26 Eylül 2025 Cuma

KALBİN GÖZYAŞLARI

RASÛLULLAH İÇİN BİR NAAT

Dünyanın kış dönemindeyiz, çocukları kuş vurur gibi öldürüyorlar. 

İzliyoruz, izledikçe sararıyoruz, çiçekleri solduruyorlar. 

Sözün bittiği yerde şiir başlıyor, naatler, mektuplar... 

Dualar geceleri semalara yükseliyor. Yakarışlar Cenâb-ı Hakk'a... 

Hasretler saadet asrına... Aşk öyle bir uçurur ki kimini, aşk dahi bilmez uçanın yerini... 

Asırlar sonrasından bir mektuptur bu Gül hazretlerine...

Allah yardım eylesin kardeşlerimize, bize... Allah kahreylesin canavarları... Âmin... Meded Yâ Subhânallah... 

Subhanallahi vebihamdihi adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zinete arşıhi ve midade kelimatihi... 

KALBİN GÖZYAŞLARI

Filistin, Türkistan, Yemen, Şam...
Kardeşlerin birer birer şehid oluyor
Şehirlerimiz matem yeri şimdi...
Gönül yorgun, gözlerse uzaklarda
Hevesler paramparça kursaklarda
Yüzler buruk, tebessüm hazan...
Canlar seni arayışta Yâ Rasûlullah
Sözlerin dururken külliyatlarda
Seni öğretmediler çocuklarına...
Hayatın aşikardı, örnek almadılar!
Ahlâkın güneşti lakin ısınmadılar
Sensizliğin ayazında buz kesilmeyi
Soluksuz tercih ettiler gerçek aşka
Betonlarda hırsla yaşaya yaşaya
İçleri taş kesildi fakat anlamadılar
Yolunu dolu dolu yaşamak varken
Yaşananı hadsizce yol sandılar
Bidatlere, hurafeye savruldular
Şirk ile yoldan çıkanlar da oldu
İnsana dua eden sapıklar vardı 
Cihad varken sahtelere sarıldılar 
Nicesi tarikat dedi sapkınlığına
Sapıklığa cemaat dedi hayasızca
Şerîatsız yaşamlara razı oldular!
Senin İslam Devletinden uzakta
Tağutları ölümüne savundular 
Heyhat ki zerre kadar utanmadılar
Heyhat ki zulümlere aldırmadılar
Faizle gömüldüler dünya avına
İslam değişmeli dedi hayasızca
Kurtarıcı sandıkları zalim liderleri
Başlarıyla başsızlığa battılar ey
Akletmeyip hep beyinler yıkadılar
Çıkarların kölesi robotlar oldular 
Kınayıp geçen vicdansız robotlar 
Şeytanlara susan adi canavarlar 
Kapladı yeryüzünü şimdi hüzün var
Biz nereye gidelim Yâ Rasûlullah 
Asırlar sonrası bir mektup bu sana
Kalbimiz yangın yeri âhirzamanda
Şaşkın ve avareyiz tüm sokaklarda 
Âh ucu görünmez bir matemdeyiz
Hasret kaldık müjdene, evlâdına... 
Mehdîye özlemle heyhat biçâreyiz
Hüzün ağlayıp durur bağrımızda...
Mazlumların derdiyle âh virâneyiz
Köşelerde inleyip durur bülbüller...
Şimdi yangın bahçeler vahalar gibi
Şimdi dilsiz şimdi susuz ve sahra
Kanıyor ümmetin Yâ Rasûlullah
Kansa hiç durmuyor derin yarada!
Hasretler kadeh olmuş alev dolu
Âşıklar yudumlar kavurtan gurbeti
Eriyor insanlığın asil edeb kıtası...
Kıyâmeti sonuna dek hakediyor ey
Yeryüzü zulümle sararmış solmuş
Gökyüzü sanki efkâra boyanmış...
Hayalin sarar ruhu Yâ Rasûlullah
Gönüller semâda nefeslerini arar
Sır yarılır, dağ dağlanır, aşk akar!
Dağılır baharlar, saçılır gerdanlar
Hüzünler yüzüne güzler yağar...











9 Eylül 2025 Salı

DİYARBEKİR SORUNLARI

Diyarbakır belediyeleri ulaşıma yeteri kadar önem vermiyor.

Otobüsler çok az ve otobüs şoförlerinin bir kısmı psikojik olarak rahatsız gibi davranıyor. Hepsinde!

Refüjlere ağaçlar dikmişler, budamıyorlar yayalar ve araçlar farkedemiyor birbirini, araya engel oluyor dallar nice kazanın sebebi belediye ihmali, örnek Yenişehir Belediyesi civarındaki yollar mesela...

Kuaförler özellikle şehir dışından gelenleri resmen dolandırıyor. Bizim bir erkek akraba gelmiş forumda traş olmuş 800 tl almış berber... Allah yanına bırakmasın böylelerinin...

Nice berber ve kuaför vergi kaçırıyor. Post makineai olan ise 100 lira ekstra vergi parası alıyor şaka gibi... 

Zabıta işini yapmıyor ve denetlemiyor. Nice yerde cezalar formalite ve sembolik haber yaparken filan göz boyamaca... 

O kadar çok trafik polisi var ama sahada çok azlar ve bu yüzden trafik problemleri çok bu da ayrı bir memleket sorunu. 

Ahirzmanda adalet olmadığından ezen ezene, öldüren öldürene, çalan çalana, çırpan çırpana...

Diyarbakır sorunlarını saymakla bitiremeyiz belki bir ayda...

Milletin emeğini en okkalı şekilde maaş alıp millete gereken hizmeti vermeyen herkes kul hakkına giriyor. 

Adalet lazım bize ve tertemiz görevliler... 

Diyarbakır kaliteye hasret kaldı son asırda... 

31 Ağustos 2025 Pazar

SUMUD FİLOSUNA ŞİİR

Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönün!
Beşeri batıl putperest sistemleri
Devlet edinip dinden çıkmayın!
İşte Sumud filosu zulmeti aşarak
Musaya yarılan suyun bağrında
İlerliyor ateşe karıncalar misali
Su dökmek için birer nebze âh…
İbrahimler gül bahçesi içinde!
Sumud kardeşlerini de bekliyor

Yarattıkları ve yaratacakları
Adedince ve arşı ağırlığınca
Ve yerleri ve gökleri dolusunca
Ve mislince mislince mislince
Ve Zâtı hoşnut oluncaya dek…
Sonsuz hamd, şükür, teşekkür
Olsun yüceler yücesi Rabbimize
Muvaffak kılsın cümlemizi Hû
Zafer yalnızca Onundur şüphesiz
Allah’ın laneti üzerine olsun!
Şeytanların ve deccallerin
Siyonistlerin tüm zalimlerin

Elbet bu dünyanın en alçak
Zulmü de bitecek devam etmez!
Mehdi ve İsa devri kazıyacak
Karanlığı elbette ense kökünden
Ey müslümanım diyenler!
Okçular tepesini terketmeyin!
İslam Devletine geri dönelim!
İslam Hukukuyla şereflenelim!
Adaletsizliğe, haksızlığa!
Hukuksuzluğa dur diyelim!
Fani dünyaya dalmayın sakın!
Geçip giden ömre aldanma!
Bencillerin hepsini uyandırın!
Harekete geçelim! Asla durmayın!

Ey iman edenler uyanmalıyız!
Zalimi cihad ile doğramalıyız!
Katiller ancak pusattan anlar!
Çekin pusatları siyoniste!
Dünya dönüşsün bahçeye!
Uyanınız ve uyandırınız…

22 Ağustos 2025 Cuma

TÜRKİYE PSİKOLOGLARINA ÇAĞRI

Nice zamane psikologlarının evvela kendilerinin psikolojisi bozuk... 
Hastalar resmen hastalara muayeneye giderek daha fazla hasta oluyor. 

Sana yamuk yapana yol ver, hemen üstünü çiz, sil gitsin deyip duruyorlar. 
Hasta birey çevresini silip yalnızlaşınca düzeldiğini sanacak. 

Geçici bir tatminiyet hissi. Bu olurken psikolog çoktan parasını almış ve defolmuş olacak. 
En büyük dolandırıcılıklardan biri çağımızda budur. 

Üzüldüğün yer yuvan değil deyip aile bağlarını kestiler, aileleri dağıttılar, boşanmaları artırdılar.

Günün sonunda geçici hazlar geçince o insanlar baktı ki çevresinde kimse kalmamış. 

Artık yeni sağlam bir çevre edinmek yeni bir ömür istediğinden takatleri de olmayacak. 

Derin boşlukta, yalnızlıkta, mutsuzlukta heba olup gidecekler... 

Oysa gerçek bir ruh doktoru kal ve mücadele et der. 

Asıl tüm duyguları güvenle yaşadığın yer yuvandır der. 

İnsanlara dolu tarafından bakar. Empati kurar. Kendini daha çok muhasebeye çeker. 

Görür ki kendisi de insanlar gibi hatalarla dolu. 

O zaman şuna bakar. Birinin kötülüğü iyiliğinden çoksa, sana zararı çoksa yani kırmızı çizgileri aşıyorsa önce uyar sonra dinlemiyorsa at çöpe... 

Ki bu arkadaşlık gibi sonradan oluşan bağlarda böyle... 

İnsan ailesinden nasıl vazgeçer? Ya evladından... Nuh aleyhisselam son anda bile Kenan gel demedi mi? 

İslam öyle muhteşem ki, gavur annesine babasına müslüman iyilikle muamele eder. 

Aileyi terk etmek, ailenden vazgeçmek en büyük ihanetlerden, zulümlerden, vicdansızlıklardan birisidir. 

Ailende birisinin zararı çoksa bile ondan vazgeçmeyeceksin, iyileşmesi için çareler arayacaksın. 

Dışarda düşene el uzat deyip duranlar, ailesinde düşene yüz çeviriyor. İşte en adi ikiyüzlülük... 

Alma ağacının altında nankörce yaşayıp sürekli başkasını eleştirip duranlar genelde bu tahribatlara, fitnelere sebep olanlar...

Asıl tüm duygularını güvenle yaşadığın yer yuvandır. 

Kendini muhasebeye çekmeyen korkaklar ancak kendini gerçekleştirememenin suçunu bir iftira olarak ailesine, sevdiklerine, başkalarına atar, kolay olana, başkasını yargılamaya kaçar. 

Çünkü kendinle yüzleşmek cesaret ister! 

Sürekli alma ağaçlarının altında yaşayan bencil nankörlere bu çağda annelerin ve babaların ve kardeşlerin ve evlatların ve eşlerin yetememesi oldukça doğaldır. 

Psikologların bile psikolojisi bozuk şu tüketim çılgını beşeri sistemde, bugün ihtirasla dolu bir cinnetin tam ortasında ilimle olgunlaşan gerçek insanlar... 

Sözde ruh doktorları, onlara giden hastalardan daha hasta... 

Kişisel gelişim adı altında insanlığı bencilliğe, yalnızlığa, duyarsızlığa sürüklüyorlar. 

Uzakdoğuda eski su testilerinin çatlaklarını güllerle donatırlar. Sızan damlalar gürbüzleştirir gülleri... 

Toplum, kaotik ortam ve hatta psikologlar dahi yaralarını sanki eksiklikmiş gibi gösteriyor sana...

Oysa yaralar aydınlığın sızdığı pencerelerdir. İnsan asıl yaralarıyla sahidir. 

Gerçek uzman ruh doktorlarına, psikologlara çağrımız, sahtekar olanları, mesleğe ihanet edenleri ifşa etmeleri ve bunlarla mücadele etmeleridir. 

Kötü doktorlar halkın bedenine, kötü psikologlar da halkın ruhuna savaş açmış durumda sırf para ve menfaat için... 

Halkı manipüle eden algı operasyoncularına göz açtırmamalı. Milletimize kasdedenler cezasını bulmalı... 



21 Ağustos 2025 Perşembe

MUHAMMED HASAN TİHAMİ

Seyyid Muhammed Hasan Tihami...
Sırf soyu ehli beyt, köyü de Yemen'de Kara köyünden olduğu için... 

Ad Muhammed babasının adı Abdullah Annesinin adı Amine olduğu, evladında ve kendisinde onlara göre bazı hadislere uygun benler olduğu için...

10 senedir yaşadıkları Mekke'de zalim kral Selman'ın askerleri tarafından o ve ailesi 2 aylık bebeğine kadar hepsi hapse atılmış, nicesi işkence görmüş. Babası vefat etmiş, kardeşi zehirlenmiş vefat etmiş...

Muhammed Hasan Tihami'nin akıbetinden haber alamıyorlar.
Suudi zalimlerinden kaçmayı en sonbaşarmış lakin bu defa Yemen zalimleri defalarca suikaste girişmiş. Kaldığı evler 2 defa bombalanmış. 3 kez kurşunlanmış. 1 kez zehirleme uğraşı. Yemen en sonunda hapsetmiş olabilir ve şimdi bizde değil diyorlar. 

Ailesinin, kendisinin çocuklarına kadar işkence etmişler. Sırf biz müslümanlar gibi İsrail siyonizmine karşı durduğu için dillendirdiği için... 

4 kardeşiyle hala hapiste işkencede... Kalan aile evinden, malından olup sürgün edilmiş Yemene... Sülaleden en az 70 kişi tutuklu... 

Ehli beytten müminlere zalim kralların ve rafızilerin zulmü devam ediyor. Hiçbir suçları yokken sırf Mehdi olabilir mi ihtimalinin korkusundan bütün aileye zulüm üstüne zulüm etmişler. 

