22 Temmuz 2025 Salı

SİYONİST YILANLARA ŞİİR

Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları
Nüfusu azaltmak için
Asırlarca fitne ekip durdular
Markalarla insanlığın evine
Yatak odasına kadar girdiler
Katletmek için yaşıyorlar 
Teröristlik tüm hayatları
Ortakları içimizde
Ticarette bunlarla
Müslüman ülke başkanları
Hepsi birer vatan haini 
Şimdi sırf para için alçakça
Utanmadan kınıyorlar
Ticaretle piyonları olmuşken
Hiç kızarmıyor da arsızlar
Allah sizi bu siyonistlerle
Haşretsin ey zalim maşalar
Babaların pazar poşetinde
Yavruların cesetleri varken
Kemikleri sayılırken
Mücahid Gazze çocuklarının
Siz korkak leşler ihanet 
İçinde yüzdünüz susarak
Siyonistleri dövize boğarak
Masonların üslerini
Siyoniste peşkeş çekerek
Onlar firavun sizler yezit
Hepinize yetecek bir Hüseyin
Yemen çocuklarına
Kurban olun hepiniz
Dizilerle ırkçılıklar kastınız
Kendinizi kandırıp durdunuz
Sizde cesaret olsa korkaklar
Siyonistin köpeği olmazdınız 
Alayınız korkak 
Alayınız sırtlan
Arslanları ancak uzaktan 
İzlersiniz onursuz puştlar
Parayla satın alamayacaksınız
Hasretinde gebereceksiniz
Onurun, şerefin, haysiyetin 
Cesaretin, doğruluğun
Adamlığın ve yiğitliğin
Sizler tarihe korkak yezitler
Olarak geçtiniz hepiniz
Allah helak etsin zalimlerinizi
Rabbimizedir tek duamız
Bize mehdiyi ihsan etsin
Bizi hayırlı askerler kılsın
Alayınız akbaba
Alayınız çakalca
Gözünüzü toprak 
Doyuracak ancak
Bir gün mutlaka 
O izzetli ayaklar
Altında çiğnenecek alayınız
Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları





18 Temmuz 2025 Cuma

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / BİRİNCİ BÖLÜM


Neslişah atları besliyordu.

Yorgun ve durgun... Hüzünden çarpan kalbini hissediyordu sırtında... 

Yüzü solmuştu. Hayalleri çalınmıştı. 

Çok sevdiği çiçeklerle, yıldızlarla konuşmayı bırakmıştı. 

Arkadaşlarıydı onlar ama muhabbete mecali yoktu. 

Kan davasında bütün ailesini soykırıma uğratmışlardı. 

Allah onu kurtarmıştı. 
Sadece kendisi ölü taklidi yaparak yaşama tutunmuştu.

Sonra ise adını değiştirip Karacadağ bölgesinde bir çiftliğe yerleştirilmişti. 

Amed ise sürekli gizlice dışarda onu seyrederdi. Hüznü kendine çekerdi.

Amed çiftlik ağasının büyük oğluydu. Kibir, hor görme, cahillik yoktu, beyefendi bir gençti. 

Çok çekingendi. Kuşları, böcekleri incitmek istemezdi. 

Bu hüzün bu sevda sessizce tam 20 yıl devam etti.

Açılamadığı her sene bağrında bir kandil yandı. Tam 20 kandil içinde... 

Yaşları kırka dayanmıştı. Amed niye yalnız kimse nedenini bilmiyordu. 

Neslişahın matemi, güvensizliği, hevessizliği, yorgunluğuysa tam 20 yıl sürdü.

Hırçınlığı, asiliği, yabanlığı tam 20 yıl sonra eriyebildi, yumuşayabildi.

Bazen bir an bir ömre bedeldir. Geri getiremezsin o anı. Ve hapsolursun bir ömür o güne... 

Neslişah atıyla Dicle'ye indi. Sene 1849... Amed artık açılmalıydı.

Ömür geçiyordu. Bu dünyadan Neslişahsız göçmek istemiyordu. 

Öyle incitmeden, yük olmadan, rahatsız etmeden yaşadı ki Amed, dezavantajı belli etmemek olmuştu kendini, Neslişah hiç uyanamamıştı. 

