DEVRAN FEYEZAN


yaşamak, yaramıza alışmak
gidemeyiz kendimizden Neval
kaynaşmak zorundaydı
insanlar öz gerçekleriyle
bense gözlerinde hala saklambaç
yokluğunda körebe, feci

sessizliğin, yalnızlığımın başkenti
gidişin anadili ağır yorgunluğumun
yağmur yemiş paltolar birikmiş de
altında kalmış içerim sanki
serinliğin şimdi hangi gölgeyle
yürğim yüreğini bağırıyor Neval
can tenine gayrı sığmıyor

oy Kürdistan Dağları kokardı 
tılsımlı, sıcacık nefesin
cönklerde antik harflerdi adın
şarkın, eski vadilerden miras
tüter yalçın geceler hücremde
ellerim ranzada, duvarda
masada, kafatasımda ellerim
hicran ki ne dar bir mezar

bilmem ne zaman uyanırız
hasretinde uykular yaktığımız
kardeşliğin can bahçesine
yasların değil, düğünlerin
iktidara geldiği şenlik demleri
bilmem ne zaman yeniden
gelinliğinle yanımda sen
kurtulacaksın kefeninden