ÇEKİRDEK YAĞMURLARI


eğer dünyayı bir kez değiştirebilseydim
tüm silahları imha etmekle başlayabilirdim
bıçaklara bile ihtiyacımız yokmuş aslında
organik şeker, kimyasal içermeyen balon
bez bebek üretimlerini fazlalaştırabilirdim
daha çok gülen yüz ve daha az asık surat
cinnet anlarında canavar durdurma butonu
çünkü bir an beklese insanlaşacaktılar
kentlere bile isteye tıkışıp sürü timsali
dağları, ovaları, ormanları yalnız bırakan
insan asla huzur bulmayacaktı bilirdim
doğaya yeterince dağılmakla başlayacaktı
tabiat ahbaplığı ve ihtiras eriyişleri
hazcı hız çağının açtığı yabanıl açlığa
özge derman köylerin antik sükunetiydi

dünyayı değiştirebilsem değişmeyecektim
kökünden bir değişime hasret kalan insanlık
buçuk dönüşümlerle yalnızca hep yıprandı
bilim ve teknik diye diye büyütüldü oysa
milyonlarca hayatı kül eden jenosit teçhizleri

korkulan taş devriydi asıl hikmetli çağlar
meleği iblisleştirecek çapta ferah imkanlarıyla
yamyamlıktan başkası değil modern dediğin
çıplak ayaklarla sonbahar yaprakları üstünde
uçurtma şölenlerinde buluşmaktı hayalim
kimsenin kimseyi biçmediği kardeş halklarla
kültür şenlikleriyle kültürel emperyalizmin
başını gövdesinden aşkla ayırmak isterdim

ihtiyar dünyayı bir kez değiştirebilseydim
çocuk gülüşleriyle iyileştirmeyi denerdim
aldığından fazlasını vermeyi hobileştirmek
nükleer yerine fidanlık üreten bir gençlik
belki gezegenlere ulaşmayacaktı astronotlar
seri ulaşamazdık o çok mühim yerlere belki
asteroid madenciliği olmayacaktı belki ama
her sabah endişeyle uyanmayacaktık inan buna
tırnaklarla kazıyarak, alın terimizle, emekle
kendi ellerimizle cehenneme çevrilen sinemizle
artık çıkış yok geri dönüş yok biliyorum
öleceğini bile bile yaşayan canlı azmiyle
yine de yazmak, uyarmak, bağırmak istiyorum
argın düşler kayıtlara geçsin hiç değilse