Adam defalarca ben Mehdi değilim öyle bir iddiam yok demesine rağmen bu zulmü reva görmüşler.

Allah Teâlâ ehli beyte zulmeden siyonist Selman ailesini krallığıyla beraber yerin dibine geçirsin ve rafızileri de... Arabistan’ı İslam adaletiyle yeniden şereflendirsin amin...

Sumud Filosu da ilerlemeye devam ediyor. Allah muvaffak kılsın. Allah yardım etsin bize... Allah zalimleri helak eylesin... 

14 Ağustos 2025 Perşembe

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Amed, Yanık Şivan ve 100 Eşkiya... 
Sırtlarda keskin pusatlar... 

Bir gece kurt postlarına büründüler. Bu dalış kuzulara değildi.

Bu dalış çakallara, sırtlanlaraydı...

Zalimler aşiretinden başı çeken kim varsa, aileleri ortadan kaldıran alçakları kökünden söküp çıkardı.

Azgınlar aşireti kırk yıl düşünse aklına getirmezdi bunu... 

Rahatça zulme ve bedel ödememeye öyle alışmışlar ki... 

Yiğitlerin intikamını hiç düşünmediler bile... 

Karıncayı incitmeyen Amed zalimlerin hiçbirine acımadı. 

Vatanında kahraman oldu. Ama farkında mıydı? Bağrı ateş bahçesi... 

Bir gecede soyunu kuruttu foseptiğin... Eli kanlı katil olan 1000 adiyi indirdiler. 

O günden sonra memleketinden göçtü Amed... 

Dağlara çekildi. Fidanlar dikti. 
Adına denbejler yakıldı. 

Leyladan geçti. 
Leylayı ihsan eden... 
Mevlaya ulaşmak için çabaladı. 

Bazen mezarına inerdi sevdiğinin... Çobanlar görürmüş... 
Çiçekler ekermiş... 

Unutma... Nice kavuşamayan iyiler yeryüzünde... 

Bir gün kavuşabilir maverada... 
Rabbi onlardan razıysa eğer... 

En çok Allah Teâlâyı sevmeli... Allah için sevmeli... Allah için sevilmeli...

Bize bizi dahi O verdi. Leylalar ihsanından bir katre... 

Sevdaluklar helal dairesinde akmalı şelaleler gibi...

Aşkı ve aşıkları, güzü ve güzelliği yaratan düşün ne güzeldir. 

Dicle nehrinde hala bazen çocuklar cam şişeleri keşfeder içinde kağıt olan... 

Kağıttan gemiler bırakırlar nehre beraber yüzsünler diye... 






9 Ağustos 2025 Cumartesi

ŞİİR

Bugün eşlerin önemli bir bölümü
Bırak eşi için canından geçmeyi
Ekmeğe zeytine bile razı olmuyor 
Günde bin kez seviyorum diyor
Hiç utanmadan tamamen yalan
Onlar asla birbirini sevmiyorlar
Para, şehvet, çocuk çeşit çeşit... 
Sade kendi çıkarlarını seviyorlar 
Gülümseyen mutsuzlar ordusu
Böyle ahirzamanın tam ortasında 
Bu soğuk sevgisizlik çağlarında
Menfaat kölelerinin tam arasında
Yalancı ve çıkarcı ve alçak biriyle 
Ömrünü solduracağına ey gönül
Gerçeğin ortasında bir başına kal
Onurlu, asil, özgün, zarif, dürüst... 
Sahiden yaşadım diyebilmek için
Uzak dur dünyanın sahtelerinden
Kaliteli azlar tüm kalitesiz çoktan
Evladır düstur olsun hayatınızda 
Gerçekten sevmeyen çıkarcı eşe
Asla sırtını dönüp güvenemezsin! 
Zorluğa geldi mi anında ihanet... 
Ki nicesi lüks içinde çoktan azgın! 
Cehalet sarmış tüm sözde yuvaları 
Hiçbirinde aşk yok hepsi ortaklık... 
Şirket yönetir gibi yönetiyor piyonu
Aldatıp duruyorlar birbirini devamlı 
Sürekli dışarıda çoğunun gözleri... 
Namus, mahrem, şeref çoktan yitik
Nicenin sosyal medyada her hali... 
Namusuna sürüler dil uzatırken! 
Umrunda değil diğerinin çünkü aşk! 
Sadece bir sakız çukur ağızlarında! 
Gerçek ailelerin soyu hızla tükeniyor 
Nesli tehdit altında gerçek sevenin
Tüketim çılgınları hep poz kesiyor
Yeni nesil bu arsızları örnek alıyor
Mutlu sanıyor bencil doyumsuzları
Aile kurumları yıkılan bir ümmetin!
Can evinden vurmuşlar haberi yok! 
Eş, dost, ahbap, arkadaş, yoldaş... 
Çıkarcıyı etrafında asla barındırma! 
Ona baktıkça hayattan soğursun... 
Temiz enerjini kirletir karanlığıyla! 
Aydınlıkta yeri yok hiçbir karanlığın














2 Ağustos 2025 Cumartesi

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / İKİNCİ BÖLÜM



Bir gece Amed kendine geldi. Kendinden geçmeden kendine gelemezdi. 

Başucunda Nesliyari gördü. Usulca uyuyordu. Uyandırmadan usulca kalktı. 

Giyindi kuşandı. Fiskaya şelalesinin dibindeki mağaraya gitti. Ne zaman hazan çökse bağrına soluğu hüzün mağarasında alırdı. 

Gönlünden aşkı kuşağından pusatı eksik etmezdi. O gece kurtlar şehre inmişti. Mağaraya yaklaştılar. Çete halinde saldırdılar. Amed çekti pusatını indirdi ikisini. Boğuştu üçüncüsüyle. Kurt pusatı dişliyordu.

Belinden hançerini çekip sapladı sonuncuya. Yaralanan kurt kaçtı. Amed bilekleri kanlı döndü evine... 

Neslişah ve diğerleri çok endişelenmişti. Aşk alevlense de o zamanlarda açılmak kolay değildi. Ahirzamanın şıpsevdiliği yoktu. Sevdaluk gerçekti ve hiç kolay meslek değildi. Her yiğidin harcı değildi. 

Neslişah pervane olmaya başlamıştı ateşin etrafında. Amed bu değişimi hissediyordu. Çok daha uzun çok daha rahat hasbihal mevsimiydi. Kilitlerin sandıkları açtığı demler... 

Neslişah acı mazisini tamamen dökmüştü sadece bu yiğide... Amed ise işte o gün anlatabildi anlatılacak ne varsa... Ongözlünün yamacında...

Nesliyarin izdivacına talib oldu. Nesliyar ise aylardır zaten bunu bekliyordu. Derken düğün dernek kuruldu. Haberi çevreye yayıldı.

Müjde gibi bir haber yayıldı mı bazen yasa dönüşür. Neslişahın ailesini katleden zalimler kana doymamıştı. En mutlu gününde düğünü bastılar. Nikah daha yeni kıyılmıştı. Oyundayken aşıklar bir mermi saplandı Nesliyarin sırtına... 

Amedin kollarına düşüverdi. Amede onu unutmamasını söyledi. Sonra kelime-i şehadet getirdi. Gelinliği kefeni oldu.

Azgın zalimler bir aşkı daha sırtından vurup kaçtılar. Amed kendini dağlara vurdu senelerce... Türküleri yakıldı bu aşkın... Dağdan dağa gezdi durdu. 

Bir gün bir eşkiya ile tanıştı. Adı Yanık Şivan... Amedi yanına aldı. Gel zaman git zaman tüm hikayesini öğrendi. Amed ise lal kesilmişti. Amede bir teklifi vardı. Onu duyunca senelerdir baygın olan gönlü adeta ateş yerine döndü. 

Şivan intikam vaktidir dedi Amede... Adamlarımla yanındayım! Bu kalleşlere gereken cezayı vermek için ölüm göze alınır. 

Amedin dili açıldı. Hikayesini bir de kendisi anlattı. Evine gittiler. Toprağa gömülü ata yadigarı hazineyi çıkardı. Evi sattı. Tüm elindekini Şivana verdi. 

Şivan daha çok at, adam, silah buldu. Eşkiyalar 10 iken 100 oldu. Hedefleri o zalim aşireti bitirip garibanları onlardan kurtarmaktı.

Askerin ulaşamadığı yerlerde... 
Eşkiya adeta kahramanlar ekibine dönüşmüştü. Akıbet işte en önemlisi... 

22 Temmuz 2025 Salı

SİYONİST YILANLARA ŞİİR

Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları
Nüfusu azaltmak için
Asırlarca fitne ekip durdular
Markalarla insanlığın evine
Yatak odasına kadar girdiler
Katletmek için yaşıyorlar 
Teröristlik tüm hayatları
Ortakları içimizde
Ticarette bunlarla
Müslüman ülke başkanları
Hepsi birer vatan haini 
Şimdi sırf para için alçakça
Utanmadan kınıyorlar
Ticaretle piyonları olmuşken
Hiç kızarmıyor da arsızlar
Allah sizi bu siyonistlerle
Haşretsin ey zalim maşalar
Babaların pazar poşetinde
Yavruların cesetleri varken
Kemikleri sayılırken
Mücahid Gazze çocuklarının
Siz korkak leşler ihanet 
İçinde yüzdünüz susarak
Siyonistleri dövize boğarak
Masonların üslerini
Siyoniste peşkeş çekerek
Onlar firavun sizler yezit
Hepinize yetecek bir Hüseyin
Yemen çocuklarına
Kurban olun hepiniz
Dizilerle ırkçılıklar kastınız
Kendinizi kandırıp durdunuz
Sizde cesaret olsa korkaklar
Siyonistin köpeği olmazdınız 
Alayınız korkak 
Alayınız sırtlan
Arslanları ancak uzaktan 
İzlersiniz onursuz puştlar
Parayla satın alamayacaksınız
Hasretinde gebereceksiniz
Onurun, şerefin, haysiyetin 
Cesaretin, doğruluğun
Adamlığın ve yiğitliğin
Sizler tarihe korkak yezitler
Olarak geçtiniz hepiniz
Allah helak etsin zalimlerinizi
Rabbimizedir tek duamız
Bize mehdiyi ihsan etsin
Bizi hayırlı askerler kılsın
Alayınız akbaba
Alayınız çakalca
Gözünüzü toprak 
Doyuracak ancak
Bir gün mutlaka 
O izzetli ayaklar
Altında çiğnenecek alayınız
Siyonist yahudiler
Dünyanın insan şeytanlarıydı
Siyonist hristiyanlar
Bu şeytanların suç ortakları
İblise, deccallere, ifritlere
Köle olan piyonlar
Yamyamlığı asalet saydılar
İşte insanlığın canavarları





18 Temmuz 2025 Cuma

DİYARBAKIR HİKAYELERİ: NESLİYAR / BİRİNCİ BÖLÜM


Neslişah atları besliyordu.

Yorgun ve durgun... Hüzünden çarpan kalbini hissediyordu sırtında... 

Yüzü solmuştu. Hayalleri çalınmıştı. 

Çok sevdiği çiçeklerle, yıldızlarla konuşmayı bırakmıştı. 

Arkadaşlarıydı onlar ama muhabbete mecali yoktu. 

Kan davasında bütün ailesini soykırıma uğratmışlardı. 

Allah onu kurtarmıştı. 
Sadece kendisi ölü taklidi yaparak yaşama tutunmuştu.

Sonra ise adını değiştirip Karacadağ bölgesinde bir çiftliğe yerleştirilmişti. 

Amed ise sürekli gizlice dışarda onu seyrederdi. Hüznü kendine çekerdi.

Amed çiftlik ağasının büyük oğluydu. Kibir, hor görme, cahillik yoktu, beyefendi bir gençti. 

Çok çekingendi. Kuşları, böcekleri incitmek istemezdi. 

Bu hüzün bu sevda sessizce tam 20 yıl devam etti.

Açılamadığı her sene bağrında bir kandil yandı. Tam 20 kandil içinde... 

Yaşları kırka dayanmıştı. Amed niye yalnız kimse nedenini bilmiyordu. 

Neslişahın matemi, güvensizliği, hevessizliği, yorgunluğuysa tam 20 yıl sürdü.

Hırçınlığı, asiliği, yabanlığı tam 20 yıl sonra eriyebildi, yumuşayabildi.

Bazen bir an bir ömre bedeldir. Geri getiremezsin o anı. Ve hapsolursun bir ömür o güne... 

Neslişah atıyla Dicle'ye indi. Sene 1849... Amed artık açılmalıydı.

Ömür geçiyordu. Bu dünyadan Neslişahsız göçmek istemiyordu. 

Öyle incitmeden, yük olmadan, rahatsız etmeden yaşadı ki Amed, dezavantajı belli etmemek olmuştu kendini, Neslişah hiç uyanamamıştı. 

Amed kağıda yazdırdığı hislerini cam şişeye koyup nehre bıraktı.

Neslişah'ın önüne kuş gibi akıp geldi şişe. Açtı. Okudu zira o zamanlar okuma yazma oranı yüzde doksandı. 

Köylüler hep eğitimliydi. Medreseler her yerdeydi. 

Meslekler çocukluktan öğrenilmişti.

Hem eğitimle hem zanaatle donatılmıştı insanlar... 

Bugünün embesil düzeneğinde yetiştirilen cehalet o zaman yoktu. 

O zamanlar kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet, hırsızlık, arsızlık yok denecek kadar azdı.

Çünkü İslam ile eğitilmişti halklar... 

