FOSFOR YAĞMURU


ölümler kokan Dicle yorgun
onca öç onca savaş onca acıdan sonra
çözülür Ararat
dağılır Munzur
coşmadıysan taşmadıysan aşmadıysan
bürünür sislere Turcel
düğün günü vurulan körpe gelinler gibi
gayrı figanlar bile kocadıysa
şimdi söylenecek en güzel türkü barıştır
şimdi yazılacak en civan gazel kardeşlik
kendini parçalar Mezopotamya
matemler düşmek ister yakamızdan
iki avuç arasında çaresiz
çömelmiş tüten yüreklere
vurgundur kahır

çetin imtihanların ağarmış toprakları
feryatların kültüre
dönüştüğü coğrafya
bir yazgıdır ayrılık buralarda
bağdaş kurmuş divanlara kadim garibanlık
işte böyle bir umman içinde nefesinin
izini sürmek asırlarca
mahsur kalmış susuzlar timsali çekiç çekiç
çağlar küheylan Fırat
süzülür nazenin Nil
kaburgamın mücevher kemiği sızlar
çatlar durur bir hasret
bağrın çakmak taşında
sevdanın yollarında ezilen emekçiler
birleşir ahraz boykotlarda
aldırmaz Leylâlara karşı

vadilere oyulmuş yetingen evlerde
Nebî hazretleriyle Aişe anamızın
kördüğüm vefaları
düşü delikanlımın
eflatunlar maviydi ebabil göğümüzde
hele damlasın sesin
ve sessizlikler bile goncaya durur
pekmezli karlara yumulur ocaksızlar
yeşerir kor çakılar haydarın bağında
durulmaz Karacadağ
kesilmez Van Denizi
evleri sahra basar
dinmez gönül kanseri