31 Ağustos 2025 Pazar

SUMUD FİLOSUNA ŞİİR

Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönün!
Beşeri batıl putperest sistemleri
Devlet edinip dinden çıkmayın!
İşte Sumud filosu zulmeti aşarak
Musaya yarılan suyun bağrında
İlerliyor ateşe karıncalar misali
Su dökmek için birer nebze âh…
İbrahimler gül bahçesi içinde!
Sumud kardeşlerini de bekliyor

Yarattıkları ve yaratacakları
Adedince ve arşı ağırlığınca
Ve yerleri ve gökleri dolusunca
Ve mislince mislince mislince
Ve Zâtı hoşnut oluncaya dek…
Sonsuz hamd, şükür, teşekkür
Olsun yüceler yücesi Rabbimize
Muvaffak kılsın cümlemizi Hû
Zafer yalnızca Onundur şüphesiz
Allah’ın laneti üzerine olsun!
Şeytanların ve deccallerin
Siyonistlerin tüm zalimlerin

Elbet bu dünyanın en alçak
Zulmü de bitecek devam etmez!
Mehdi ve İsa devri kazıyacak
Karanlığı elbette ense kökünden
Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönelim!
İslam Hukukuyla şereflenelim!
Adaletsizliğe, haksızlığa!
Hukuksuzluğa dur diyelim!
Fani dünyaya dalmayın sakın!
Geçip giden ömre aldanma!
Bencillerin hepsini uyandırın!
Harekete geçelim! Asla durmayın!

Ey iman edenler uyanmalıyız!
Zalimi cihad ile doğramalıyız!
Katiller ancak pusattan anlar!
Çekin pusatları siyoniste!
Dünya dönüşsün bahçeye!
Uyanınız ve uyandırınız…

22 Ağustos 2025 Cuma

TÜRKİYE PSİKOLOGLARINA ÇAĞRI

Nice zamane psikologlarının evvela kendilerinin psikolojisi bozuk... 
Hastalar resmen hastalara muayeneye giderek daha fazla hasta oluyor. 

Sana yamuk yapana yol ver, hemen üstünü çiz, sil gitsin deyip duruyorlar. 
Hasta birey çevresini silip yalnızlaşınca düzeldiğini sanacak. 

Geçici bir tatminiyet hissi. Bu olurken psikolog çoktan parasını almış ve defolmuş olacak. 
En büyük dolandırıcılıklardan biri çağımızda budur. 

Üzüldüğün yer yuvan değil deyip aile bağlarını kestiler, aileleri dağıttılar, boşanmaları artırdılar.

Günün sonunda geçici hazlar geçince o insanlar baktı ki çevresinde kimse kalmamış. 

Artık yeni sağlam bir çevre edinmek yeni bir ömür istediğinden takatleri de olmayacak. 

Derin boşlukta, yalnızlıkta, mutsuzlukta heba olup gidecekler... 

Oysa gerçek bir ruh doktoru kal ve mücadele et der. 

Asıl tüm duyguları güvenle yaşadığın yer yuvandır der. 

İnsanlara dolu tarafından bakar. Empati kurar. Kendini daha çok muhasebeye çeker. 

Görür ki kendisi de insanlar gibi hatalarla dolu. 

O zaman şuna bakar. Birinin kötülüğü iyiliğinden çoksa, sana zararı çoksa yani kırmızı çizgileri aşıyorsa önce uyar sonra dinlemiyorsa at çöpe... 

Ki bu arkadaşlık gibi sonradan oluşan bağlarda böyle... 

İnsan ailesinden nasıl vazgeçer? Ya evladından... Nuh aleyhisselam son anda bile Kenan gel demedi mi? 

İslam öyle muhteşem ki, gavur annesine babasına müslüman iyilikle muamele eder. 

Aileyi terk etmek, ailenden vazgeçmek en büyük ihanetlerden, zulümlerden, vicdansızlıklardan birisidir. 

Ailende birisinin zararı çoksa bile ondan vazgeçmeyeceksin, iyileşmesi için çareler arayacaksın. 

Dışarda düşene el uzat deyip duranlar, ailesinde düşene yüz çeviriyor. İşte en adi ikiyüzlülük... 

