SATIRLARIN SADRINDA


ceylanın ırmağa uzanışıydın
başbaşa kalışıydık kuğuların
nereye gidersek gidelim hep
başka bir yerlede çok daha güzel
ömrümüzün olma ihtimalinin
verdiği çılgıncası o hicret  hissi
göğsünde yelkovan sesleri

perili şatolar mezarlıklarda
fayanslarda beliren korkunç yüzler
tavanlarda kuzgun kahkahaları
şimşekli gecelerin cadılar kurultayı
iskelet kadehlerde
baygın kan şarapları
budur ayrılığın attığı düğüm içerde
gurbetimin ruleti

kalbin kendine sorduğu cevaplardın
bakışların dalarken uzaklara
dalarken; ummanda yunuslar sanki
ulu ruhlar nasıl da dalgıç
Kudretullah deryasında
sütunlar ki çile tuzundan mermer
mermerler ki tatlı sularda bronz
içlerin göklerinde
Kamançe figanları

suyun susayışıydın susuzlara
boraların dağılışıydın alabroslarda
güzeyler törpülerdin
suçsuz aşklar işlerdin çağalara
var olan O’nunla var
yok olan O’nunla yok
Allahsız ne varlık var
Allahsız ne yokluk yok
ölür gibi yaşar gibi bilirdin yakîn
tek bağımsız Sübhân

her şey bağlıdır kutsal iradesine
olmayacak olan
olmayacak olmayan
kadim sakinleriyiz kün bahrinin
içimizde kasatura sessizliği
jilet yağmurlarında
yüreğin yumruk gibi sıkılışıydın
bir düştük
uçtuk gittik