Doğru bir eğitim sistemiyle eğitilmişlerdi, bilinçliydiler, cezalarsa ağırdı, gerçek cezaydı.

Neslişah okuyunca kalbinde bir mum yandı.

Bir ümit yeşerdi tam 25 yıl sonra... 

Bu ümit çok uzaklardan geçen bir yıldız gibi tanıdık ama yabancı... 

Neslişah hemen civara bakmaya koyuldu atıyla. 

Amed ise çoktan Kırklardağına çekilmiş tepeden izliyordu Neslişahı... 

Açılmasına açılmıştı ama yüzleşecek cesareti henüz yoktu. 

Öyledir. Arslanlar sırtlanları devirir ama ceylanlara av olur buralarda... 

Günler geçti. Aylar geçti. 
Neslişah giderek güzelleşiyor, yüzünde güneşler açıyordu. 

Gülüşüne bahar gelmişti. Umut böyledir. 

Yorgun kuru bir kütüğü bir toprağa umutla dikersin bir bakarsın nasibi varsa çınara dönüşmüş.

Umutlar buralarda tükenmezdi...

Amed ise soluyordu. Endişeler, stresler saçlarını beyazlatmıştı. 

Neslişahı kaybetme ihtimali kabusuydu. 

Neslişah ile Amed... Bir adım atılsa oysa belki 20 yıl önce diyeceksin. 

O işler öyle değildi işte... 

Zamanından önce atılan adım çöptür.

Ve nasibin ancak gelir sana asla unutma... 

Amed ilk defa yatağa hasta düştü. 20 yıl içinde ailesini kaybetmişti. 

Sadece Neslişah ve işçileri vardı çiftlikte... 

Neslişaha verildi bakım görevi. Amed komaya gitmişti. 

Doktor herşey olabilir diyordu. Çiftliği hüzün sarmıştı. 

Neslişah başından ayrılmıyordu. Ve olacak olan elbet olur. 

Amed Neslişahı sayıklıyordu. Nesliyar aşkın Amed olduğunu anladı. Gözyaşları alnındaki soğuk terlere karıştı Amedimizin... 

Konuşamıyor ama hissediyordu. Niceler nice kuğuları üzüp kırıp yıpratırken rahatça, Amed bakmaya kıyamazdı leyline... 

Bazen en çok hakedenler en çetin imtihanlardan geçebilir, zira yaşamak dünyadan ibaret değildir. 

Neslişah sarıldı Amedine... Dualar etti her gece... Umuda saçlarını bağlarcasına. 

Bir tohum karanlığın en koyu anında aralarında çiçeğe durmuştu. 

Bir çiçek bir bahçeyi doğurmak üzereydi. O sancılı günlerde... 

11 Temmuz 2025 Cuma

KURTULUŞA DAVET



Evrendeki bütün teröristlerin, terör örgütlerinin, terör rejimlerinin terörü, zulmü, silahı bırakması gerekiyor.

İnsanlıktan tut cin alemne kadar her yerde... 

Deccallere, şeytanlara, onların putlarına, sapkın ideolojilerine tapanların bu kötülüklerden vazgeçmeleri kend faydalarına...

Cezaları yoktan var eden Allahtan daha ağır gerçek adil kim ceza verebilir!

Adaleti yoktan vareden Allahtan daha adil kim olabilir... 

Bazı kafir zalimler böyle ölseler de Allahın onları affedeceğini sanıyor.

Oysa Allah kimseye zulmetmez! 

Rabbin mutlak sonsuz kusursuz adaletine asla yaraşmaz! 

Tüm noksanlardan münezzehtir Subhanallah... 

Şeytanlar, deccaller, kafirler zinhar affedilmeyecek, onları ebedi bir cehennem bekliyor. 

Allahın Kahhar esmasının kahredici sonsuz kusursuz gücünü yakında tadacaklar!

Allahın azabından hiçbir zalimi asla makamı, yurdu, çokluğu, rejimi, malı, evladı, şöhreti kurtaramayacak! 

Hakikate göz açmalı, İslam hakikatinin dışında herşey batıldır, batıl sistemlerde kaybolanlar batmaya mahkumdur, tağutları reddetmeden iman etmiş olamazsın uyan... 

Dünyadaki tüm haksızlıkları, batılları reddedip onlara karşı durup hakkın sesi olanlar gerçek müminlerdir. 

Haklar ve haksızlıklar İslam nizamına göredir. Ben inandım demek yetmez... 

Gerçek müslümanca yaşamayıp İslam Hukukuna karşı çıkmak kişiyi dinden çıkarır. 

Cahil bir müslüman günahlara dalmakla günahkar müslüman olur, ancak İslam'a karşı gelirse, harama helal derse mesela veya inkar ederse bir İslam kaidesini işte o zaman dinden de çıkar. 

Terörü, inkarı, zulmü bırakmalı. Allaha ve Rasûlullaha iman edip itaat etmeli, İslama teslim olmalı... 

Olmayan zalimlerin acı akıbetini herkes görecek mahşerde... 


6 Temmuz 2025 Pazar

OPAL

Duvarda kardeşler gibi nakış nakış asılı 
Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi 
Bir de Veda Hutbesi âh aşkın tabloları 
Binanın son katındaydız sanki uzatsam
Ellerim değecek gibi yıldız arkadaşlara
Uzaklarda bir fener yanıp sönüyor kızıl
Karacadağ tüm neşesiyle selam veriyor 
Aşktan ve yusufçuktan balkonumuza 
Güneşler huzurlu yuvada ne güzel batıyor
Dağlar o kardeş omuzlarından ne özel 
Evin her odası adeta İslam kokuyor 
Kur'an tilavetleri ve gülistan rahleler
Bülbülistan cemleri, sevdaluk meclisleri
Eksik olmaz çocuklara binbir siyer dersleri
Yüreğim o günlere hasret atıyor 
Dinlediğim ilk ezanlarda beni benden alan
Hakikatin o sarsıcı gür sedası 
Toy bedende bile nasıl da olgun ruh
40 yaşındaymış gibi gerçeği hissediyor
Subhanallah, elhamdülillah, allahuekber
La ilahe illallah, hasbunallah zikirleri 
Gönüllerden yükselir dua dua umutlar
Tekbirlerle yükselen minareler geçidi
İçimizde rengarenk tonlar birbirine karışır
Dibimizde uzaklara uzanan raylar
Trenler ve sirenler gurbetleri çığırır
Bir türkü gibi geçip gider taşlıklardan aşk 
Asıl vatan cenneti haykırıyor göğün yüzü
Karşımızda ağlıyor sessizce mezarlıklar 
Gül Apartmanı bir binadan çok daha fazlası
İmamhatip gülleri, ilahi kasetleri
İmanlı komşular, âlim dedem, arif ninem
Doksanların kuğumsu ve ceylansı mahallesi
Bahçeler çocuklar için bir bilseler 
Nasıl da cevher parlatan âh nasıl önemli
Her ocak bir sancaktır memleket kokan 
Her yuva bir bostandır baharlar doğuran
Beraberken opal bir göktaşı atmosferde
Renklerini saçıp durur taptaze aynalara
Güzellerin tüm iyilik topraklarında 
Salınır ırmaklar, ormanlar, şelaleler
Kalkacaksa ayağa bir memleket 
Düştüğü o bütün hüzünlü siperlerden 
Bahçeler ve bahçevanlar şahlandıracak
Emektar gönüllerden taşacak vatan
İşte ancak böylece körpe kuzum
Bastığımız yerler hep yurt olacak
Yeniden ve yine ve yeni bir edayla




24 Haziran 2025 Salı

DUALARIN ÖNEMİ

DUALARIN ÖNEMİ

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimizin bazı duaları şöyledir. 

1.

“Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl!

Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)

2.

“Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyâdan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” (Buhâri, Tefsir, 16/1; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, el-Müstedrek, I, 712/1944)

3.

“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)

4.

“Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” idi. (Tirmizî, Deavât, 85)

5.

“Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman «Allah bize yeter, O ne güzel vekildir» zikr-i cemîline devâm ediniz.” (Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî, Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I, 336)

Yine güzide bir hadis şöyledir... 

“Bir kimsenin yanında mü’min kardeşi hakarete uğrar, zillete düşürülür de gücü yettiği hâlde ona yardım etmezse, Allah da onu kıyâmet günü herkesin huzûrunda zelil eder.” (İbn Hanbel, III, 487)

Duadan ayrılmamalı, dualaşmalı, dayanışma içinde olmalı. Ahirzaman en fazla duaya ihtiyaç duyulan bir dilimdir belki. 

Elimizle engellemiyoruz. Kalbimiz ve dilimizle, boykotla da buğzetmezsek vay halimize mahşerde, hepimiz mesulüz. 

Kur'an'a ve sünnete sarılalım, bizi öncekilerimiz gibi biz yapabilecek ilim aşikardır. 

16 Haziran 2025 Pazartesi

NE MUTLU

İslamcı maskeli türk ırkçıları kadar korkağı var mıdır acep?

Yarım asırdır türk ırkçılığı yapıp durdular, filmlerle, mitinglerle... 

Ümmeti ancak biz koruruz yalanıyla kendilerini avutup durdu korkaklar...

Geldiğimiz noktaya bak... İran, Yemen siyonistleri bombalıyor. Müslüman afrika ülkeleri Mısır'a dayanmış durumda. Pakistan İsrail terör örgütüne karşı nükleer hazırlık içinde...

Türk ırkçısı dizilerle böbürlenip duran dinci maskeli türk ırkçılarıysa korkakça evlerine saklanmış...

Bunla kalsa keşke! Azerbaycan'da bu türk ırkçıları haince siyonist İsrail terör örgütünün terörist taraftarları olmuş.

Ülkemizde ise gizliden ticarete devam ediyorlar, gizliden destekleyenler var, fakelerle...

Ulan siyonistlerin kızılelması Türkiye! Siz ne akılsızsınız ey piyonlar! 

Allah sizi kahretsin ey korkak türk ırkçıları... Dünya ahret hesap vereceksiniz... Bir gün mutlaka mümin yiğitler bu korkak foseptikleri de unutmayacaktır! Emin olunuz...

Irkçılık işte bu kadar kötü... Namus yoksulu ırkçıları siyonizme itecek kadar! Şuan Azerbaycan mesela İsrail'i destekleyen gavur ülkelerle beraber! Düşünebiliyor musunuz!?

Suud, Bae, Ürdün kralları bir gün düşer. Ancak Azerbaycan senin bu yaptığın iki cihanda unutulmaz! Yarına kalır ama yanınıza kalmaz...
Allah iki cihanda yanınıza bırakmasın! Bu kafayla cümle yurdunuzu kaybedersiniz. Hükümetinizi, içinizdeki siyonistleri acil temizleniz gerekiyor ey Azerbaycan halkı, uyanın! Ey Arabistan ey Ürdün halkı... Ve siz nereye kadar susacaksınız? Ey İhvan! Sisi neden hala başta... İndirin diktatörlerinizi Allah aşkına... 

Şu Suriye katili İran kadar olamadı alayınız... Yemen kadar olamadı hiçbiriniz... Yazıklar olsun... Ehl-i Sünnet nerede? Ehl-i Sünnet nerede? Ehl-i Sünnet nerede? 

İran, Yemen susmazken... 
Söyle Ehl-i Sünnet nerede! Ey ehl-i sünnet hocaları! Neredesiniz! 
Ulema fetvasını dahi vermişken ey sünnet ehli hani neredeyiz? 

Korkak siyonistler bir ay böyle sürerse hemen Netanyahu şeytanını başlarından indirirler. Şu korkak siyonist nesil ilk defa tepelerine bomba yiyor. Çözülmeleri pek yakındır. O korkaklar asla strese gelemez, isterler ki 1000 yıl yaşasınlar. İran biraz sıkınca görün bakın nasıl ecel terleri dökecek fareden bile korkan yığınları... 

Zalimler için yaşasın cehennem... 
Hainler için yaşasın cehennem... 

Elbette biz müminler, siyonist askerlere, siyonist noktalara karşı destekteyiz. 

Sivil yerleşkelere hedeflenen hiçbir harekatın taraftarı değiliz. 

Allah dilerse zalimi zalime musallat eder. 

İşte zalim İran hükümeti zalim siyonistlerin boğazında... 

Zerreler adedince elhamdülillah... 
La ilahe illallah... Subhanallah... 
Allahuekber... La ğalibe illallah... 




6 Haziran 2025 Cuma

BİR DE GÖR SEN

Her cevabın bir bedeli var mıdır?
Sessizliğin sesleri acep nasıldır?
Her çağrı bir kapıdır.
Bildiğin şu hayat... 
Görünenin üstündedir.
Altını gören yukarı çıkabilir mi?
Zaman düz müdür? 
Zaman düz değil midir?
Bazı anlar diğerlerinden sarkar mı?
Bu an da o an mıdır?
Gördüğün dünya sadece yüzey! 
Dibinde ne olduğunu bilseydin... 
Uyumayı bırakır mıydın? 
Bazı yerler haritalarınızda yok...
Onlar gözün kapalıyken mi açılır? 
Her çağrı bir bedel midir? 
Gördüğünü sandığın... 
Seni görenin gölgesi mi? 
Bazı isimler bir kez söylenince! 
Evrenin iliklerine kadar işler mi? 
Bir kuyuya taş attın...
Derin düşüncelere daldığın zamanlarda! 
Bu ses belki seninle yeşerecek... 
Ömür dağını tırmandıkça tanı kendini. 
Hikmetler kaftanını ihlasla kuşan! 
Oysa asıl sessizlik... 
İşte şimdi başlıyor! 