Alma ağacının altında nankörce yaşayıp sürekli başkasını eleştirip duranlar genelde bu tahribatlara, fitnelere sebep olanlar...

Asıl tüm duygularını güvenle yaşadığın yer yuvandır. 

Kendini muhasebeye çekmeyen korkaklar ancak kendini gerçekleştirememenin suçunu bir iftira olarak ailesine, sevdiklerine, başkalarına atar, kolay olana, başkasını yargılamaya kaçar. 

Çünkü kendinle yüzleşmek cesaret ister! 

Sürekli alma ağaçlarının altında yaşayan bencil nankörlere bu çağda annelerin ve babaların ve kardeşlerin ve evlatların ve eşlerin yetememesi oldukça doğaldır. 

Psikologların bile psikolojisi bozuk şu tüketim çılgını beşeri sistemde, bugün ihtirasla dolu bir cinnetin tam ortasında ilimle olgunlaşan gerçek insanlar... 

Sözde ruh doktorları, onlara giden hastalardan daha hasta... 

Kişisel gelişim adı altında insanlığı bencilliğe, yalnızlığa, duyarsızlığa sürüklüyorlar. 

Uzakdoğuda eski su testilerinin çatlaklarını güllerle donatırlar. Sızan damlalar gürbüzleştirir gülleri... 

Toplum, kaotik ortam ve hatta psikologlar dahi yaralarını sanki eksiklikmiş gibi gösteriyor sana...

Oysa yaralar aydınlığın sızdığı pencerelerdir. İnsan asıl yaralarıyla sahidir. 

Gerçek uzman ruh doktorlarına, psikologlara çağrımız, sahtekar olanları, mesleğe ihanet edenleri ifşa etmeleri ve bunlarla mücadele etmeleridir. 

Kötü doktorlar halkın bedenine, kötü psikologlar da halkın ruhuna savaş açmış durumda sırf para ve menfaat için... 

Halkı manipüle eden algı operasyoncularına göz açtırmamalı. Milletimize kasdedenler cezasını bulmalı... 



21 Ağustos 2025 Perşembe

MUHAMMED HASAN TİHAMİ

Seyyid Muhammed Hasan Tihami...
Sırf soyu ehli beyt, köyü de Yemen'de Kara köyünden olduğu için... 

Ad Muhammed babasının adı Abdullah Annesinin adı Amine olduğu, evladında ve kendisinde onlara göre bazı hadislere uygun benler olduğu için...

10 senedir yaşadıkları Mekke'de zalim kral Selman'ın askerleri tarafından o ve ailesi 2 aylık bebeğine kadar hepsi hapse atılmış, nicesi işkence görmüş. Babası vefat etmiş, kardeşi zehirlenmiş vefat etmiş...

Muhammed Hasan Tihami'nin akıbetinden haber alamıyorlar.
Suudi zalimlerinden kaçmayı en sonbaşarmış lakin bu defa Yemen zalimleri defalarca suikaste girişmiş. Kaldığı evler 2 defa bombalanmış. 3 kez kurşunlanmış. 1 kez zehirleme uğraşı. Yemen en sonunda hapsetmiş olabilir ve şimdi bizde değil diyorlar. 

Ailesinin, kendisinin çocuklarına kadar işkence etmişler. Sırf biz müslümanlar gibi İsrail siyonizmine karşı durduğu için dillendirdiği için... 

4 kardeşiyle hala hapiste işkencede... Kalan aile evinden, malından olup sürgün edilmiş Yemene... Sülaleden en az 70 kişi tutuklu... 

Ehli beytten müminlere zalim kralların ve rafızilerin zulmü devam ediyor. Hiçbir suçları yokken sırf Mehdi olabilir mi ihtimalinin korkusundan bütün aileye zulüm üstüne zulüm etmişler. 

Adam defalarca ben Mehdi değilim öyle bir iddiam yok demesine rağmen bu zulmü reva görmüşler.

Allah Teâlâ ehli beyte zulmeden siyonist Selman ailesini krallığıyla beraber yerin dibine geçirsin ve rafızileri de... Arabistan’ı İslam adaletiyle yeniden şereflendirsin amin...

