniste peşkeş çekerek
Onlar firavun sizler yezit
Hepinize yetecek bir Hüseyin
Yemen çocuklarına
Kurban olun hepiniz
Dizilerle ırkçılıklar kastınız
Kendinizi kandırıp durdunuz
Sizde cesaret olsa korkaklar
Siyonistin köpeği olmazdınız 
Alayınız korkak 
Alayınız sırtlan
Arslanları ancak uzaktan 
İzlersiniz onursuz puştlar
Parayla satın alamayacaksınız
Hasretinde gebereceksiniz
Onurun, şerefin, haysiyetin 
Cesaretin, doğruluğun
Adamlığın ve yiğitliğin
Sizler tarihe korkak yezitler
Olarak geçtiniz hepiniz
Allah helak etsin zalimlerinizi
Rabbimizedir tek duamız
Bize mehdiyi ihsan etsin
Bizi hayırlı askerler kılsın
Alayınız akbaba
Alayınız çakalca
Gözünüzü toprak 
Doyuracak ancak
Bir gün mutlaka 
O izzetli ayaklar
Altında çiğnenecek alayınız
Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları





18 Temmuz 2025 Cuma

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / BİRİNCİ BÖLÜM


Neslişah atları besliyordu.

Yorgun ve durgun... Hüzünden çarpan kalbini hissediyordu sırtında... 

Yüzü solmuştu. Hayalleri çalınmıştı. 

Çok sevdiği çiçeklerle, yıldızlarla konuşmayı bırakmıştı. 

Arkadaşlarıydı onlar ama muhabbete mecali yoktu. 

Kan davasında bütün ailesini soykırıma uğratmışlardı. 

Allah onu kurtarmıştı. 
Sadece kendisi ölü taklidi yaparak yaşama tutunmuştu.

Sonra ise adını değiştirip Karacadağ bölgesinde bir çiftliğe yerleştirilmişti. 

Amed ise sürekli gizlice dışarda onu seyrederdi. Hüznü kendine çekerdi.

Amed çiftlik ağasının büyük oğluydu. Kibir, hor görme, cahillik yoktu, beyefendi bir gençti. 

Çok çekingendi. Kuşları, böcekleri incitmek istemezdi. 

Bu hüzün bu sevda sessizce tam 20 yıl devam etti.

Açılamadığı her sene bağrında bir kandil yandı. Tam 20 kandil içinde... 

Yaşları kırka dayanmıştı. Amed niye yalnız kimse nedenini bilmiyordu. 

Neslişahın matemi, güvensizliği, hevessizliği, yorgunluğuysa tam 20 yıl sürdü.

Hırçınlığı, asiliği, yabanlığı tam 20 yıl sonra eriyebildi, yumuşayabildi.

Bazen bir an bir ömre bedeldir. Geri getiremezsin o anı. Ve hapsolursun bir ömür o güne... 

Neslişah atıyla Dicle'ye indi. Sene 1849... Amed artık açılmalıydı.

Ömür geçiyordu. Bu dünyadan Neslişahsız göçmek istemiyordu. 

Öyle incitmeden, yük olmadan, rahatsız etmeden yaşadı ki Amed, dezavantajı belli etmemek olmuştu kendini, Neslişah hiç uyanamamıştı. 

Amed kağıda yazdırdığı hislerini cam şişeye koyup nehre bıraktı.

Neslişah'ın önüne kuş gibi akıp geldi şişe. Açtı. Okudu zira o zamanlar okuma yazma oranı yüzde doksandı. 

Köylüler hep eğitimliydi. Medreseler her yerdeydi. 

Meslekler çocukluktan öğrenilmişti.

Hem eğitimle hem zanaatle donatılmıştı insanlar... 

Bugünün embesil düzeneğinde yetiştirilen cehalet o zaman yoktu. 

O zamanlar kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet, hırsızlık, arsızlık yok denecek kadar azdı.