4 Haziran 2025 Çarşamba

UZMAN PSİKOLOGLAR ATANMALI

Hükümete muhalefete, AKP MHP CHP DEM DEVA REFAH gibi partilere bir çağrım var.

Meclisten acil olarak bir projeyi geçirmeniz gerekiyor. 

Binlerce uzman psikolog acil olarak istihdam edilmeli.

Kurulacak özel binalarda merkezler kurulmalı. 

İntihara meyilli olup tedaviye çekinen, duyulmasını istemeyen yığınlar gizlice burada tedavi görebilmeli.

Yüzyüze görüşme talep etmeyenler için özel çağrı merkezi oluşturmalı. 

Telefonda hizmet almak isteyenler, online görüşmek isteyenlere de imkan sağlanmalı.

Hepsi gizli olmalı. Hastalar, dertliler asla ifşa edilmemeli. 

Çağrı merkezini dalga için arayanlar, dalga için kurumlara gidenlere en ağır ceza kesilmeli. 

Bunu da istismar etmek isteyen kötüler olacak elbette... 

Bu uzman psikologların din eğitimi anlamında formasyonları olmalı. 

İslami bir bilinçle sorunlu insanlar tedavi edilmeli, bilinçlendirilmeli, umut aşılanmalı.

Siyasi Partiler olarak sorun çıkarmaktan, kavgadan başka bir şey yapmadınız yıllardır.

Hiç değilse bu hassas konuda yapmanız gerekeni yapın!

Milletin vebali üzerinizdedir. Yitip gidenlerin âhı üstünüze... 

Müslüman iffetli tertemiz kadınların bir kısmı özellikle iftira, dalga, dedikodu gibi haksızlıklar yüzünden intihar edebiliyor okullarda...

Erkeklerin ve kızların ayrı eğitim görmesinin o kadar faydaları var ki... 

Gel gör ki kime anlatasın, düşünce özgürlüğüne bile saygısı yok nice sekülerin... 

Oysa İslam hukukunu bir tam bilseler, detaylı araştırsalar, uygulanırsa alınacak sonuçları kestirebilseler, bizim gibi hakikati haykırırlardı. 

Tecsvüzcüye, katile idam isteyenler mesela... Kısası istiyorlar! Farkındalar mı?

Psikoloji çok önemli. Bu yoksulluk ve cahilliğin zirve çağında hayati derecede önemli...

Millet için gereğini yapabilecek misiniz? 
Ey iktidar, muhalefet, belediyeler...

3 Haziran 2025 Salı

BİR DE SEN GÖR



Burası unutulanların bahçesi... 
Adını bile unuttuğun hatıralar burada büyür. 
Unutmak bir eksilmek midir?
Yoksa korunmak mıdır?
İnsan en çok kendi korkaklığında kaybolur.
Karanlığa bak!
O da sana bakıyor mu?
Işığın yoksa içinden bir mum yak!
Hakikate bakmak... 
Kendini çıplak görmektir. 
Yalandan soyunmak... 
Dünya gölünde gerçekler de yüzer yalanlar da... 
Boşlukta bir merdivene tırmanış gibi ömür! 
Geç değil henüz!
Sen sana bak aynanda...
Yediden yetmişe gör sen sende seni! 
Henüz geç değil! 
Her bilgelik bir soruyla başlar. 
Ama cevap içindedir...


31 Mayıs 2025 Cumartesi

SENA DÜZGÜN İÇİN


Sena kardeşimiz ve annesi akrabalarımızın talebesiydi. Çok nezih ve temiz ve iffetli ve takvalı ve ahlaklı bir kardeşimizmiş. 

Tanımadığı insan hakkında sosyalmedyada iftiralar atanların asıl hesabı mahşerde olacak ama bu dünyada da bedel ödeyecekler inşâallah, haklarında suç duyuruları başlayacak... 

Şimdi soruşturma yeni olduğu için net bilmiyor ve bu yüzden yazamıyoruz. Lakin elbette kimler mesulse Diyarbakır halkı ve avukatları ve gazetecileri onların ensesinde olacak Allah'ın izniyle... 

Allah rahmet eylesin kardeşimize ve mekanı cennet olsun inşâallah... Rahmân sevenlerine sabrı cemil ihsan eylesin... 

Kardeşimiz İçin 

Kaç gündür kendime gelemedim
Gül gibi gülümseyen gözlerinde
Bir haykırış bir çağrı var sanki âh
Şiirleri çok severmiş Zarifoğlunu
Hafızlığın zarafeti vurmuş yüze
Fotoğrafların ikincisi hep ortak
Siyah beyaz acılar biriktirmiş âh
Bir çiçek bir ömür kaç kez söyle
İncitilir binbir yerinden böylece 
Gidince bile bırakmadılar rahat
Yorumlarda iftiralar attılar seri
Zalimlere ortak oldular linçlerle
İslam ve müslümandan nefret
Edenler buluştular klavyelerde
Rabbimiz âhını bırakmasın zinhar
Yaşarken de giderken de üzenlere
Dünyadan aç giden bir garibana
Çocukluğu yeni bitmiş kuzuya
Annesini hiç mi hiç düşünmeden
Ateş püskürüyorlar yorumlarda
Başta İslam sancağı taşıyor diye
Ne çok acı var demiş Zarifoğlu... 
Fuadoğlu ne çok kötü var desin! 
Allah rahmet eylesin yüreğine
Cennetinde güldürsün kalbinizi
Bir serçe gibi yaşamışsın aşkla
Hayat dolu bakışların bağbahçe
Ormanda bir ceylanın inişi suya
Bıraktığın o masum hatıralar
Hiç düşünmezdim böyle bir şiir
İşte dünya böyle belirsiz yerdir
Öyle çok canavar var ki içimizde! 
İnsanın duygularıyla oynayan... 
Rabbimiz korusun tüm İsraları
Canavar zalimlerin şerrinden! 
Allah bin kez razı olsun adaleti
Sağlayan o bütün yiğitlerden... 




26 Mayıs 2025 Pazartesi

AŞKSIZ KALMAYALIM


Hayret ediyorum namaza verdikleri şu güzel kıymeti
Neden cihada vermiyorlar hayretler ediyorum 
İnsanlığı İslam Devletine cesaretle çağırmaktan
Sizi men eden nedir söyleyin ey ürkek kardeşler
Rasûlullah sünneti değil midir açıkca mücadele
Yalnız Rabbimizden korkun ve birer Hamza olun
Çağırın susamış göğüsleri adil İslam Hukukuna 
Batılları dine tercih eden dinden çıkar 
"Hakimiyet yalnızca Allahındır!" yazın meydanlara
Ahlakı yayıp mertçe hurafelere karşı koyun
Şirke şirk tağuta tağut deyin zinhar korkmadan
Şeytana şeytan siyoniste siyonist deyin yılmadan 
İfşa edin hepsini deccallerden çekinmeyin asla
Yahudiyle ticaret yapan başlarınızın yüzlerine tükürün
Evladından kalanları pazar poşetlerinde alanlar
Ağaç yiyip çamur içen onurlu Gazze yiğitleri
Bir an geri durmuyorlar nöbet ile cihaddan
Ömürleri, yılları gazayla, şehadetle geçiyor 
O arslanlar ki Ashabın ahirzaman varisleridir
Çocukları bile bizden cesur bizden mücahid erler
Donatmayana, destek olmayana, yollamayana veyl! 
Destanını yazmayan kalemlere veyl, veyl, veylolsun! 
Aşkı görmek istiyorsan bu aşksızlık çağında
Onların Hakk aşığı kararlı yüzlerine bak
Hayret ediyorum umreye verdikleri şu güzel kıymeti
Neden cihada vermiyorlar hayretler ediyorum 

19 Mayıs 2025 Pazartesi

DİYARBAKIR DİLENCİ SORUNU

Diyarbakır dilencilerle boğuşuyor. 

Zabıtaya, polise bile el açıyorlar. Zabıta görmezden geliyor. 

Zabıtanın hemen yakalaması lazım oysa.

Bir masajcı dilenci var. 

Ulucamii, Hz. Süleyman Camii, Kurşunlu Camii sürekli geziyor. 

Kime masaj yaptıysa parasını kapıyor. 

Bugün önümzde 5 dakikada 3 kişiden ayrı ayrı aynı avluda para aldı.

Utanmadan bize yaklaştı. Pişkin pişkin parayı Allah için alıyorum dedi.
 
Diklendi arsız yüzsüz! Sanki hayır yapıyor dolandırıcıya bak! 

Babamız, Allahtan kork, Allahtan utan dedi... Mahşerde görürsün dedi...

Daha önce de birkaç kez karşılaşmıştık bende uyardım artık bu defa...

Zorla masaj yapıyor. Bazı insanlar belki de bir an önce gitsin diye veriyor. Aileleri yanında turist gelmişler. 

Özellikle turist seçiyorlar. Bir tane daha yaşlı geliyor bazen Ulucamii civarına. 

Değneklileri, bi milyoncu tinerci gençleri zaten herkes bilir o da ayrı mesele... 

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi zabıtaları maalesef iş yapmıyor, ortada bile pek yoklar. 

Belediye desen Hz. Süleyman Camii, Ulucamii önünde kamu alanlarını kahveye çevirenlere bile suspus... 
Ulucamii önü meydan tam tanınmaz halde... Yüzlerce kürsü bankları bile kitlemişler oturmuyorlar. 

Simit-ayran gariban yemeğiydi. O da lüks olmuş Suriçinde 40-50 lira olmuş... Yol parası da otobüslerde 5 ayda 10 liradan 20 liraya çıktı. Git gel 40 lira... Sadece bu küçük 2 şey bir de çay iç al sana günlük 100 lira... 

Ne hükümet ne belediyeler zerre kadar Türkiye halklarını düşünmüyor. Halklarsa bunları protesto edeceğine hala benimki gelirse düzeltir diyor. 

Kurşunluda bir amca ben hep bunlara oy verdim ama 5 ayda pişman oldum. Hiç hizmet yok hep zam var dedi. Ne olmuş bende anlamadım dedi. Bu eşbaşkanlar en pahalı dönem diyor.

Aynı amca masajcı dilenciyi de anlattı. Bir marangozun oğluymuş diyor. Gidip parayı kumara yatırıyor diyor ama gözümle görmediğim için öyle diyemem kanıt lazım bize elbette suçlayamayız yoksa... 

Ama iyi biliyoruz ki bu şehre başka şehirlerden bile dilenciler geldi. Dillerinden belli zaten... Ortalık dilenci kaynıyor ve DBB ile zabıta hiçbirşey yapmıyor.

Yazıklar olsun... Gerçek muhtaçlara gidebilecek paralar yine dolandırıcılara, çetelere gitmiş oluyor böylelikle... 

Ey halk uyan! Dolandırıcılara oara kaptıracağına enayi olacağına yoksuk mahalleleri gezin arkadaşlarınızla bir kapı çalın veya muhtarla belirleyin...

Enayi olmamalı. Yapılacak hayırlar gerçek muhtaç sahiplerine gitmeli. Kestirmeden gelene vermekle olmaz bu işler. 

Alınterini doğru yerde hayır yap ki faydan olsun gerçekten garibanlara, mahşerde önüne nur etsin Allah...

Esselamunaleykum... Uyanık olmalı uyandırmalı... Hele çocuklara verdikçe sebep olacaksınız daha çok dilendirilmelerine... Vesselam... 

9 Mayıs 2025 Cuma

HAKİKAT MECLİSİ

Vahdet-i Vücud felsefesi şirktir, küfürdür. Yalandır, iftiradır, batıldır. 

İbn-i Arabi tıpkı Hasan Sabbah gibi zalim ve sapık olan yalancının biridir. 

Bugün tarikatlerin ve cemaatlerin çoğunluğu temelde bu çürük batıl şirkin, küfrün üzerine kurulmuş... 

O yüzden bu zümrelerin önemli bir kısmı şirke, küfre sapmış... Geri kalansa cehalete, fasıklığa batmış... Ve hurafelere... 

İslam Coğrafyası maalesef ateistlerin, deistlerin, sapık tasavvufçuların, sapkın cahillerin epeyce yurdu yuvası olmuş... 

Bunlarla nice İslam ülkesi çoktan beridir gavur ülkelere tam benzemiş durumda. 

Bunları belki de ancak Mehdi ve Mesih dönemi düzeltebilecek artık... Allahualem... 

Arabistan, Suriye Yönetimi, İhvan gibi birkaç yer, cemiyet kalmış sadece... Onlar da ancak Suud gibi zalimleri devirirse yeşerecek inşâallah... 

Rusya mezalimine Hakk izniyle tokadı vuran Afganistan'ın da derhal haricilerden kurtulup siyah sancaklı güzideleri yetiştirmek için adım atması lazım zira harici ve rafıziler de azgın sapkınlardır. Onlarla bahçeler filizlenmez! 

Müminler, hariciler gibi tekfirci değildir. Ancak Vahdet-i Vücud gibi şirke, küfre de zinhar susmaz, küfrü ifşa eder, şirke karşı durur. 

Küfürle, şirkle mücadele açıktan olur. Asr-ı Saadet zamanı da öyleydi! Rasûlullah aleyhisselam ve ashabı açıkça, açıktan, yiğitçe mücadele verdi. 

Daha kırk kişiyken bile siyerde o hayırlı hadiseler ve yiğitlikler zaten bellidir. Aşikardır! 

Allah'ın yoktan var ettiklerini yani yarattıklarını inkar etmek ve onlara hayal demek Kur'an'ı Kerim'i, hakikati, gerçeği, ayetleri inkar etmektir. 