Sumud Filosu da ilerlemeye devam ediyor. Allah muvaffak kılsın. Allah yardım etsin bize... Allah zalimleri helak eylesin... 

14 Ağustos 2025 Perşembe

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Amed, Yanık Şivan ve 100 Eşkiya... 
Sırtlarda keskin pusatlar... 

Bir gece kurt postlarına büründüler. Bu dalış kuzulara değildi.

Bu dalış çakallara, sırtlanlaraydı...

Zalimler aşiretinden başı çeken kim varsa, aileleri ortadan kaldıran alçakları kökünden söküp çıkardı.

Azgınlar aşireti kırk yıl düşünse aklına getirmezdi bunu... 

Rahatça zulme ve bedel ödememeye öyle alışmışlar ki... 

Yiğitlerin intikamını hiç düşünmediler bile... 

Karıncayı incitmeyen Amed zalimlerin hiçbirine acımadı. 

Vatanında kahraman oldu. Ama farkında mıydı? Bağrı ateş bahçesi... 

Bir gecede soyunu kuruttu foseptiğin... Eli kanlı katil olan 1000 adiyi indirdiler. 

O günden sonra memleketinden göçtü Amed... 

Dağlara çekildi. Fidanlar dikti. 
Adına denbejler yakıldı. 

Leyladan geçti. 
Leylayı ihsan eden... 
Mevlaya ulaşmak için çabaladı. 

Bazen mezarına inerdi sevdiğinin... Çobanlar görürmüş... 
Çiçekler ekermiş... 

Unutma... Nice kavuşamayan iyiler yeryüzünde... 

Bir gün kavuşabilir maverada... 
Rabbi onlardan razıysa eğer... 

En çok Allah Teâlâyı sevmeli... Allah için sevmeli... Allah için sevilmeli...

Bize bizi dahi O verdi. Leylalar ihsanından bir katre... 

Sevdaluklar helal dairesinde akmalı şelaleler gibi...

Aşkı ve aşıkları, güzü ve güzelliği yaratan düşün ne güzeldir. 

Dicle nehrinde hala bazen çocuklar cam şişeleri keşfeder içinde kağıt olan... 

Kağıttan gemiler bırakırlar nehre beraber yüzsünler diye... 






9 Ağustos 2025 Cumartesi

ŞİİR

Bugün eşlerin önemli bir bölümü
Bırak eşi için canından geçmeyi
Ekmeğe zeytine bile razı olmuyor 
Günde bin kez seviyorum diyor
Hiç utanmadan tamamen yalan
Onlar asla birbirini sevmiyorlar
Para, şehvet, çocuk çeşit çeşit... 
Sade kendi çıkarlarını seviyorlar 
Gülümseyen mutsuzlar ordusu
Böyle ahirzamanın tam ortasında 
Bu soğuk sevgisizlik çağlarında
Menfaat kölelerinin tam arasında
Yalancı ve çıkarcı ve alçak biriyle 
Ömrünü solduracağına ey gönül
Gerçeğin ortasında bir başına kal
Onurlu, asil, özgün, zarif, dürüst... 
Sahiden yaşadım diyebilmek için
Uzak dur dünyanın sahtelerinden
Kaliteli azlar tüm kalitesiz çoktan
Evladır düstur olsun hayatınızda 
Gerçekten sevmeyen çıkarcı eşe
Asla sırtını dönüp güvenemezsin! 
Zorluğa geldi mi anında ihanet... 
Ki nicesi lüks içinde çoktan azgın! 
Cehalet sarmış tüm sözde yuvaları 
Hiçbirinde aşk yok hepsi ortaklık... 
Şirket yönetir gibi yönetiyor piyonu
Aldatıp duruyorlar birbirini devamlı 
Sürekli dışarıda çoğunun gözleri... 
Namus, mahrem, şeref çoktan yitik
Nicenin sosyal medyada her hali... 
Namusuna sürüler dil uzatırken! 
Umrunda değil diğerinin çünkü aşk! 
Sadece bir sakız çukur ağızlarında! 
Gerçek ailelerin soyu hızla tükeniyor 
Nesli tehdit altında gerçek sevenin
Tüketim çılgınları hep poz kesiyor
Yeni nesil bu arsızları örnek alıyor
Mutlu sanıyor bencil doyumsuzları
Aile kurumları yıkılan bir ümmetin!
Can evinden vurmuşlar haberi yok! 
Eş, dost, ahbap, arkadaş, yoldaş... 
Çıkarcıyı etrafında asla barındırma! 
Ona baktıkça hayattan soğursun... 
Temiz enerjini kirletir karanlığıyla! 
Aydınlıkta yeri yok hiçbir karanlığın