Amed kağıda yazdırdığı hislerini cam şişeye koyup nehre bıraktı.

Neslişah'ın önüne kuş gibi akıp geldi şişe. Açtı. Okudu zira o zamanlar okuma yazma oranı yüzde doksandı. 

Köylüler hep eğitimliydi. Medreseler her yerdeydi. 

Meslekler çocukluktan öğrenilmişti.

Hem eğitimle hem zanaatle donatılmıştı insanlar... 

Bugünün embesil düzeneğinde yetiştirilen cehalet o zaman yoktu. 

O zamanlar kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet, hırsızlık, arsızlık yok denecek kadar azdı.

Çünkü İslam ile eğitilmişti halklar... 

Doğru bir eğitim sistemiyle eğitilmişlerdi, bilinçliydiler, cezalarsa ağırdı, gerçek cezaydı.

Neslişah okuyunca kalbinde bir mum yandı.

Bir ümit yeşerdi tam 25 yıl sonra... 

Bu ümit çok uzaklardan geçen bir yıldız gibi tanıdık ama yabancı... 

Neslişah hemen civara bakmaya koyuldu atıyla. 

Amed ise çoktan Kırklardağına çekilmiş tepeden izliyordu Neslişahı... 

Açılmasına açılmıştı ama yüzleşecek cesareti henüz yoktu. 

Öyledir. Arslanlar sırtlanları devirir ama ceylanlara av olur buralarda... 

Günler geçti. Aylar geçti. 
Neslişah giderek güzelleşiyor, yüzünde güneşler açıyordu. 

Gülüşüne bahar gelmişti. Umut böyledir. 

Yorgun kuru bir kütüğü bir toprağa umutla dikersin bir bakarsın nasibi varsa çınara dönüşmüş.

Umutlar buralarda tükenmezdi...

Amed ise soluyordu. Endişeler, stresler saçlarını beyazlatmıştı. 

Neslişahı kaybetme ihtimali kabusuydu. 

Neslişah ile Amed... Bir adım atılsa oysa belki 20 yıl önce diyeceksin. 

O işler öyle değildi işte... 

Zamanından önce atılan adım çöptür.

Ve nasibin ancak gelir sana asla unutma... 

Amed ilk defa yatağa hasta düştü. 20 yıl içinde ailesini kaybetmişti. 

Sadece Neslişah ve işçileri vardı çiftlikte... 

Neslişaha verildi bakım görevi. Amed komaya gitmişti. 

Doktor herşey olabilir diyordu. Çiftliği hüzün sarmıştı. 

Neslişah başından ayrılmıyordu. Ve olacak olan elbet olur. 

Amed Neslişahı sayıklıyordu. Nesliyar aşkın Amed olduğunu anladı. Gözyaşları alnındaki soğuk terlere karıştı Amedimizin... 

Konuşamıyor ama hissediyordu. Niceler nice kuğuları üzüp kırıp yıpratırken rahatça, Amed bakmaya kıyamazdı leyline... 

Bazen en çok hakedenler en çetin imtihanlardan geçebilir, zira yaşamak dünyadan ibaret değildir. 

Neslişah sarıldı Amedine... Dualar etti her gece... Umuda saçlarını bağlarcasına. 

Bir tohum karanlığın en koyu anında aralarında çiçeğe durmuştu. 

Bir çiçek bir bahçeyi doğurmak üzereydi. O sancılı günlerde... 

11 Temmuz 2025 Cuma

KURTULUŞA DAVET



Evrendeki bütün teröristlerin, terör örgütlerinin, terör rejimlerinin terörü, zulmü, silahı bırakması gerekiyor.

İnsanlıktan tut cin alemne kadar her yerde... 

Deccallere, şeytanlara, onların putlarına, sapkın ideolojilerine tapanların bu kötülüklerden vazgeçmeleri kend faydalarına...

Cezaları yoktan var eden Allahtan daha ağır gerçek adil kim ceza verebilir!

Adaleti yoktan vareden Allahtan daha adil kim olabilir... 

Bazı kafir zalimler böyle ölseler de Allahın onları affedeceğini sanıyor.

Oysa Allah kimseye zulmetmez! 