"Zâriyat Suresi 56. Ayet
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ 56

56 . Ben cinler ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. (51/Zâriyat, 56)

İnsanın yaratılış gayesi tevhid. Tevhid ise Allah’a (cc) kulluk ve O’nu ibadette birlemektir. Kişinin namaz, oruç, kurban gibi ibadetlerini yalnızca Allah’a (cc) yapması ve bir bütün olarak hayatı Allah’ın şeriatına göre düzenlemesi, yalnızca O’nun yasa ve kanunlarına boyun eğmesidir. (bk. 1/Fâtiha, 5)

Müminin varlık amacı tevhid olduğundan, değişmez ve ilk sırada yer alan “Ana gündemi” de her zaman tevhiddir. (Ayrıca bk. 38/Sâd, 27)"

Ayet mealinde ne geçiyor?  
"Yarattım" diyor. 
Allah'ın yarattıklarına yok demek, hayal demek işte Allah'ın ayetini inkar etmektir! 

Yaradılan hayal değildir. Yaradan'ın sonsuz kusursuz kudretinin gerçek eserleridir. 

Siyonistlerle ticaret eden siyasilerin çanak yalayıcısı olan sapkın tarikatçiler ne diyor biliyor musunuz muvahhid yiğitlere?! 

Tarikatlere saldırarak cihada engel olmak istiyorlar diyorlar bizim için bu soytarı siyonist ajanları... 

Oysa muvahhid müminlerin takvalı ceddidir, yoldaşlarıdır, geçmişteki salih ve saliha cihad ehli ve bugün cihadın sahada yegane sancaktarları yine hep tevhid aşığı muvahhid zümreler olmuştur. Örnek Hamas! 

Rusya, Çin, Hindistan, Siyonistan, Amerika, Avrupa gibi müslümanlara ordularıyla zulmedenlere karşı bu sahtekar tarikatçilerin birini bile savaşırken bulamazsın! 

Bilakis Esed, Putin gibi zalimler nerdeyse onların şakşakçısı menfaat ehli hep bu sahtekar tarikatçiler, zalim cemaatçiler olmuştur. 

Bu zalim zümrelerin en küçüğü bile FETÖ olarak ortaya çıkıp masumların katline sebep olmuştur. 

Diyorlar ki o kadar ecdad hata üzre miydi yani! Peygamberimiz zamanı müşrikleri de, müşrik olan atalarını savunmaya çalışırdı! Kötü yeniler de kötü eskileri işte böyle ateşli savunuyor menfaat ortaklığı aşkına... 

Ey bilgisiz kardeşlerim! Bilgilenin! Bilinçlenin! Kuran-ı Kerim okuyun, Arapça bilmiyorsanız, tefsirini, mealini de okuyun! Ve Kütübü Sitte okuyun! Nureddin Yıldız, Halis Bayancuk gibi hakiki hocalarla bilinçlenin...

Haricilerin, rafızilerin, müşriklerin, münafıkların, sapkınların, azgınların, yalancıların, batıl sufilerin, gavur felsefecilerin sizi saptırmasına asla müsade etmeyin. 

Bu hadisleri asla unutmayın! Rasulullah (s.a.v) buyuruyor ki: “Kişi bir söz söyler ve onda bir mahzur görmez. Hâlbuki o söz sebebiyle yetmiş yıl cehennemin dibine düşer.” (Tirmizî, Zühd, 10) 

Hadis-i Şerifte varid olmuştur ki adamın biri Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem)’e: “Allah ve sen istersen!” demiş Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) de “sen beni Allah’a eş mi koştun?!” buyurmuştur. Bir başka hadiste ise Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem): “Eğer Allah isterse ve falan da isterse diyerek Allah’a eş koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz!” buyurmuştur.

Şirke ve küfre karşı çok dikkat etmeli! Rabıta şirktir. Ölüye dua etmek şirktir. Allah'tan başkasına dua etmek, tevbe etmek şirktir. Dikkat edin putperestler hem Allah'a hem putlara inandığını söylerdi. Türbelere adak adamak şirktir. Gaybı ancak Allah bilir! Gaybı başkası bilir dersen şirk koşarsın! Allah dilerse dilediğine dilediğini bildirir. O herşeye kadirdir. 

Ve tarikatini, partini, cemaatini vesaire üstün görmek batıldır, yahudi adetidir. Faşistliktir. Daha birçok mesele var. 

Ve başka bir mesele daha... 
İbn Abbas (r.a.):
“Allah’a denk tutmak şirktir; ve bu şirk karanlık bir gecede, kara bir taşın üstündeki karıncanın kıpırtısından daha gizlidir. Şöyle ki, senin: “Allah ve hayatın hakkı için” yahut “Allah ve hayatım hakkı için” deyişin: “Şu köpekçik olmasaydı veya şu ördekler olmasaydı mutlaka hırsız girerdi.” demen, bir kimsenin arkadaşına: “Allah ve sen dilediniz de bu iş oldu” veya “Allah ve filan adam olmasaydı” demesi hep şirk olan hususlardır. Sakın Allah’ın adı ile beraber başkasını zikretme!”

Vahdet-i Vücud felsefesi şirktir, küfürdür. Yalandır, iftiradır, batıldır. 

İbn-i Arabi tıpkı Hasan Sabbah gibi zalim ve sapık olan yalancının biridir. 

Bugün tarikatlerin ve cemaatlerin çoğunluğu temelde bu çürük şirkin, küfrün üzerine kurulmuş... 

O yüzden bu zümrelerin önemli bir kısmı şirke, küfre sapmış... Geri kalansa cehalete, fasıklığa batmış...

İslam Şeriatini inkar edenler gibi şirke, küfre sapmıştır sapkın sahte tasavvufla dinden çıkanlar... 

Zinhar bunlara karşı uyanık olun! Gerçek İslam dini olan tevhid yolundan ayrılmayın! İslam hukukundan, hakikat yolundan ayrılmayın... 

TÜM SİYASAYA ÇAĞRI



Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diyarbakır halkına zamlarla zulmetmeye başladı.

Daha geçen aylarda zamlanmışken yeni zamla otobüs bileti tam iki katına çıktı. 

Bu sene asgari ücret zammı ve enflasyon yüzde 25 civarındayken... 

DBB yüzde yüz zamlarla adaletsizlik yapıyor ve böylece halkını düşünmemiş oluyor. 

Su faturasında da durum böyle. 

Tam 2 katına çıktı faturalar... 

Suyu çok kullanana yapabilirsin.

Ancak suyu az kullanan gariban halka bunu yapamazsın bu da zulümdür. 

Hayret ediyorum henüz elektrikte zulüm dönem gelmedi. 

Özetle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kendi topuğuna sıkıyor. 

Çözüm Süreciyle de... 
İktidar hep kendinde kalacak sanıyor.

Oysa bu halk kendisini sıkan siyasi oluşumları o makamlardan sertçe indirmekle meşhurdur. 

Bizimki güzelce bir uyarı halkın yazarları olarak... Tüm hepsine... 

Bu halkı sıkmaya devam ederseniz halk da gerekeni yapar. 

Daha önce çok defa yaptığı gibi... 

100 yıllık siyasa tarihinde unutulan partilerden bir mezarlık var şimdiden... 

Diyarbakır halkı zaten işsiz, gariban, sıkıntıda... 

Sadece yol, tuvalet, çay simit desen bir günlük sadece insani olan harcama 150 lira... 

Ayda bir kişinin sadece dışarı masrafı hadi de 4000... 

Dışarı eskisi gibi kalabalık değil. Neden belli değil mi... 

Evlerde hayata tutunmaya çalışan sadece ekmek çorba karın tokluğuna yaşayan yüzbinler var. 

Suyu az kullanan milyon gariban hanelere fatura 600 liradan başlıyor. Eleltrik zaten öyle... 

Doğalgaz ise kış ayları en az 1500!

Bu Türkiye halkları bu siyasilere ne yaptı? Sevdiklerini mi öldürdü?

Hükümetin, belediyelerin bu çoğunluğu işsiz, gariban, yoksul halklara 10 senedir artan baskısı, zulmü nedendir? 

Sürekli af çıkarıyorlar cezaevi doldu taştı diye... Trajikomedi... 

Neden dolu soran var mı? 10 katı daha dolacak bu gidişle... 

Gençleri öyle bir sıkmışlar ki... Özellikle şiddeti sevenler tabi hemen suça... 

İçeri otel ve kahve gibi diyor utanmadan... Ekmek elden su gölden... 

Çıkınca borçları da ödemiyor tabi sonra gelsin zaman aşımı... 

Günde 3 öğünü evde bulamıyor hapiste yiyor. 

Öyle bir zamana geliyoruz ki nicesi dışarıyı hapis, içeriyi otel görecek bu gidişle... 

Yazıklar olsun bu millete zulmeden bütün siyasilere!

Yazıklar olsun savaşan ülkelerin ekonomisi gibi halkı savaşsız sebepsiz darboğaza sokanlara... 

Allah yanına bırakmasın hepsinin... 

Allahtan korkun yarın mahşer var! Nasıl hesap vereceksiniz? 

Tüm siyasaya çağrımızdır, halklarımızı rahat bırakın... 

Vicdanlı olun bu halka daha fazla zulmetmeyin... 

Beşeri sistemlere dikkatli bak... Hep birilerinin diğerlerini ezmesine dayalı... 

Hiç değişen yok! Avrupa, ABD ülkeleri sömürdüğü, kaynakları çaldığı için biraz refahta... 

Ancak hakikate dönerse düzelecek millet... 
Başka yol hiç olmadı olmayacak... 



5 Mayıs 2025 Pazartesi

SIRRI SÜREYYA ÖNDER

Sırrı Süreyya Önder... Ülkenin diğer siyasetçileri gibi değildi.

Alevi katliamına karşı çıktığı için bedel ödemiş... 

Bir Türk olarak Kürd halkını sevdiği için bedel ödemiş... 

Vasiyeti ardından okunmasını istediği bir naat imiş...

Mehmed Akif, Sezai Karakoç'un yolundan gittiğini söyleyen İslamcı olduğunu söyleyen utanmaz arsız yüzsüz yazarlar hiç ibret almaz mı?

Onlar belediye müteşairi olmayı seçerken menfaatle, para için ırkçılığa kayarken... 

Bu solcuyum diyen adam alayından daha ümmetçiydi. 

Birileri takvayı ibadetten ibaret sanıyor ya acıyoruz onlara... 

Takva adil olmak, ırkçı olmamak, ahlaklı olmaktır!

Takva kendin için istediğini kardeş halklar için istemektir kardeşini hakkıyla sevmedikçe kendine istediği ona istemedikçe iman etmiş olamazsın!

Ülkemizde o kadar cahil var ki... Bu müsvedde yazar takımınında çoğu cahil... 

Ayetleri, hadisleri, siyeri sahiden bilse, teslim olsa hiç böyle cahil ırkçı faşist ahlaksı olabilir miydi?

Onurlarını yandaşlık konforuna satabilirler miydi böyle kolayca... 

Maalesef kapitalizmin, paranın müridi olmuş çokça sahtekar cemaatçi, tarikatçi, partici var. 

Hayırlı takvalı müminler ahirzamanda garib kalmış ne mutlu Nureddin Yıldız gibi gariblere...

Sırrı Süreyya Önder gibi bir adama kalsa bekledikleri barış çoktan gelmişti. 

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah... 

Yetimler ağlamasın diye çıktım bu yola demişti. 

Yetimlerin ağlamaması için mutlu olmamız için yapmamız gerekenler bellidir, aşikardır. 

Gel gör ki bilmek yetmiyor. Yaşamak ve yaşatmak, yeşermek ve yeşertmek gerekiyor. 

İnsanın mahallesi, nice komşusu bile kötüyken, sokaklarda onca kötü dolaşırken elbette iyiliği yaymak artık kolay değil... 

Ne mutlu temiz kalanlara... 

28 Nisan 2025 Pazartesi

DİYARBAKIR ULUCUCAMİİ SORUNLARI



Bugün bir kiliseye girdiğiniz zaman kendi içinde bazı kuralları vardır, uyulmadığı zaman görevli gelir sizi uyarır.

Maalesef İslam ülkesinde, Diyarbakır UluCamii avlusunda ve camii içinde böyle bir görevli dahi yok ah ne acı... 

Bunun için önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile görüştüm. 
Müftülüğün mesuliyetinde olduğunu söylediler.

Daha sonra müftülükten bir müdürle görüştüm. Bana güvenlik görevlilerinin, gereğini layığı ile yapması gerektiğini söyledi. 

Maalesef Ayasofya, Süleymaniye gibi camiilere verilen önem Diyarbakır UluCamii gibi 5. Haremi Şerif olan daha önemli olan bir merkeze verilmiyor. 

Güvenlik görevlileri kadrolu değilmiş, TYP ile işe alındığından hem profesyonel değiller hem görevlerini hakkıyla yapmıyorlar. 

Çok defa gördüm Mesudiye Medresesinde bir oda var orada sürekli oturup çay içip muhabbet ediyorlar. Sadece bir kişi bazen avluda oluyor. O da dış kapı önünde göstermelik... 

Camii içinde banklar var. Burada yaşlılar, koah olan astım hastaları genellikle oturuyor. Gençler bile bile yanlarına oturup sigara içiyor. Uyarınca kavga ediyorlar. Gitmiyorlar. Yaşlılar kalkıp gitmek zorunda kalıyor. 