2 Ağustos 2025 Cumartesi

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / İKİNCİ BÖLÜM



Bir gece Amed kendine geldi. Kendinden geçmeden kendine gelemezdi. 

Başucunda Nesliyari gördü. Usulca uyuyordu. Uyandırmadan usulca kalktı. 

Giyindi kuşandı. Fiskaya şelalesinin dibindeki mağaraya gitti. Ne zaman hazan çökse bağrına soluğu hüzün mağarasında alırdı. 

Gönlünden aşkı kuşağından pusatı eksik etmezdi. O gece kurtlar şehre inmişti. Mağaraya yaklaştılar. Çete halinde saldırdılar. Amed çekti pusatını indirdi ikisini. Boğuştu üçüncüsüyle. Kurt pusatı dişliyordu.

Belinden hançerini çekip sapladı sonuncuya. Yaralanan kurt kaçtı. Amed bilekleri kanlı döndü evine... 

Neslişah ve diğerleri çok endişelenmişti. Aşk alevlense de o zamanlarda açılmak kolay değildi. Ahirzamanın şıpsevdiliği yoktu. Sevdaluk gerçekti ve hiç kolay meslek değildi. Her yiğidin harcı değildi. 

Neslişah pervane olmaya başlamıştı ateşin etrafında. Amed bu değişimi hissediyordu. Çok daha uzun çok daha rahat hasbihal mevsimiydi. Kilitlerin sandıkları açtığı demler... 

Neslişah acı mazisini tamamen dökmüştü sadece bu yiğide... Amed ise işte o gün anlatabildi anlatılacak ne varsa... Ongözlünün yamacında...

Nesliyarin izdivacına talib oldu. Nesliyar ise aylardır zaten bunu bekliyordu. Derken düğün dernek kuruldu. Haberi çevreye yayıldı.

Müjde gibi bir haber yayıldı mı bazen yasa dönüşür. Neslişahın ailesini katleden zalimler kana doymamıştı. En mutlu gününde düğünü bastılar. Nikah daha yeni kıyılmıştı. Oyundayken aşıklar bir mermi saplandı Nesliyarin sırtına... 

Amedin kollarına düşüverdi. Amede onu unutmamasını söyledi. Sonra kelime-i şehadet getirdi. Gelinliği kefeni oldu.

Azgın zalimler bir aşkı daha sırtından vurup kaçtılar. Amed kendini dağlara vurdu senelerce... Türküleri yakıldı bu aşkın... Dağdan dağa gezdi durdu. 

Bir gün bir eşkiya ile tanıştı. Adı Yanık Şivan... Amedi yanına aldı. Gel zaman git zaman tüm hikayesini öğrendi. Amed ise lal kesilmişti. Amede bir teklifi vardı. Onu duyunca senelerdir baygın olan gönlü adeta ateş yerine döndü. 

Şivan intikam vaktidir dedi Amede... Adamlarımla yanındayım! Bu kalleşlere gereken cezayı vermek için ölüm göze alınır. 

Amedin dili açıldı. Hikayesini bir de kendisi anlattı. Evine gittiler. Toprağa gömülü ata yadigarı hazineyi çıkardı. Evi sattı. Tüm elindekini Şivana verdi. 

Şivan daha çok at, adam, silah buldu. Eşkiyalar 10 iken 100 oldu. Hedefleri o zalim aşireti bitirip garibanları onlardan kurtarmaktı.

Askerin ulaşamadığı yerlerde... 
Eşkiya adeta kahramanlar ekibine dönüşmüştü. Akıbet işte en önemlisi...