KALBİSTAN GEMİLERİ



pek sever saklambacı sevda dediğin
evladı aç kalmasın diye günden güne
zayıflayan varsıl babaların sayılan kaburga kemiklerinde
anaların demirden yoksun 
ama metalden pehlivan kanında
pek sever saklambacı sevda dediğin
nice aydınlıklar ki karanlık
nice karanlıklar ki aydınlık
gösterir aydınlığa kimliğini karanlık
öğretir karanlığa benliğini aydınlık

ne çare inkarlara beyazlar ışıklar içinde
ne keder imanlara yusufçuklar kuyusu
oysa küpeşte kılan geceyi sır olmaktır
kaybolana söyle derman hangi ışık
pek sever saklambacı sevda dediğin
neyleri nargile gibi tüttüren adamlar
birşey kaybetmez takip etmemekle gündemi
ceplerinde aşkın gözyaşları çiçeği
yaprak güzeli yatsılardan
patiska seherlerden ahşap oyalardan
ovalara güldancası kurulan obalardan
aktolgalı otağlardan
cana bir sinan timsali saplanan
kederi kaderine Elest bezmindensadık
kökleri göklerin ve dalları kürenin göğsünde

öyle bir yakılsın ki Kalbistan Gemileri
kalmasın fedakarlık çiçeklerinden başka
ırmaklara bırakılan ümitlerin öksüzleri
sürsün firavunları gazabın kızıl denizlerine
destanını -aşkı cephane diye taşıyanlar- nakşetsin

gamları gerdanına ney gibi üfleyen adamlar
düğümlene düğümlene çözülen elmaslarıyla
füzeli akşamlarda kırlentleri kanter içinde bırakan
milyonlarca yavru ağlarken utanan sırıtmaktan
vebalinden hayır onlar da sıyrılamayacaklar
şimdi mevsim, mahşerde yakalara takılan çocuk elleri

durdukça boy veren düşler gayrı tartıların denk düşmesi
öyle bir zaman ki bu çaresizlikten tarifsiz cinnetler
çağın Ömerlerini dahi ölümün ötesine karşı sarartan
duvarlarda milyarlarca çatık kaş sanki sıfatına
daralıyor sıkılmış yumruktan kurusıkı sadırlar
döşler ki öfkeden çıldırmış saatli birer bomba
toplansa cümle ruhiyatçı değil derman ümmetin yalazına

derdini boynunun küfesinde taşıyan adamlar
çünkü birşey yapamamak herkesin birbirinden kaçırdığı
ama buruk muhitlerde ağzına kadar dolup taşan
burada sanarken hayat sürdüğünü bostanına
orada adalet merhamet için yaşamaktadır artık
çünkü Suriye akkordan bir zülfikara dönmenin adıdır
eninde sonunda siyonizmin başında parçalanan
milyonlarca şehadetten sonra içine çekebildiğin ıtır
Cebel-i Târık’da bir figan asırlardır dolanıp durmaktadır
çünkü kıyamet kıyamet büyüyen bir diriliş vardır
bir velâdet için ya Rab
ne cehennemler dalgalanıyor