Daha önce bu konuyu bazı ihtiyarlarla konuştuk orada... 
Bir vatandaş olan Mahir bey... "Onca derdimizin üzerine birde bunlarla uğraşıyoruz" diyor. Hasan beyse... "Kime şikayet ettikse derdimize çare olmadılar" diyor. Ali Reza beyse geçen gün sigarayı özellikle uyarıdan sonra gencin yüzüne üflediğini söylüyor. Geçen gün bende yaşadım, yakınlarımın yanında sigara içen bir gençle tartıştım. Allah'a havale edip ayrıldık. Her işte bir hayır var. İnşallah bu duruma el atmamıza vesile olur bu hadiseler... 
Ayrıca tuvaletin de yeniden ücretsiz olmasını isteyen binlerce vatandaş var. İmza topladılar lakin ona rağmen ücretsiz hizmet geri verilmedi. 

Camii avlusunda haram fetvası verilmiş sigarayı içmek hem İslam'a saygısızlık hem yakın mesafede rahatsızlık vermek hastalara, halka yani kul hakkı ve hemde kanunen suç zira kanunen de camii avlusunda içmek yasaklanmış. Şikayet etsen ceza yiyorlar ama bu yüzden karşıdaki kötü biriyse senle kanlı olabilir sonrasında. Maalesef gaddar ve zalim olan gençler ülkemizde de çoğalmış durumda. 

Yasağa dair levhalar asılmasını talep ettim, vakıflar genel müdürlüğünün mesuliyetinde dediler. Orayla da görüşeceğiz, ilgilenmezlerse halkımıza anlatacağız. 

Gidip Akparti İl Başkanlığı ile de görüşeceğim inşallah... İktidar onlarda ise mesuliyet de onlarda... 

Diyarbakır UluCamii ve Hazret-i Süleyman Camii'ye özellikle kadrolu güvenlik elemanları lazım, bunlar İngilizceyi de bilmeli. Camii adabına uygun olmayanları uyarmalı, kuralları gerektiğinde anlatmalı, rehberler de bulunmalı kadrolu. 

Eğer iktidar bu konuda da ilgisiz kalırsa daha ne diyebiliriz? Ayasofya'ya verilen önem buraya verilmiyorsa bu ayrımcılık değil de nedir? 

İnsanları Camii adabına, erkanına uyduracak, halkı rahatsız etmekten men edecek disiplinli ve kadrolu ve profesyonel görevliler acilen getirilmeli. Birileri TYP ile alınacak geçici maaş alacak diye Diyarbakır'ın en güzide yerleri sahipsiz kalmış durumda. 

İşinin hakkını vermeyenlerin hepsi toplumun hakkına giriyor ve alınan kul haklarından, İslam'a saygısızlıktan da mesuller. Mesul olanların mahşerde vay haline...

İnşallah Diyarbakır'ın en az yarım asırdır yarası olan bu disiplinsizliği, sorumsuzluğu çözeceğiz... Elimizden geleni yaparak üzerimizden mesuliyeti kaldırmalıyız. Gücü yetip susanları da Allah'a havale ediyoruz...

Esselamunaleykum değerli kardeşlerim... İslam'a saygı duyup saygı duyulmasını sağlayan müminler, dünya ahret saygı görür inşallah... 




21 Nisan 2025 Pazartesi

TÜKENİŞ

TÜKENİŞİN SERENATI

İnsana şüphesiz çalıştığı vardır. İyiliğin emekçileri doğruluğa çalışarak, Hakk'ın rahmetini, cennetlerini kazanacaklar. Elbette amelimzle gözümüzü dahi kurtaramayız, burada yine O'nun sonsuz rahmeti sayesinde kurtuluş... 

Kötülüğün emekçileri ise yanlışlığa çalışarak, Hakk'ın gazabını, cehennemini kazanacaklar. Allah cehennemliklere asla zulüm etmedi. Onlar kendi elleriyle cehennemi haketti.

Hakk'ın sonsuz kusursuz rahmetine, adaletine, kahhariyetine kendi testimizce şahid olacağız. Birilerini yaratıp haketmedikleri halde cehenneme koymayacak! Hakedenleri cehenneminde yakacak! Kafirin, münafığın o cehennemde ebedi kalması en büyük adalettir zira en zalim katliam, en alçak teröristlik, o yüceler yücesi Sahib'i inkar, O'na ortak koşmak, hakimiyetine düşmanlık etmektir. 

Dikkat ve rikkat! Yine bu hadiselerde de yüceler yücesi Hakk'ın sonsuz kusursuzluğunu görüyoruz. O ki sayamayacağımız kadar çok nimet ve fırsat vermiş. Nice insanoğlu tüm bunlara rağmen nankörlük, ihanet etmiş! Daha alçak daha zalim bir hainlik mi var!

Ve ayrıca zalimlik, hainlik sadece mesela katillik, hırsızlık, teröristlik, ırkçılık değildi. İmkanın varken paylaşmayıp israf ediyorsan zalimdin. Bir kıvranana merhem olabilecekken olmadıysan ya da zulme sustuysan zalimdin. Sadece asıp kesenler zalim değildi. Gazze’de katledilen bebekleri evdeki kedin kadar bile düşünmediysen, ısrarla onlara para kazandırmaya devam ediyorsan boykotsuz, sen su katıksız bir zalimdin. 

Zulmünün farkına varan tevbe etsin, pişman olan harekete geçsin. Zulme rıza da zulümdür unutmamalı. Aşk kağıda işte bu yüzden çizilmiyor mihriban... Lambada titreyen alev bundan sebeple üşüyor.

İnceliği korkaklık, kabalığı cesaret sanan vahşilerin dünyasında nezaket soyu hızla tükenen bir canlı türü gibi şimdi... Ve en acısı da ne biliyor musun! İnsanlık bunun farkında ama hiç umursamıyor. 

17 Nisan 2025 Perşembe

MUTLULUĞA DAVET



Mafyalar bazı yoksul kadınları ve erkekleri ağına düşürmüş haram işlerle halkların ifsadı için piyasaya sürmüş... Sözde devletçiklerse sorunları çözmek, yoksullara, keşlere sahip çıkacağına bunlardan vergi peşinde...

Heryerde çılgınca silahlar, çakılar satılıyor, yayılmış herkese, çocuklar bile silahlarla sokaklarda, sözde devletçikler ruhsatların vergisi derdinde, kaçakçılar ise umrunda bile değil... Arınma ve arıtma yok elbette... 

Bu mağara devri beşeri sistemlerde adalet zaten yok, göstermelik verilen 15 yıllık katliam cezaları, 5 yıllık hırsızlık, yaralama vs. cezalar af yasalarıyla da üçte bire düşmekte... Dünyanın en yamyam dönemindeyiz!

Zalimlerin ülkelerde milyonlara ulaşması hiç boşuna olabilir mi? İşte dünyanın beşeri bozuk sistemleri lisanı halleriyle İslam Medeniyetinin, İslam Adaletinin, İslam Hakikatinin kıymetini haykırıp duruyor.

Nureddin Yıldız hoca geçen bir çağrı yaptı. Kızlarımıza Gazze ismini koyalım! Artırıyorum ve diyorum ki erkeklere de Kudüs ismini en azından ikinci ad...

Filistin Davasını kıyamete dek unutmamalı, Kudüs demek hepsi... 

Geçen bir Diyanet Banka Komisyonu reklamı yapmış sendikası, emanet emin ellerde demiş, faize emanet demek!

Diyanet kurumlarına ehil kadrolar gelmeli, batıl menfaatçiler, batıl fetvalar temizlenmeli... 

Artık sadece Ulucamii imamının arkasında cemaatle namaz kılıyorum. Halis Bayancuk hocayı iyi ki dinledim bu hususta. İnşallah ardında namaz kılacağımız bu işi para için yapmadığına batıl itikadlı olmadığına emin olduğumuz ehil imamlar nasib olur cümlemize...

Ahirzamanın garipleriyiz elhamdülillah... Nice nefislerin işine gelmiyor çağrılarımız... Ne gam... Ücretimiz Hakka ait... Çağrımız müslümanlık görevimiz ve Allah rızası için... 

Pek yakında zalimlerle hesaplaşacağız mahşerde inşâallah... Dünyada da nicemize nasib olacak hayırlı beklenenlerle hayırlı yönetimsel işler inşâallah...

Müminler bilir ki hakimiyet kayıtsız şartsız yalnızca Rabbimiz Allah'ındır. O'nun hükümlerinden mesulüz. Rehberimiz Kitabı ve Elçisinin sünnetidir. 

Geçmişten geleceğe yarattıkları adedince ve mislince ve O razı oluncaya dek daima subhânallâh ve elhamdulillâh ve lâ ilahe illallâh... 

8 Nisan 2025 Salı

AYKUŞAĞIM

Gözlerinde dilsiz kuşlar çığlıkçığlığa
Gözlerin yüreğine varan bir çift kuyu
Yüzünün mehtaplı gecesinde girift... 
Ben seni sende sensiz hiç sevemem
Sen beni bende bensiz bile sev yeter 
Renkler vardı dediğim yerde gülüşün
Geceme açan gökkuşağımdın leylim
Benim bakışlarım sana sevdalı gece
Senin bakışların bana tertemiz gök
Biz bizde bizsiz kalsak da aykuşağı
Biz bizde bizleyken de rûberû elvanî
Demadem hep rengarenkti sevimiz
Saksıda üzerine titrerken oysa şimdi
Ormanın en derin çamlarıyla yoldaş
Yüreğin yüreğime katıksız arkadaş
Gülüşün gülüşüme kuğulu ceylanlar
Bensiz sen sensiz bendir aynalarda
Yansın aşk, parlasın aşk, kansın aşk! 
Yağsın ve coşsun ve taşsın meşkler! 
Geceme açan gökkuşağımdın leylim
Renkler vardı dediğim yerde gülüşün
Sen beni bende bensiz bile sev yeter 
Ben seni sende sensiz hiç sevemem
Yüzünün mehtaplı gecesinde girift... 
Gözlerin yüreğine varan bir çift kuyu
Gözlerinde dilsiz kuşlar çığlıkçığlığa

5 Nisan 2025 Cumartesi

UYARI YORUM

DİYARBEKİR ULUCUCAMİİ UYARILARI 

Esselamunaleykum kardeşlerim... Bugün Ulucamii'deydim elhamdülillah, yine çok feyizliydi.

Maalesef bazı kadınlar yine saygısızlık yapıyor saçı, kolu açık hatta dekolteli girebiliyordu. 

Daha önce demiştik, siyonist nasıl haddini aşıyorsa bunlar da çok kötü şeklide haddi aşıyor. 

Beytullah olan mabedlere böyle gelen zalimler, kiliseye gidince deli gibi dikkat ediyor, maalesef batı müptelaları, birçoğu kasıtlı böyle, Allah'a havale ediyoruz. 

Lakin bugün bir hadiseye şahid oldum. Bir yaşlı sofi bir kadını uyardı.

Yanlış değilsem kadının başında baştan beri gömlek vardı. Başını gömlekle kapatmış. 

Kendisi getirmemiş ve oradaki örtülere midesi tutmamış olabilir. Sonuçta eğer güzelce örtmüşse kendini Allahualem yine kapanmış sayılmaz mı?

Sofi güzelce uyardı belki de haklıydı sonra kadına sesini yükseltti. Sonra aniden halıları ğırğırlayan genç belki de orada görevli bilemiyorum kadını tutup atmaya çalıştı, bağırıp çağırdı, kadının yakını adamlar gelince o hatalı genç kuzuya dönüştü. 

Hayat kısmet, imtihan çeşit çeşit... Diyarbakırlı Ramazan hoca diye bilinen merhum sadece uyardı diye tımarhane zulmü gördü bir zamanlar... Bu genç ise şiddete rağmen hiç bedel ödemedi. Olay kapandı. 

Kadın bizde inançlıyız böyle yapamazsınız dedi. Şikayet etse yüksek ihtimal o genç hapse girer. Hakarete, temasa, şiddete rağmen şikayet etmedi, merhametliymiş.

Elbette çok dikkat etmeli tesettüre. Lakin şimdi bu kadın uzaklaşsa bu olay yüzünden mukaddesattan bu genç mahşerde bunun vebalini nasıl ödeyecek?

Elbette uzaklaşanın zararı kendine ama uzaklaştıran yani güzel ahlaka uymayıp sebep olan mesul olmaz mı? Neyse ki sofi yatıştırdı iki tarafı. 

Uyarırken güzel ahlaktan ayrılmamalı, gerekirse polis bile çağırmalı, şikayetçi olmalı ama asla şiddete başvurmamalı, hariciler gibi olmamalı, daeş gibi olmamalı!

Tekfirci hariciler, hilekar rafıziler gibi maalesef içimizdeki zararlı katil gaddar mikroplar...

Dinden çıkaran şeylere dinden çıkarır dersin, demelisin de... Ancak mesela biri oy verdi diye ona kafir diyemezsin. Kalbini açıp baktın mı? 

Ben mesela bazı insanlar tanıyorum... Diyorlar ki tağutu reddediyorum, dinsiz sistemlere razı değilim, ancak İslam düşmanı partiler mesela camiilerimizi ahıra yeniden çevirmesin diye mecburiyetten oy veriyorum. Bu mümini tekfir edersen o imanlıysa tekfirin sana döner!

Maalesef hurafe reisler, din tüccarı kravatlılar yüzünden ortalık çok karıştı, pırpar oldu, çorbacılar çorba etti ortamı, tırşikçiler ortalığa kazanlar devirdi. 

Senin yapman gereken iyi örnek olman ve bu kötü örneklere karşı uyarman... Bunların bizden olmadığını daima ilan etmen... İnsanlığa hakiki yolu anlatman... 