Çünkü İslam ile eğitilmişti halklar... 

Doğru bir eğitim sistemiyle eğitilmişlerdi, bilinçliydiler, cezalarsa ağırdı, gerçek cezaydı.

Neslişah okuyunca kalbinde bir mum yandı.

Bir ümit yeşerdi tam 25 yıl sonra... 

Bu ümit çok uzaklardan geçen bir yıldız gibi tanıdık ama yabancı... 

Neslişah hemen civara bakmaya koyuldu atıyla. 

Amed ise çoktan Kırklardağına çekilmiş tepeden izliyordu Neslişahı... 

Açılmasına açılmıştı ama yüzleşecek cesareti henüz yoktu. 

Öyledir. Arslanlar sırtlanları devirir ama ceylanlara av olur buralarda... 

Günler geçti. Aylar geçti. 
Neslişah giderek güzelleşiyor, yüzünde güneşler açıyordu. 

Gülüşüne bahar gelmişti. Umut böyledir. 

Yorgun kuru bir kütüğü bir toprağa umutla dikersin bir bakarsın nasibi varsa çınara dönüşmüş.

Umutlar buralarda tükenmezdi...

Amed ise soluyordu. Endişeler, stresler saçlarını beyazlatmıştı. 

Neslişahı kaybetme ihtimali kabusuydu. 

Neslişah ile Amed... Bir adım atılsa oysa belki 20 yıl önce diyeceksin. 

O işler öyle değildi işte... 

Zamanından önce atılan adım çöptür.

Ve nasibin ancak gelir sana asla unutma... 

Amed ilk defa yatağa hasta düştü. 20 yıl içinde ailesini kaybetmişti. 

Sadece Neslişah ve işçileri vardı çiftlikte... 

Neslişaha verildi bakım görevi. Amed komaya gitmişti. 

Doktor herşey olabilir diyordu. Çiftliği hüzün sarmıştı. 

Neslişah başından ayrılmıyordu. Ve olacak olan elbet olur. 

Amed Neslişahı sayıklıyordu. Nesliyar aşkın Amed olduğunu anladı. Gözyaşları alnındaki soğuk terlere karıştı Amedimizin... 

Konuşamıyor ama hissediyordu. Niceler nice kuğuları üzüp kırıp yıpratırken rahatça, Amed bakmaya kıyamazdı leyline... 

Bazen en çok hakedenler en çetin imtihanlardan geçebilir, zira yaşamak dünyadan ibaret değildir. 

Neslişah sarıldı Amedine... Dualar etti her gece... Umuda saçlarını bağlarcasına. 

Bir tohum karanlığın en koyu anında aralarında çiçeğe durmuştu. 

Bir çiçek bir bahçeyi doğurmak üzereydi. O sancılı günlerde... 

11 Temmuz 2025 Cuma

KURTULUŞA DAVET



Evrendeki bütün teröristlerin, terör örgütlerinin, terör rejimlerinin terörü, zulmü, silahı bırakması gerekiyor.

İnsanlıktan tut cin alemne kadar her yerde... 

Deccallere, şeytanlara, onların putlarına, sapkın ideolojilerine tapanların bu kötülüklerden vazgeçmeleri kend faydalarına...

Cezaları yoktan var eden Allahtan daha ağır gerçek adil kim ceza verebilir!

Adaleti yoktan vareden Allahtan daha adil kim olabilir... 

Bazı kafir zalimler böyle ölseler de Allahın onları affedeceğini sanıyor.

Oysa Allah kimseye zulmetmez! 

Rabbin mutlak sonsuz kusursuz adaletine asla yaraşmaz! 

Tüm noksanlardan münezzehtir Subhanallah... 

Şeytanlar, deccaller, kafirler zinhar affedilmeyecek, onları ebedi bir cehennem bekliyor. 

