HİRA SAATLERİ



kimse sizin kadar sevemez, sevilemez
nerede iyilik, güzellik, doğruluk görsem
göğsünde rahmetinin kadim nefesi durur
içimde kısık kelleler
dağlanmış zebaniler
içimde katran gibi asfalt gibi bir zehir
ruhumu merhametin cehennemine devir
rıza verdiğin magmada yanmak ne özel

papatyalar çiğneyen yaramaz canlar üstüne
her dem yeniden doğan sevdalarım vasiyet
gazabın kursağında hür insaflar üstüne
galaksi tüten serenatlar kazımak istiyorum

karanlığın tahtına en aydın başkaldırı
size şeksiz şüphesiz sorgusuz itaat saatleri
gök denizde can yunuslar gibi çağlayan
rüyalar büyüten ebabil uykusu diliyorum

yağmurlar ağırdır dağlardan
nahif gözlerden bakmayınca
çığın koynunda gürül gürül yanan soğuklar
yataklara savrulan tenha bavullar kadar dargın
vagonlar, sirenler, ıslıklar ve susmak
ansızın esen hortumun usulca göle dönüşmesi
bu sazlıklar bu çakıllar bu köpükler ensemin

ıssızdı mağarada öyle bir ıssızdı ki
hiç kimse böylesine
kimsesiz kalmamıştı
sonra bir tuttunuz mübarek yüreğinin elinden
öyle bir kaldırdın ki
hassas özcevherini
alemlerin en mahşer marşı kılındı kalbi
bebeklerden saf melekler bile yetişmedi

bizi de yükselt Rahman biz de öksüz
çağdaşların dağında kimsesiz mağaramız
çoğunluğun hırpaladığı azınlık kullarınız
ahir Bedir zamanıdır
bir avuçtur mücahid
helak olmasın aşıklar ey Maşuk
divanına sunulan aşklar hatrına