Kırmadan, dökmeden, incitmeden, severek, sevdirerek, iyilikle doğrulukla güzellikle, adaletle cesaretle tevazuyla... Vesselam... Vesselam... Vesselam... 


29 Mart 2025 Cumartesi

ÇİĞKEN ZEHİRLEYEN SEBZELER

DİKKAT VE RİKKAT:
SAĞLIK TAVSİYELERİ

En başta patates... Özellikle yeşil, filizlenmiş patates zehir deposu... Normal sarı patateste de solanin var. 

Zehirlerse öldürme ihtimali çok çok yüksektir. Sarı tazeleri bile çok iyi pişirmeli zira 1mg solanin ve toksik bileşikleri bile vücudu tahrip ediyor.

Sonra patlıcan, patatesle aynı kimyasallar... Benzer riskler... Bir eşik var onu aşan bu sebzeleri çiğ yemekle ölüyor. 

Barbunya da tehlikeli, haşlamak toksikleri öldürüyor. 

Mantarları söylemeye bile gerek yok herkesin malumu, zehirsizi elbette, çiğ yememeli asla... Ham filizler de tüm türlerde asla tüketilmemeli... 

Taze fasulye da ancak öncekiler gibi iyice haşlanarak tehlikesini yitiriyor. Ispanak da öyle, toksik açıdan çok benziyorlar. 

Bir diğeri brokoli... Ancak karnabahar gibi daha az kaynatma gerektiriyor. Hatta fırınlamak daha güvenli... Karnabaharın fazlası aşırı gaz, sancı, bağırsak tahribatı olabilir.

Bürüksel lahanası pişirmekle hem zehiri gidiyor hem panzehir salgılıyor bazı tümör ve kanserlere karşı... 

Balkabağı ve kuşkonmaz da çiğken yarar değil zarar getiriyor. Balkabağı haşlanınca en sağlıklı tatlılardan... Şeker hastaları bile tüketiyor doktor tavsiye ederse dozunda! 

Marul, tere, roka, maydanoz gibi en sağlıklı olan çiğ sebzeleri ise iyice yıkadıktan sonra limonlamak, sirkelemek daha güvenli. Lahana ise pişirilince, turşulayınca bambaşka faydalara da kapı... Yararlı bakteriler gibi... 

Kalp dostu meyvelere de önem vermeli. Erik, çilek, üzüm, limon, elma, portakal, nar, kivi en faydalı meyvelerdenmiş ve kanserle en çok savaşanlardan... Çoğunun ortak noktası C vitamini ve antioksidan... Kolestrol bunlardan kaçabiliyor. 

Daima şükretmeli, fikretmeli, zikretmeli. 
Rahmân bize akıl vemiş, sözlü dua ve tevekkül ile beraber sağlıklı beslenmek, tedbir almak fiili dua olacaktır. Bismillah demeli her zaman... Zararlı metafiziğe bir kalkan dualar ve bismillah... 

En iyi D vitamini de sabahın ilk güneş ışıklarıymış. Polenlerin tozduğu, coştuğu zamanlar... Sabah yürüyüşü o yüzden en faydalısı belki de... 

Hindiba da karaciğer yağlanmasına iyi deniliyor ancak prostat gibi bazı kanserlerde toksik etki yapabilir, doktor kontrolünde tüketmeli. 

Ve soğan, sarımsak, kabak çekirdeği, harnup, bal iltihaba karşı savaşçı. Omega içinse tonbalığı ve yağı çok mühim... 

Acıbiber salçası, kekik, zeytinyağı üçlüsü de özellikle kış mevsimi mutlaka tüketilmeli. Zeytin kolestrole karşı birebir... 

Önce dua sonra araştırmak önemli. Aylarca gözaltım seğiriyordu. Doktor vermeyecekti, ısrarla B vitamini ve magnezyum takviyesi istedim, evde de çinko vardı. 

Hepsinin Sahibi Allah, şifa yalnız O'ndan... Elhamdülillah çok iyi geldi eskisi kadar değil seğirme... Önce dua sonra araştırma sonra doktor... İmkan varken cahil gidersen kobaya dönüşebiliyorsun hastanede... 

Daima dikkat ve rikkat... Yarattıkları adedince hamd olsun Rabbimize... Subhanallah, elhamdulillah, lâ ilâhe illallâh... 






26 Mart 2025 Çarşamba

BAYRAM O BAYRAM OLA

BAYRAM O BAYRAM OLA

Bismillah... Subhanallah... Elhamdulillah... 
Rabbimiz Allah celle celaluhu Sahibimize ne kadar şükretsek azdır, sayamayacağımız kadar çok, kentilyonlarca ihsanları, nimetleri için... O kendisini bildiği, övdüğü gibidir! Sonsuz kusursuz tek Rab... Yarattıkları adedince ve mislince ve razı oluncaya dek Lâ ilâhe illallâh... Subhanallah... Elhamdulillah... Lâ ğalibe illallâh... Muhammed Rasûlullâh... 

Bir ay evvel Amidahaber sitemizde müslüman babil kralı Arohan'ın verdiği bilgiler ışığında Giza ve diğer piramitlerin altında yeraltı şehirleri olabileceğini yazmıştık...

Yakınlarımızdan bile bize çıkışanlar olmuştu. Kelebeğin kanat çırpışı dahi batıya fırtına olarak döner. Gerek bahsettiğimiz kanal ve gerek verdiğimiz haberleri hep takipteler... 

Bakın 1 ay sonra yani şimdi son 3-4 gündür bilim dünyasını kasıp kavuran olaya! O kanalın ve bizim köşemizde belirttiğimiz hadise... 

"Giza Piramitleri'nin altında piramitlerden 10 kat daha büyük olduğu öne sürülen geniş bir yer altı yapısı keşfettikleri açıklandı. 

İtalyan bilim adamları, Mısır’ın başkenti Kahire’deki Giza Piramitleri’nin altında yaklaşık bin 220 metre derinliğe kadar uzanan ve piramitlerden 10 kat daha büyük olduğu öne sürülen geniş bir yer altı yapısı keşfettiklerini duyurdu.

Pisa Üniversitesi’nden Corrado Malanga, Strathclyde Üniversitesi’nden Mısırbilimci Armando Mei ve radar uzmanı Filippo Biondi tarafından yürütülen çalışma kapsamında, piramitlerin 640 metre altında 8 dikey silindirik yapı ve bin 220 metre derinlikte henüz tanımlanamayan oluşumlar tespit edildi." Kaynak: Habertürk ve DHA

MİT'e çağrımdır. Bir de sen gör kanalının ekibiyle çalışın. Müslüman insanlar, müslüman cinlerle ittifak kurmalı, çünkü ahirzaman geldi. Melhame yaklaşıyor. Allahualem... 

Şeytanın ve deccalin orduları ittifak olmuş durumda. Onlara karşı biz müminlerin birlik olması elzemdir Hakk yolunda... Helal dairesinde... 

Özellikle Suriye için metafizik bir savaşı da vermemiz gerekiyor. Mossad zalimi siyonist yahudiler ifritleri, büyüleri, büyücüleri kullanarak işgalde ilerliyor olabilir. 

Suriye ümmetin son karakoludur, son kalesidir hudutta! İsrael terör örgütünü engellemenin yolu Suriye! Bütün mücahid ekipler tüm gücüyle oraya akmalı. Muhammed Colani ve Mazlum Kobani ittifakına destek olmalı. Müslüman Kürd, Türk, Arab orada kardeş oldukça çıldıracak siyonistler!

Kadir gecemiz, ramazan ayımız, bayramımız mübarek olsun! İttifak olduğumuz gün işte o dem, bayram o bayram ola! Esselamunaleykum... Ve aleykümselam... Vesselam... 

17 Mart 2025 Pazartesi

DİYARBAKIR SÖZLERİ

DİYARBAKIR SÖZLERİ 

Çocukluğum Karacadağ eteklerinde geçti. O zamanlar... 
Dedemin evi Gül apartmanının en son katındaydı. 
Dağları, yıldızları, güneşi, ayı yani nice Kudretullâh eserlerini orada tanıdım.

O zamanlar net görürdüm, şimdi çok özlüyorum gözlüksüz öyle görebilmeyi, Rabbimiz daha hayırlısını cennetlerinde nasib eylesin cümlemize, yıldızlar adedince elhamdülillah... 

Tefekkürün ilk adımlarını orada attığımı hatırlıyorum. Teyzemin ilahi kasetleriyle, başka bir teyzemin verdiği bilgilerle, öbürünün yaptığı sınavlarla, dedeminse "Hakk'ın dinini hatırlatan" vakarıyla, ninemizin cömertliği, arifliğiyle, nasihatleriyle...

Bir gündüz bakardım Suriçi medeniyetinde Bereket İşhanında tozlu çuvalların en tepesinde koşturuyorum çocukluğumla, akşamı ise bir bakardım yıldızlarla arkadaş olmuşuz Karacadağ kucağında... 

Veda Hutbesini ilk dedemin evinde öğrendim. Duvara asılıydı. Kabe fotoğrafları da... Mekke ve Medine... İlkin burada hissettim belki de... Veda Hutbesi iliklerime kadar sarsıyordu. 
Kur'an ve Sünnet... Bu evde rehberimizdi, subhanallah... 

20-30 yaş aralığında çok zor kontrol ettiğim bir sertlik, gaddarlık vardı içimde... Kötülüğe karşı isyan tetikliyordu bunu ama adaletsiz patlatacağım bir öfke nöbeti zalimliğe itecekti elbette... Nitekim uçurumun kenarından döndüğüm anlar da oldu, sinirle cebimdeki çakıyı bulmaya çalıştığım bir an mesela bir öğrenci yurdunda. Elhamdülillah... Ne kadar şükretsek az... 
Beni şüphesiz Allah korudu. Nicemizi de korumuştur böyle anlarda... Koruyan yalnız O... 

Bugün hapiste bir seri katil değilsem İslam sayesinde. İnsanlığımız, müslümanlığımız, iyi oluşumuz elhamdülillah hep İslam sayesinde. İnsanlıkta nizam İslam sayesinde...
 
İslam olmasa ki olmaması imkansız elbette, vahşet bugünün milyon katı olurdu. Batı bile İslam sayesinde medeniyet öğrendi yarım yamalak... Bilim ve teknolojileri zaten İslam ile müslüman bilim adamları sayesinde... Ki hepsinin, hepimizin sahibi Allah... 

Diyarbekir... Adalete özlemin, insanca yaşama aşkının, barış sevgisinin, ırkçılığa düşmanlığın, onurlu emeğin, namuslu güzelliğin, ahlaklı iyiliğin, cesurca doğruluğun, merhametli empatinin, rengarenk tefekkürün, hakikatle özgürleşmenin, özetle İslam Medeniyetinin başkentlerinden biridir. 

Allah... Şehrimizin başrından Ömerleri, Alileri, Fatımaları, Ebubekirleri, Osmanları, Yusufları, Hasanları, Hüseyinleri, Haticeleri, Aişeleri eksik etmesin âmin... 

14 Mart 2025 Cuma

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA

Dün büyük bir camide Kuran okumak istiyordum babama, o da dinleyecekti.

İkindi namazına yakın zamandı. 

Camide süpürgeyle temizlik olduğundan kısmet olmadı. 

Sabah 7 ile 11 arası dururken neyin temizliği bu?

Namaz kılanların, Kuran okuyanların okuduğunu şaşırması hiç düşünülmez mi?

Kul hakkına neden dikkat edilmez?

Hiç unutmam korona dönemi mülakatı başarı ile geçmiştik. 

Kayapınar Müftülüğü biz size döneceğiz demişti, yıllar geçti dönen yok hala... 

Kul hakkına, söz tutmaya evvela diyanet ehli, müftüler, din görevlisiyim diyenler önem vermedikçe bu ülke düzelir mi?

Diyarbakır şehrimizde eksik çok, liyakat yok nice yerde. 

Diyarbakır İl Müftüsünü acilen görevden alması çağrısında bulunuyoruz Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a...

Böyle eksikliklerin, yalnışlıkların baş sorumlusu baştaki olur elbette... 

Diyarbakır şehrinde ne kadar liyakatsiz müftü varsa acilen görevden alın!

Şehrimize liyakatli müftüler atayın!

Dosdoğru projeler üretecek, yerinde saymayacak, günü kurtarma adamı olmayacak, disiplini sağlayacak hakiki müftüler taleb ediyor şehrimiz!

Uyanın! Uyandırın! Düzelin!

Diyanet İşleri Başkanlığına çağrımızdır. Allahtan korkun!

Dosdoğru olun! Dosdoğrulara yetki verin! Yanlışları eleyin! Düzelin! Evvela siz düzelin!

İslamı bütünüyle anlatın! İslam Hukukuna çağırın! Mahşerde mesullerden olmayın!

Doğrulun! Düzelin! Tevbe edin! Korkun Allahtan! Allahtan korkun! 

12 Mart 2025 Çarşamba

ÖRNEK OLMALI

Peygamber efendimiz ve raşid halifeler, yabancı diyarlardan gelenlere şatafat, gösteriş yapmazdı.

Bilakis sade, kalender yaşamlarıyla örnek olurlardı. 

Bugünün din tüccarı başkanları ise şeytanın oyuncağı olmuş. 

Nefsine kılıf uyduruyor. Halkı yoksullaşırken dalga geçer gibi açıklamalar yapıyor, yetin diyor kızıyor utanmadan... 

Kendisi ise ailesiyle en lüks şatafatta... 