Allahın Kahhar esmasının kahredici sonsuz kusursuz gücünü yakında tadacaklar!

Allahın azabından hiçbir zalimi asla makamı, yurdu, çokluğu, rejimi, malı, evladı, şöhreti kurtaramayacak! 

Hakikate göz açmalı, İslam hakikatinin dışında herşey batıldır, batıl sistemlerde kaybolanlar batmaya mahkumdur, tağutları reddetmeden iman etmiş olamazsın uyan... 

Dünyadaki tüm haksızlıkları, batılları reddedip onlara karşı durup hakkın sesi olanlar gerçek müminlerdir. 

Haklar ve haksızlıklar İslam nizamına göredir. Ben inandım demek yetmez... 

Gerçek müslümanca yaşamayıp İslam Hukukuna karşı çıkmak kişiyi dinden çıkarır. 

Cahil bir müslüman günahlara dalmakla günahkar müslüman olur, ancak İslam'a karşı gelirse, harama helal derse mesela veya inkar ederse bir İslam kaidesini işte o zaman dinden de çıkar. 

Terörü, inkarı, zulmü bırakmalı. Allaha ve Rasûlullaha iman edip itaat etmeli, İslama teslim olmalı... 

Olmayan zalimlerin acı akıbetini herkes görecek mahşerde... 


6 Temmuz 2025 Pazar

OPAL

Duvarda kardeşler gibi nakış nakış asılı 
Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi 
Bir de Veda Hutbesi âh aşkın tabloları 
Binanın son katındaydız sanki uzatsam
Ellerim değecek gibi yıldız arkadaşlara
Uzaklarda bir fener yanıp sönüyor kızıl
Karacadağ tüm neşesiyle selam veriyor 
Aşktan ve yusufçuktan balkonumuza 
Güneşler huzurlu yuvada ne güzel batıyor
Dağlar o kardeş omuzlarından ne özel 
Evin her odası adeta İslam kokuyor 
Kur'an tilavetleri ve gülistan rahleler
Bülbülistan cemleri, sevdaluk meclisleri
Eksik olmaz çocuklara binbir siyer dersleri
Yüreğim o günlere hasret atıyor 
Dinlediğim ilk ezanlarda beni benden alan
Hakikatin o sarsıcı gür sedası 
Toy bedende bile nasıl da olgun ruh
40 yaşındaymış gibi gerçeği hissediyor
Subhanallah, elhamdülillah, allahuekber
La ilahe illallah, hasbunallah zikirleri 
Gönüllerden yükselir dua dua umutlar
Tekbirlerle yükselen minareler geçidi
İçimizde rengarenk tonlar birbirine karışır
Dibimizde uzaklara uzanan raylar
Trenler ve sirenler gurbetleri çığırır
Bir türkü gibi geçip gider taşlıklardan aşk 
Asıl vatan cenneti haykırıyor göğün yüzü
Karşımızda ağlıyor sessizce mezarlıklar 
Gül Apartmanı bir binadan çok daha fazlası
İmamhatip gülleri, ilahi kasetleri
İmanlı komşular, âlim dedem, arif ninem
Doksanların kuğumsu ve ceylansı mahallesi
Bahçeler çocuklar için bir bilseler 
Nasıl da cevher parlatan âh nasıl önemli
Her ocak bir sancaktır memleket kokan 
Her yuva bir bostandır baharlar doğuran
Beraberken opal bir göktaşı atmosferde
Renklerini saçıp durur taptaze aynalara
Güzellerin tüm iyilik topraklarında 
Salınır ırmaklar, ormanlar, şelaleler
Kalkacaksa ayağa bir memleket 
Düştüğü o bütün hüzünlü siperlerden 
Bahçeler ve bahçevanlar şahlandıracak
Emektar gönüllerden taşacak vatan
İşte ancak böylece körpe kuzum
Bastığımız yerler hep yurt olacak
Yeniden ve yine ve yeni bir edayla