Rabbin mutlak sonsuz kusursuz adaletine asla yaraşmaz! 

Tüm noksanlardan münezzehtir Subhanallah... 

Şeytanlar, deccaller, kafirler zinhar affedilmeyecek, onları ebedi bir cehennem bekliyor. 

Allahın Kahhar esmasının kahredici sonsuz kusursuz gücünü yakında tadacaklar!

Allahın azabından hiçbir zalimi asla makamı, yurdu, çokluğu, rejimi, malı, evladı, şöhreti kurtaramayacak! 

Hakikate göz açmalı, İslam hakikatinin dışında herşey batıldır, batıl sistemlerde kaybolanlar batmaya mahkumdur, tağutları reddetmeden iman etmiş olamazsın uyan... 

Dünyadaki tüm haksızlıkları, batılları reddedip onlara karşı durup hakkın sesi olanlar gerçek müminlerdir. 

Haklar ve haksızlıklar İslam nizamına göredir. Ben inandım demek yetmez... 

Gerçek müslümanca yaşamayıp İslam Hukukuna karşı çıkmak kişiyi dinden çıkarır. 

Cahil bir müslüman günahlara dalmakla günahkar müslüman olur, ancak İslam'a karşı gelirse, harama helal derse mesela veya inkar ederse bir İslam kaidesini işte o zaman dinden de çıkar. 

Terörü, inkarı, zulmü bırakmalı. Allaha ve Rasûlullaha iman edip itaat etmeli, İslama teslim olmalı... 

Olmayan zalimlerin acı akıbetini herkes görecek mahşerde... 


6 Temmuz 2025 Pazar

OPAL

Duvarda kardeşler gibi nakış nakış asılı 
Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi 
Bir de Veda Hutbesi âh aşkın tabloları 
Binanın son katındaydız sanki uzatsam
Ellerim değecek gibi yıldız arkadaşlara
Uzaklarda bir fener yanıp sönüyor kızıl
Karacadağ tüm neşesiyle selam veriyor 
Aşktan ve yusufçuktan balkonumuza 
Güneşler huzurlu yuvada ne güzel batıyor
Dağlar o kardeş omuzlarından ne özel 
Evin her odası adeta İslam kokuyor 
Kur'an tilavetleri ve gülistan rahleler
Bülbülistan cemleri, sevdaluk meclisleri
Eksik olmaz çocuklara binbir siyer dersleri
Yüreğim o günlere hasret atıyor 
Dinlediğim ilk ezanlarda beni benden alan
Hakikatin o sarsıcı gür sedası 
Toy bedende bile nasıl da olgun ruh
40 yaşındaymış gibi gerçeği hissediyor
Subhanallah, elhamdülillah, allahuekber
La ilahe illallah, hasbunallah zikirleri 
Gönüllerden yükselir dua dua umutlar
Tekbirlerle yükselen minareler geçidi
İçimizde rengarenk tonlar birbirine karışır
Dibimizde uzaklara uzanan raylar
Trenler ve sirenler gurbetleri çığırır
Bir türkü gibi geçip gider taşlıklardan aşk 
Asıl vatan cenneti haykırıyor göğün yüzü
Karşımızda ağlıyor sessizce mezarlıklar 
Gül Apartmanı bir binadan çok daha fazlası
İmamhatip gülleri, ilahi kasetleri
İmanlı komşular, âlim dedem, arif ninem
Doksanların kuğumsu ve ceylansı mahallesi
Bahçeler çocuklar için bir bilseler 
Nasıl da cevher parlatan âh nasıl önemli
Her ocak bir sancaktır memleket kokan 
Her yuva bir bostandır baharlar doğuran
Beraberken opal bir göktaşı atmosferde
Renklerini saçıp durur taptaze aynalara
Güzellerin tüm iyilik topraklarında 
Salınır ırmaklar, ormanlar, şelaleler
Kalkacaksa ayağa bir memleket 
Düştüğü o bütün hüzünlü siperlerden 
Bahçeler ve bahçevanlar şahlandıracak
Emektar gönüllerden taşacak vatan
İşte ancak böylece körpe kuzum
Bastığımız yerler hep yurt olacak
Yeniden ve yine ve yeni bir edayla