Yoksul milletin parasıyla, emeğiyle zalim saraylarda gününü gün ediyor ailesiyle, yakınlarıyla...

Maalesef İslam ülkeleri tam böyle zalimler dolu. Hatta bazısı bildiğin firavun gibi... 

Bu manevi foseptik çukurlarından kurtulmalı ümmet...

Zincirlerini kırmalı! Devrim yapmalı...

Gavur zalimlere verdiğiniz cesur mücadeleyi müslümanım diyen ama zalimlik yapan idarecilerinize karşı da verin ey ihvan ey kardeşler ey ümmet... 

Bunların ne farkı var? Alayı zalim değil mi? Alayı zulmetmiyor mu? Garibanlar alayı yüzünden zorda değil mi?

Hatta bunların münafık olanları gavurdan daha aşağı... 

İslam dinimizi kullanarak nefsine kılıf uydurmak, zalim firavunlar gibi saltanat sürmek en adicesi... 

Rabbimiz Allah celle celalühü bize iki cihan saadeti, selameti versin...
Bizi şerlilerin şerrinden korusun, zalimlerin zulmünden kurtarsın. 

Ahmed Şara beyin şimdi ülkemizde adamları vardır, takip ediyordur bizi. 

Sana sesleniyoruz ey Ahmed kardeşimiz... Muhammed Colani! Suriye ağır yüktür, kemiği çatırdatır.

Siyonistin en şerli rüyası Suriye. Sen halkın içinden geldin mücadele ede ede... Bak suyunuzun yüzde kırkına el koydular. 

Bağdadi hainini, katil esadı, teröristleri devirdin biiznillah...

Sakın ola zalimlerden olma sonra da! Müslüman ülkelerdeki sefil başkanlardan ibret al... Gazze için vak çağrıda bulundu müslüman alimler birliği... Siyoniste karşı müdafa zamanıdır, Allah emaneti suyunuzu geri alın... 

Suud gibi asla olma! Beklenen Mehdinin öncü bir neferi ol! Sade bir yaşamla dünyaya örnek ol! Nefsine asla kılıf uydurma!

Hadisler Mehdi ordusunun karargahı olarak Şam-ı Şerif civarını gösteriyor. 
Mehdiye zemin hazırlayanlardan ol...
Ne zaman gelir orası elbette Allahualem... 

İnşallah yakın zamanda gelir ve ilk işi ümmeti münafıkların elinden çekip almak olur. 

Zalimler, hainler, firavunlar için yaşasın cehennem, yaşasın cehennem... 

Gazze şühedası çocuklara, kadınlara, mazlumlara ne mutlu... 

Batıl sistemlerde mazlumları öldürenler otellerde ağırlanıyor. 

Oysa aydınlık Saadet Asrında kısas vardı. 

İslam Hukuku daima hakiki ve ileri hukuk odur. Keşke bilselerdi... Bir görselerdi... 

Ancak tadan, yaşayan bilir. Tatmayan, yaşamayan kendi karanlık çağını ışıklı sanıyor. 

Oysa aydınlık Adem babamızdan bu yana gün gibi aşikar, Habillere ne mutlu... 


9 Mart 2025 Pazar

PİRAMİTLERİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ

Bir de Sen Gör youtube kanalını izlemeye devam ediyorum.
Metafizik belgeseller çekiyor bir bilim adamı ve kaşif olan Ömer bey...

Babil isimli bir vatanın kralı olan müslüman cin Arohan kendisine piramitlerin en az 70 bin yıllık olduğunu söylüyor. 

Yani gerizekalı ahmak şeytan firavunlar ile bir alakası yok, onlar sadece bu yapılara leş mezarlarını koydurtmuş o halde... 

Allah cehennem ateşlerini bol eylesin amin... Alayı bir müminin tırnağı etmez... Hepsinin, herşeyin, herkesin tek Rabbi Allah, subhanallah, elhamdülillah...

Dünyada kaç alem olduğunu ancak Allah bilir. Mesela cinler dünyada var ama farklı alemde... Uzayda, gezegenlerde yaşayan cinler de var deniliyor, Allahualem... 

Başka videolarda Ömer beye Keops piramidinin altında insanların ulaşamadığı odalarda kitaplardan bahsediyorlar. Mossad, Cia tabi kesin takip ediyor bu kanalı da... 2 gün sonraki son videoda kitapları almak için bir sürü saldırı olduğundan bahsediyor yeni gelen cin... 

Piramitler yeraltı şehirlerinin kubbesi olabilir. Yeraltına doğru da üçgen bir devasa çukur şeklinde şehirler inşa edilmiş olabilir. İnsan ve cinden önce başka düşünebilen canlı türü dünyada yaşayıp yapmış da olabilir veya olmayabilir de... Biz bilmeyiz Allah bilir. Allahualem... 

İnsan cinlerden bile sonra gelmiştir dünyaya... 

Beyhaki’nin rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir:

“Yedi adet arz / dünya vardır. O yerlerin/alemlerin her birisinde Sizin peygamberiniz gibi bir peygamber, Adem gibi bir Adem, Nuh gibi bir Nuh, İbrahim gibi bir İbrahim ve İsa gibi bir İsa bulunmaktadır." (bk. Beyhaki) 

Münavi’nin bildirdiğine göre, Beyhaki “Bu hadisin senedi sahihtir, fakat rivayeti şazdır (sahih hadislerin öğretilerine aykırıdır).” demek suretiyle bu rivayetin zayıf olduğuna işaret etmiştir. (bk. Feydu’l-Kadir, 3/365)

- Ancak, Hakim bu hadisin sahih olduğu belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. (bk. Müstedrek, Telhis, 2/535)

Şurasını biz kesin biliriz. Allah alemlerin Rabbidir ve la ilahe illallah muhammed rasûlullah... 

3 Mart 2025 Pazartesi

DİYARBEKİR RİSALELERİ 2

Suudiler, zalim kraliyet ailesi zamanın süfyanileridir.
Mehdi şimdi Hicazda çıksa ona en çok düşmanlık eden belki de bu zalimler olacaktı. 

Arkalarına Amerikayı almış fasıklar, Kabe maketi önünde çıplaklara dans ettirdi. Türlü pis günahların önünü açtı hain prens selman ve devrim dedi azgınlığına... 

Ey Hicaz uleması ey mücahid Arab halkı neredesin? Bu sapkınları neden başından indirmek için mücadele etmezsin? 

Haramlar demişken... 
Bugün bazı asiler de öyle değil mi? Kabeye elin değse ne olacak? Sırf kabeye değmek için nice erkek ve kadın yapışmış birbirine, eziyor genç yaşlıyı, erkek kadını, kadın erkeği, şeytan ve şehvet arada yok diyebilir misin? Bildiğin zinaya yaklaşmak, birbirine yapışmak! 

Niyetim bu değil desen bile yaptığınla örtüşmüyor, zahirde nice fitneye de sebep oluyorsun, Rabbin görüyor, melekleri görüyor, halklar ve medya izliyor, tevbe edin, yazık... Oraya gitmek nasip olmuş, en mukaddes yerde yapılana bak!

Mehdi demişken, mehdilik ve peygamberlik iddia eden yalancı deccaller, hainler sarmış ülkeyi, binlerce kişiyi dinden saptırıyor İstanbul, Sakarya, Çanakkale civarında, 7 bölgede, uyanın, tevbe edin!

Ramazan ayında bir YouTube kanalı önerim var. Adı Bir de Sen Gör... 3 Mücahid yürek, Ömer, Eşref, Poyraz kardeşler... Bilim adamı gibi Ömer kardeş, adeta metafizik belgesel çekiyor. Müslüman cin videolarını tavsiye ediyorum. En pahalı montaj testlerinden geçmiş, hüsnüzan ediyoruz, montaj değil inşallah, diğer kof kanallardan farkı çok belli zaten... Girin, bakın, ibret alın. Arohan, Ebaruşta videolarına bakın, İslam hakkındaki çağrılarını, sözlerini dinleyin, şahid olun. İbret alın...

İfrit videoları da var, onların o zalimliği, azgınlığı bile bir ibret tablosu. 

İslam dinimizin bizi uyardığı apaçık düşmanlar olan şeytanlar işte bu kadar aşşağlık hatta daha fazlası... Zalimler bile hal lisanıyla hakikatin kıymetini gösteren bir levha görebilenler için...

Karanlık dahi nuru haykırıyor lisanı haliyle, nurun, ziyanın karşısında eriyip mahvolurken! Yalanlar, doğruların kıymetini gösteriyor. Ölümse yaşamın kıymetini bildiriyor.

Her sabah ve akşam AyetelKürsi, Felak, Nas, İhlas, Fatiha surelerini okuyun, 5 vakit namazı samimice ve yavaşça ve teslimiyetle kılın...

Kuranda geçen dualarla, Peygamber dualarıyla dua edin. Kuran ve sahih hadis okuyun. Görün bakın hayatınız nasıl değişiyor, huzur nasıl da geliyor, sıkıntınız nasıl da bitiyor, size musallat olan şeytanlar nasıl da sizden kaçıyor.

Ancak tadan, yaşayan bilir. Tatmak, yaşamak istiyorsan bunları yap, ihlasla yönel Rabbine, dua et, sende gerçek zenginlerden ol, ruhunu fakirlikten kurtar. Vesselam...

28 Şubat 2025 Cuma

KÜRD HALKINA ÇAĞRI

Arslan istediği kadar güçlü hayvan türü olan arslan olsun, mümin insandan üstün olabilir mi? Elbette olamaz! Ancak arslan eşrefi mahlukata bir hizmetkardır. Ey Kürd halkı! Tanınmak ve bilinmek mi istiyorsun? Üstünlük mü arzuluyorsun?

Bil ki üstünlük yalnızca takvadadır. Kusur dolu fanilere yaranmak mı önemli yoksa sonsuz kusursuz tek yaratıcı olan Rabbini memnun etmen mi? Elbette Rabbimizi razı etmek diyeceksin. Rabbimizden ötürü de salihler bizi tanısa ve bilse dünyada elbette bu bize yeter. Değil mi... 

Kötü çoğunluk bizi bilse ne yararımıza? Hatta bilmemesi, sadece gerçek elit salihlere hitap etmemiz daha iyi değil mi? Havas havasla, avam avamla! Elbette ancak samimi ve fedakarca İslam yoluna sadık sancaktar olursak başarabiliriz takvalı ve öncü zümrelerden olmayı, zamanında ecdadımız Salahaddin nesli bunu başarmıştı. Fatih de! Asrı Saadet zaten baş örnek... 

Dünyaya iz bırakmak istiyorsan Hakk yolunda bırakacaksın ki başarasın ve emeğin dünya ile ahrette zayi olmasın. İslami romanlar, şiirler, dengbejler, filmler, diziler yapacaksın Kürd dilinle... Salihlere hitap edecek, katkıda bulunmuş olacaksın, nice kötü belki senin bu sanat marifetinin de biiznillah etkisiyle iyileşecek... 

Irkının bir ırksal devletçiğinin olmaması sana lütuftur. Bak diğer çoğu müslüman halklara... Irksal devletçikleri ne işe yarıyor? Hepsi dünyanın en gerisinde! Ve ırkçı olmuş nicesinin milyonları... Irksal devletçiklerine tapıyor nicesi ve niceleri ırk aşkına katliamlar yapıyor. Alayı zalim olmuş yığınlar var bir sürü... Hiçbirini ırkı, devletçiği kurtaramayacak cehennemden! 

Yat kalk Allah'a şükret böyle imtihanın olmadı, hatta sana zulmettiler ya mahşerde mazlumlarının vekili Allah! Daha ne istersin... Vallahi mahşerde şahid olacağız, kim üstün, kim cehennemlik, kim mazlum, kim zalim, cehennemliklerse bunu çok acı öğrenecek! Orada birbirlerine düşecek burada iyilere zulmetmekte bütünleşmiş leşler! Bizi siz azdırdınız diyecek daha az azan daha çok azana! Cehennemde yer mi yok! Hepsine yetecek kadar geniş cehennem! 

Irkını, ulusunu, batıl devletçiğini, tağutunu, putunu, nefsini, hevasını İslam Dinine, İslam Hukukuna, İslam Devletine tercih edip gerçek şeriati inkar eden cehennemi boylayacak, İslam dinimizde bu kıstas kesin ve sabittir. Ey Kürd halkı! Ey Türk halkı! Ey Arab halkı! Ey İslam Milleti... Dillerimiz renklerimizdir. Onları İslam hakikatine hizmetkar kılalım. Ancak bu sayede gerçek mutluluğa, özgürlüğe, doğruluğa, marifete, sanata, ilime, bilime, hikmete ulaşabiliriz inşallah, elhamdülillah...

Kapılar ancak niyeti, ameli, karakteri salih olan zümrelere açılır. Unutma, unutturma, umutla... Kürdçe, Türkçe, Farsça vesaire... Hasetle, kibirle, hırsla, şehvetle ilerlemez, ilerletmez, gelişmez, geliştirmez! Üzerinden kanlar ve haramlar aktıkça düzelmez düzelmesi gereken! 

Hakk'a muhabbetle, hakikatine teslimiyetle, aramızda samimi kardeşlikle ancak ecdadımız gibi şerefli, izzetli, kahraman olabiliriz. Yoksa şimdi olduğu gibi ahirzaman bataklığında boğulmamak için çabalamaya devam edeceğiz, başka yol yok, olmayacak, arayışlar, beşeri yalan sistemler hep beyhude, hiç hayır getirmedi tarih boyu, asla da getirmeyecek!