AŞK ŞİMDİ ZERYA


ebaneler hasretini haykırır
hasretini, mahzun, hazalsı
serden geçer serdil avaşin
nazarın nazarıma 
karışır durur delal
gözlerin sırılsıklam cehennem
gözlerin zelal
dilzarımda hivbanular yeşerir
dilaverlere dilvanlar yaraşır
rotindalar rolêdalara

bir rojdalık ömrü var 
suçsuz kelebeklerin
bir jiyanlık nasibi ıssız sevenin
gönül hekimidir
gülüşün hep baharda kırağı
ve cehennemin dibi gamzelerin
hemdemiz, nefes nefese
bağdaşız şahına kadar bağdaş
ve haldaş, sevdiğim
yardaş, Allah’ın aşkına

gecekondu masumiyeti
yoksulluk berraklığıdır
mahcup yüzlerden okunan bozlak
tozlu tülbentlerinde nenelerin
cennet kokularından bir şelale
sorma nasıl, bilirim
fakirhanelerin evliya saflığına
yetişemez softa burjuva
yetişemez nazenin

başı ustura tıraşlı
hovarda peştamal çocukları
kenar mahlesinde zor ızdırabın
antik bir hevesi büyütür
acılar havuzunda boy verir
hüznü boylar havuşlar
caddelerde boy gösterir 
yürüyen mezarlıklar
saçaklara ayrılıklar konar

oysa kalbin, tetik kadar dinç
namlu kadar filinta
mermilerin şarjörlere dönmeyişi
kadar yaşlıydı döşünde
döşün ki, nerdeyse çatlayacak
şehvetin vahşetinden
döşün ki alayına yetecek kısrak
emzirirken ruhları
hey ciğeri kınalı, güneş yanığı
baştan ayağa Diyar
tepeden tırnağa Bekir
yüreği bronz kentim 

sevmek şimdi zerya
konuş ki, dilsiz iblise
dönüşmesin susmaya alışanlar
konuş ki mertlik bulaşsın
korkudan geberen asalaklara
susma ki delikanlı şehrim
hayın başbuğların 
mabadını yalayan
kıraç itlerin puşt devri
vaktidir, hitama ersin