KURŞUN TADINDA



göğsümden kopmak isteyen
düğmelerimin başı dumanlı
kavrulmuş kaynata ciğeri
kavrulmuş bebeler yokluktan
mermiler namlulara sürülmüş merhem gibi
haydutlarpusulara tünemiş sırtlancası
aldırmaz Rubjerg Feneri
yılların erozyonuna
hep mecalsiz denizcilere ümit
işte seni öyle sustum
asırlarca tamtakır kalmanın pahasına
kumdan kaleye
dönüştü içerim
tütünü sıvazlayıp koklarcasına
belalı bir puhunun
alnını okşarcasına
hovarda fidanları öpüp sararcasına

ağrım filinta yorgunu
bağrım nasıl da rıhtım
beklemekten habersiz yüreğini
karakteri tebdil kıyafet
bukalemun kurnazlar çağındayız
sürûrun, kızıl ve asi
sürûrun sapına kadar riyasız
nasıl söylesem
korkunç güzelliği uçurumların
bakışın çakır
bakışın çakmak çakmak
bir damlası yeter görklü yangına
mahrem gözlerinin
magmasında divane firari genzim
karadelik gibi derin
mahcup gözlerinin

kubbesinde köz köz izmarit izleri
yorgun Deve Hamamı
mazinin hayalet pusuna gebe
kasnaklar üzerinde canım sekiz köşeli
suyu devadır yüreğin gibisi
desteklerin gayrı dizleri tutmuyor
köşelerde uzaktan seven çocuklarcası
Fırat ile Dicleyi kendinde kavuşturan
dile gelsin Basra körfezi
gelsin ki şahid yazılsın
alın yazgımıza Anadolu